Haber bugünkü Radikal‘den. Tarım Bakanı Mehdi Eker sütte kanser yapıcı maddelerin olabileceğini söylemiş. Tam alıntı şöyle:
Bakanlığımızca yürütülen kontrol ve denetimlerde sütlerde antibiyotik kalıntısına ve aflatoksin M1’e rastlanabilmekte olup bunlarla ilgili gerekli yasal işlem yapılmaktadır.
Haberin tamamı için şuraya buyrun.
Bu ülkede et ve süt tüketen bir yandan da sağlığını korumaya çalışan insanlar olarak öncelikle şunu soruyoruz: Yasal işlemler nedir? Para cezası ve faaliyetten men seçenekler arasındaymış. Neye göre bunlara karar veriliyor? Bir ticari kuruluş türlü hilelerle ve sadece daha fazla para kazanabilmek amacıyla süt aldığı ineklere hasta olmamalarına rağmen antibiyotik verirse ya da hasta ineklerin sütlerini antibiyotikli bir şekilde pazara sürerse, nasıl mekanizmalarla bu kuruluş para cezasıyla bu işten kurtulabilir?
İkinci olarak şunu soruyoruz: Piyasaya sürülen onca süte ne oluyor? Bakandan gelen açıklamayı duyduk ama henüz herhangi bir sütün piyasadan çekildiğini duymadık. Gelişimlerinin en önemli çağıda çocuklara verilen sütlerdeki tüm zararlı maddeler onları da daha da etkiliyor. Bir yetişkin neden çocuğuna süt alırken bu şimdi para cezası almış ama sütleri çekilmemiş bir firmanın sütü mü diye düşünsün?
Üçüncü ve son olarak: Neden cezalandırmak ve piyasadan süt çekmenin yeteceğini düşünüyoruz ve neden bu sorunun köküne inmiyoruz? Türkiye’de hayvancılığın halinin, devletin hayvancılığa yaptıklarının (en son ithal et fiyaskosu da dahil olmak üzere, nitekim istedikleri kadar başarılı olmadılar tekrar ithalat vergilerini yükseltiyorlar, bkz.) hesabını nereden alacağız? İthal et, ithal yem tartışmalarıyla süt meselesinin arasındaki ilişkileri nasıl çözeceğiz? Tarım Bakanı ete bakınca sütü, süte bakınca, yumurtayı unutuyor mu? Aynı antibiyotikleri tavuk yemlerinde arıyor mu?
Son olarak içimiz rahat etsin diye altın fiyatına et, gümüş fiyatına tavuk alacaksak bir tarım ülkesinde yaşamamızın, ilkokul boyunca dört mevsim, yedi bölge, Anadolu mucizesi öğrenmemizin anlamı ne olacak? “Yaşadığımızı zannettiğimiz yerde yaşamıyor olabiliriz” hayalkırıklığının acı tadı…
24 Ocak 2012: Çiğ süt üreticileri süte olanların sebeplerini bir basın açıklamasıyla paylaşmışlar. Süte karışan bu zararlı maddelerin yemler yoluyla süte geçtiğini anlatmışlar. Çiğ süt pastorize süt tartışmasının ötesinde daha derin her türlü süt içenleri etkileyen bu meseleyle ilgili sizi bir de Tarım Bakanına da cevap veren bu basın açıklamasını okumaya çağırıyoruz.
[…] temel olduğuna inandığımız sorularla cebelleşen birkaç filmin altını çizmek istiyoruz: Ette sütte neler oluyor diye merak edenlerin ve hatta gördüklerinden sonra etten sütten elini çekenlerin […]
[…] ilk büyük gündeme gelişinde belliydi. Daha önceki yazılarımız gıdada sadece GDO değil, antibiyotik ve başka zararlı maddelerin de ithalattan bağımsız bir şekilde bulunabileceğini, ya da Boğaz’da […]
[…] ilk büyük gündeme gelişinde belliydi. Daha önceki yazılarımızda gıdada sadece GDO değil, antibiyotik ve başka zararlı maddelerin de ithalattan bağımsız bir şekilde bulunabileceğini ya da Boğaz’da […]