Amazon’dan yazar temsilcilerine uzanan yolculuk

Amazon Publishing’in, eski Time Warner CEO’su Laurence Kirshbaum’u geniş kitlelere hitap edecek yeni markasını yönetmek için işe aldığından, koltukname’de yayımlanan ilk yazımızda bahsetmiştik. Kirshbaum’un Amazon’la çalışmaya başlaması, Büyük Altılı olarak tabir edilen Amerika’nın en büyük altı yayın grubunu (Hachette, Macmillian, Penguin, HarperCollins, Random House, Simon & Schuster) oldukça rahatsız eden bir gelişmeydi. GalleyCat’ten aldığımız haberlere göre, yazar temsilcileri, Amazon’un yayın dünyasına Kirshbaum’la adım atmasından memnun olan ufak (belki de tek) bir grubu temsil ediyorlar:

[Kirshbaum] geçen yaz Amazon adına çalışmaya başlayınca bu duruma en azından yazar temsilcileri sevindi, çünkü kabarık cüzdanlı Amazon’un açık artırmalara katılması, çok daha yüksek meblağlarda avanslar görecekleri anlamına gelebilir. “Lary nerede olursa olsun onunla çalışırım,” diyor Amazon’a Bob Knight kitabını satan yazar temsilcisi Scott Waxman. “Bu bence Büyük Altılı’yı rahatsız eder mi? Büyük E’li bir Evet!”

Kısaca özet geçmek gerekirse, Amerika’da kitabınızı yayımlatmak istiyorsanız, öncelikle mutlaka bir ajans tarafından temsil edilmeniz gerekiyor. Yayınevleri başvuruları ancak bu ajanslar aracılığıyla kabul ediyorlar. Ajanslar sizin için kitabınızın örnek bölümlerini düzeltiyor, derli toplu bir hale getiriyor, özet, giriş notu ve diğer ek bilgilerle çeşitli yayınevlerindeki editörlere gönderiyorlar. Bundan sonra, eğer varsa, ilgilenen yayınevleri ajansa avans tekliflerini iletiyorlar — popüler yazarlarda sürecin bu noktasını bir açık artırmayla kıyaslamak mümkün.

Türkiye’de de popüler yazarlar söz konusu olduğunda avans yarışlarıyla karşılaşılıyor elbette. Fakat bu kadar kurumsal bir yazar-temsilci-yayınevi ilişkisi söz konusu değil. Herkes istediği gibi istediği yayınevine dosyasını yollayabiliyor. Bu durumda herhangi bir filtreleme sistemine sahip olamayan yayınevi, yoğunluk karşısında birçok dosyayla ilgilenemiyor. Kendini nasıl sunması gerektiğini bilemeyen yazar da maillerin arasında kayboluyor. Öte yandan diğer sistemde de yazar bu sefer aynı sıkıntıları kendisini temsil etmeleri için ajanslara başvururken yaşıyor. Üstelik ajans, sunum yapmayı iyi bildiği için belki de kötü yazılmış bir kitabı yayınevine “kakma” fırsatı yakalıyor.

Kısacası, iki sistem de sorunlu, sıkıntılı. Birçok şeyde olduğu gibi, bu konuda da bir orta yol bulunması gerek. Bu durumda belki Avrupa’daki farklı ülkelerde nasıl bir sistem kullanıldığı araştırılabilir — bu konuda birinci elden bilgimiz olmadığı için biz maalesef yorum yapamıyoruz. Öte yandan, bugün Publishing Perspectives’de yayımlanan şu habere bakılırsa, İngiltere’den de ümidi kesmemiz gerek. Bir editör olarak kitap satışları ve pazarlamayı düşünmekten metnin üzerine çalışma fısatı bulamadığını söyleyen eski Random House UK editörü Rebecca Carter, artık Janklow & Nesbit‘te yazarları temsil edecekmiş…

Website | + posts

Bir Cevap Yazın