“Aç kaldıklarında dostlarımı besleyebilmek istiyorum”

Jack Kerouac, 1957 yılında Marlon Brando’ya yazdığı mektupta, ünlü oyuncunun Yolda‘nın film haklarını alarak kitabı beyazperdeye aktarmasını istemiş. Mektup, Huffington Post’un haberine göre 2005 yılında bir “anı uzmanı” tarafından bulunmuş ve yakın zamanda Christie’s tarafından açık artırmada 33.600 dolara satılmış. Brando’yu Dean rolünde görmek istediğini söyleyen yazarın kendisi de Sal’i oynamayı düşünüyormuş. Kerouac mektupta, kendisini ve annesinin geçimini sağlayabilmek için böyle bir projeye girmek istediğini belirtiyor.

Malumunuzdur ki Brando teklifi geri çekilmiş. Yolda, ancak bu yıl sinemalara gelebiliyor. Walter Salles yönetmenliğindeki filmde Sal’i Sam Riley, Dean’i Garrett Hedlund, Marylou’yu Kristen Stewart ve Camille’i Kirsten Dunst canlandıracak.

Mektubun tamamı şöyle:

——

Sevgili Marlon,

YOLDA’nın haklarını alıp filmini çekmek isteyeceğini umuyorum. Kurgusu konusunda endişelenme, kitabın yapısını nasıl filme uygun bir şekilde kısaltıp yeniden düzenleyeceğimi çok iyi biliyorum: kitaptaki birkaç doğu-batı yolculuğu yerini tek bir seyahata bırakacak, New York’tan Denver’a, Frisco’ya, Mexico’ya, New Orleans’e ve tekrar New York’a kadar uzun bir yolculuk. Arabanın ön koltuğundan (gece ve gündüz) yolu  gösterecek olan kamerayla çekilecek güzel sahneleri, Sal’le Dean durmadan çene çalarken kameranın yavaşça ön cama kayışını zihnimde canlandırabiliyorum. Senin bu rolü oynamanı istiyorum çünkü (bildiğin gibi) Dean esrarkeş bir motorcu değil ama gerçekten akıllı (hatta Hıristiyan) bir İrlandalı. Sen Dean olursun, ben de Sal (Warner Bros. Sal’i oynayabileceğimi söylemişti) ve sana Dean’in gerçek hayatta nasıl davrandığını gösteririm, çünkü tavırlarının iyi bir taklidini görmeden hayal etmen mümkün değil. Hatta gidip onu Frisco’da ziyaret edebiliriz ya da Los Angeles’a getirtebiliriz; hâlâ delinin teki fakat bugünlerde son eşiyle birlikte iyice oturaklı bir hayat sürüyor, her gece çocuklarıyla İsa’ya dua ediyor… BEAT GENERATION oyununu okuduğunda bunu sen de göreceksin. Bu işten tek beklentim, bankada kendim ve annem için geçimimizi sağlayacak bir fon alabilmek, ki gerçekten tüm dünyayı gezip Japonya, Hindistan, Fransa vs. hakkında yazabileyim. İstediğim her şeyi yazabilecek kadar özgür olmak, aç kaldıklarında dostlarımı besleyebilmek ve annem için endişelenmeme lüksüne sahip olabilmek istiyorum.

Bu arada, bir sonraki romanım YERALTI SAKİNLERİ, martta New York’ta yayımlanıyor; beyaz bir oğlan ile siyahi bir kızın aşkını anlatan modern bir hikâye. İçindeki bazı karakterleri Village’dan tanırsın (Stanley Gould vs.). Kolaylıkla senaryolaştırılabilir, YOLDA’dan daha kolay olur.

Benim istediğim Amerikan tiyatro ve sinemasını yeniden yaratmak, spontane bir hava katmak, “durum”la ilgili var olan önyargıları ortadan kaldırmak ve insanların gerçek hayatta yaptıkları gibi abuk subuk konuşmalarına izin vermek. Oyun böyle işte: belli bir olay döngüsü yok, belli bir “sızlanma” yok, yalnızca oldukları gibi insanlar var. Yazılarımı yazarken dünyaya geri dönmüş ve onu üzgün gözlerle olduğu gibi gören bir melek olduğumu hayal ediyorum. Senin bu gibi fikirlere katıldığını biliyorum; bu arada yeni Frank Sinatra şovu da “spontane”ye dayanıyor, ki iş hayatında da gerçek hayatta da ancak böyle yaşanmalı. 30’ların Fransız filmleri bizim bugünki filmlerimizden üstün çünkü Fransızlar oyuncularını gerçekten serbest bırakıyorlardı ve senaristler izleyicilerin ne kadar akıllı olduklarına dair bir önyargıyla yazmıyorlardı, ruhlarını konuşturuyorlardı ve herkes ne demek istediklerini anında anlıyordu. Amerika’da Fransız filmleri yapmak istiyorum ama sonra, zengin olduğumda… Günümüzün Amerikan tiyatro ve sineması modası geçmiş, en iyi Amerikan edebiyatıyla birlikte şekillenememiş bir dinazor.

Eğer istersen, bir sonraki ziyaretinde New York’ta görüşmemiz için plan yapabilirsin ya da Florida’ya gelirsen ben buradayım, ama bence bunu oturup konuşmalıyız çünkü gerçekten harika bir şeyin başlangıcı olacağına inanıyorum. Bugünlerde çok canım sıkılıyor ve şu hayatta yapacak yeni bir şeyler arıyorum zaten — roman yazmak fazla kolaylaştı, aynı şey oyunlar için de geçerli, son oyunu 24 saatte yazdım.

Haydi Marlon, mert ol da yazmaya başla!

Saygılarımla, sevgilerimle, Jack Kerouac

Website | + posts

“Aç kaldıklarında dostlarımı besleyebilmek istiyorum”” üzerine 4 yorum

  1. Metinden cımbızladım: “İstediğim her şeyi yazabilecek kadar özgür olmak, aç kaldıklarında dostlarımı besleyebilmek ve annem için endişelenmeme lüksüne sahip olabilmek istiyorum”

    Kaç kere farklı sıralarla kafamdan geçirdim aynılarını…

  2. Yazarların yazışmalarını yayımlayan site vardı; sanırım oradan alınmış bu mektup. Kaynağını da verebilir misiniz rica etsem? Uzun zamandır arıyorum çünkü..

Bir Cevap Yazın