İçişleri bakanının eleştirilere yanıtı

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, sanatçılarla ilgili yaptığı açıklamadan sonra aldığı eleştirilere yanıt vermiş. Daha doğrusu, yanıt verme niyetiyle ağzında bir şeyler geveleyip durmuş. Lafa “Herkes eleştirip eleştirilebilir”den girip, Mimar Sinan’ın yamukluğundan şikâyet edilen minareyi iple düzelttiği örneğini veren Şahin, sözünü Recep Tayyip Erdoğan’ın ne kadar büyük bir önder olduğunu “hatırlatarak” tamamlamış. Arada bir de artık geçitler sayesinde dağların altından geçip üstlerine yalnızca gezmeye çıktığımızı eklemiş. Radikal‘in haberindeki alıntılardan bazıları şöyle:

Eskilerin meşhur bir sözü var. Ya bir yol yapacaksın, ya bir yol bulacaksın. Dağ ne kadar yüksek de olsa yol onun üstünden geçer gibi sözler. Biz bugün yolu da yapıyoruz, yolu da gösteriyoruz. Eskilere biraz ayıp oluyor belki ama, dağ ne kadar yüksek olursa yol onun üstünden aşmıyor artık. Eğer dağ yüksekse yol onun altından geçiyor. Biz bu dönemde böyle bir değişiklik yaptık. Ata sözümüzde [sic] değişti ama sağlık olsun. Alttan işimize gideriz, yine de dağın üstünde gezeriz. Orada da gezinti yaparız, eğer oralarda birileri de varsa hani bizi rahatsız eden, onların da icabına bakarız.

Durmadan çalışıyoruz. Durdurmak isteyenler olabilir. Siyasette farklılığı başardıktan sonra ülkede de farklılığa giden yolda dilimiz farklı. Her siyasi hareketin kendine göre bir siyaset dili var. Bu bizde farklı bir şekilde ifadesini buluyor. Yazıya, konuşmaya farklı bir şekilde yansıyor. Herkes kendisine göre bir niyet tutmuş ona göre söylüyor. Herkesin dili farklı. Kimi önder diyor, kimi reis diyor, kimi abi diyor, kimi başkan diyor kimi genel başkan diyor. Kimi sevgiden bahsediyor, kimi muhabbetten, dostluktan sadakatten, bağlılıktan bahsediyor. Kimi vefa diyor, ilke diyor, prensip diyor. Kimi sosyal demokratım diyor, kimi milliyetçiyim, muhafazakar demokratım, liberalim diyor. Kimi ülkenin belli noktasını daha çok seviyor ama öbür tarafını da ihmal etmiyor. Kimi de Karadeniz, Akdeniz, Marmara diyor. 7 iklim 7 bölge diyor. Siyasette böyle dil farkı, anlayış farkı kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Ne yaparsanız yapın, ister ustaca ister kalfaca yapın birşeyler söyleyen olur. Mimar Sinan Süleymaniye camini yaptığında eleştirenler olmuştu. Minaresinin eğri olduğunu söyleyenler, fitneciler oldu. Mimar Sinan hemen ’kim bu fitneci’ diye sorup yanına getirmiş. Söyle bakalım neresi eğri diye sormuş. O kişi işte şurası eğri demiş. Hemen ustalarına talimat vermiş ve halatlar bağlanarak minare güya çekilerek düzeltilmeye çalışılmış. Koca minare halatla çekilerek düzelir mi? Mimar Sinan gibi büyük bir usta, minare hikayesine o tarihte o dönemde hata bulan ve onun üzerinden fitne geliştirenler, olduğu gibi aynı zihniyet, aynı karakter, aynı yaklaşım dünya döndükçe değişmez. Her yerde, her şekilde olur. Bizim için de oluyor. Yapılanlar hükümetimiz, belediyelerimiz için bir şekilde eleştiriliyor. Eleştirilebilir. Ama biz bunları yok saymıyoruz. Biz de yerine göre bunlara birer ip, birer halat takarak düzeltmek durumundayız. Neticede o insanlar da bu ülkenin güzel insanları, onlara da saygı duyuyoruz. Türkiye’de çok parti var. Ama AK Parti tek. Bir şey daha tek. Türkiye’de çok genel başkan var, lider olmaya çalışan var. Ama hem lider, reis, genel başkan, hem de başbakan tek.

Böylece Şahin, (1) mimarları “terörün arka bahçesini besleyen” sanatçılardan saymadığını, (2) Mimar Sinan Türk mimarisi için neyse AKP’nin Türkiye için o olduğunu, (3) mükemmel yapılarına getirilen eleştirileri duyacaklarını fakat umursamayacaklarını, üstüne bir de çocuk uyutur gibi hatalarını düzeltmiş numarası yapacaklarını açıklamış bulunuyor. Sözlerinin, bu alt mesajları iyice alttan vermek için bu kadar karışık olduğu kanaatindeyiz.

Şahin’e tepki veren birçok sanatçı Tumblr sitesindeki açık mektubu imzalamışlardı.

Website | + posts

Bir Cevap Yazın