Dünyanın neresinde yaşarsanız yaşayın birbirinin tıpkısının aynısı evlerde oturabilmenizi sağlayan, evinizin her şeyi IKEA, geçtiğimiz günlerde beklenmedik bir sergiye ev sahipliği yapmış. Bant Mag.’in haberine göre, İstanbul Ümraniye’de, mağazanın çeşitli bölümlerinde gösterilen IKEA reklam filminin DVD’lerini ele geçiren sanatçı, içlerine IKEA cetvelleriyle kırbaçlanan çıplak bir figürün birkaç saniyelik görsellerini koyduktan sonra bunları mağazaya geri dağıtmış. Böylece ortaya yukardaki gibi bir görüntü çıkmış.
Sanatçı bununla da yetinmemiş, mağazada satılan çerçevelerin içine farklı görseller yerleştirmiş. Bizim en çok hoşumuza giden çalışması ise, tüy rulolarının içine yerleştirdiği ünlü resimler oldu. Nitekim e-skop’taki Ali Artun’a göre, “Ufak çaplı bir sergi oluşturan bu eserler, Luis Bunuel ile Salvador Dali’nin Un Chien Andalou (1929) ve Nagisa Oshima’nın In the Realm of Senses filmlerinden birtakım karelerle Egon Schiele ve Lucien Freud’un çıplaklarından oluşuyordu. Rulolara sarılmış ‘sergi’nin temasının “kıl ve tüy” olduğu anlaşılıyordu.”
Artun bu “sabote sergi”yle ilgili olarak şu yorumu yapıyor:
Mağazanın işleyişini olmasa da, onun ‘aklını’, ‘sinirini’ bozmaktadır. Çünkü bir bakıma mağazadaki ürünlerin işlevselliğini, yararlılığını, çıkarsallılığını bozmaktadır. Evet, çerçeve müdahaleden sonra da çerçevedir ama artık popüler bir imgeyi göstermez, avangard bir müdahale eylemi sayesinde karşı kutuptaki avangard bir işi gösterir. Peki, IKEA’ya gelen millet bu müdaheleyi anlar mı? Anlarsa ne anlar? Bu tür sorular abestir. Çünkü, sanatçının derdi millet tarafından anlaşılmak olamaz. O bir propaganda ajanı değildir. Siyasetle ilgilendiğinden sanatla uğraşmaz; sanatla uğraştığından siyaset yapmaya mecbur kalır. Bu siyaset de reel-politikanın diline tercüme edilemez.