Sansür ve kovuşturma: şaşırma!

BBC’de içinde Filistin kelimesi geçen sansür ve bunun savunulması, Twitter’ı hepimizin kullanabileceği kelimeler üzerinden tarayıp okuyan ABD’li yetkililerin şakalaşan turistleri tutuklaması ve son olarak memleketimizden bir haber: Ekşi Sözlük’te yazdığı eleştirel iki entry dolayısıyla okuldan uzaklaştırılan öğrenci. Bu sabah farklı zamanlarda gerçekleşen bu üç meseleyi arka arkaya okuyunca, başkası da bu çileyi bizimle paylaşsın dedik.

İngiliz bir kuruluş olan Palestine Campaign‘in (Filistin Kampanyası) basın açıklamasından, aylar önce BBC’de bir radyo programında rap yapan Mic Righteous‘un performansı esnasında “Özgür Filistin” demesinin programın yapımcıları tarafından kırılan cam sesiyle kamufle edildiğini öğreniyoruz. Haberi aldığımız arabist sitesi “İnanılır gibi değil,” diyor. Biz de inanamıyoruz ve konuya biraz daha yakından bakıyoruz. BBC’nin konuyla ilgili açıklamasının aslına eriştiğimizde durum daha da kötü gözüküyor. Aralık 2010’da gerçekleşen bu sansür olayını bir yıldır inceleyen BBC gelen şikâyetleri değerlendirmiş ve vardığı sonuç özetle şu: Programın yapımcıları Mic Righteous’un siyasi bir açıklamada bulunmasını beklemiyorlardı ve eğer sanatçılar görüşlerini ifade etmek isterlerse BBC tarafsızlık ilkelerine uygun olarak normalde buna farklı görüşteki sanatçılardan da yorumlar alarak izin verebilir.

Bu farklı görüşlerin ne zaman yayınlanacağı belli olmadığından tartışmalı bir konu olan Filistin’e özgürlük konusuna girmemenin daha iyi olacağına” karar verdiler.

Yani hemen akabinde farklı bir görüş sunamayacaksınız siyaset konuşmasının tam bir sürpriz olduğu sanatçı konuğunuzun şarkısının bir kısmını sansürleyebilirsiniz.

Twitter’da kullandıkları ve arkadaşlarına yapacakları tatili anlattıkları ifadeleri nedeniyle tutuklanan İngiliz çift ise Amerikan güvenlik paranoyasının nerelere geldiğini açıkça ortaya seriyor. Haberin Türkçesi için soL portala buyrun. ABD’de yapacakları tatil öncesinde arkadaşlarına “Maryln Monroe’nun mezarını kazacağız” gibi ifadelerle yapacakları tatili nitelemeye çalışan gençlerin bagajında polis gerçekten kazma kürek aramış. soL’daki haber de Monroe’nun mezarının taştan olduğuna dikkat çekiyor. Daha önceki Sosyal medya ve sansür: Twitter örneği  yazımızla bir arada düşündüğümüzde sosyal medya ve sansürün, sosyal medya ve baskılar karşısındaki çaresizliği ana başlığının altında düşünülmesi gerektiği sonucuna varıyoruz.  O yazımızda belirttiğimiz gibi, sosyal medyanın türlü şahanelikleri bir yana siyaset zemininde herhangi bir medya organından farklı düşünülemeyeceği ve basınla ilgili tüm kriter ve sorunların burada da geçerli olduğunu görüyoruz.

Ekşi Sözlük de geçen sene yaşadığı tüm sorun ve tartışmalarla bu meselenin Türkiye’de yaşanış biçiminin önemli parçalarından biri. Sözlükle ilgili son iç karartıcı haber ise yazdığı iki yazıyla okuldan uzaklaştırılan Mikail Boz’la ilgili. Bianet’in haberinden öğrendiğimize göre üniversitesinde göreve gelen dekanla ilgili yazdığı, onun bu göreve geliş biçimine eleştirel yaklaşan yazılar daha bir suç unsuru taşıyıp taşımadıkları tespit bile edilmeden, “mahkeme uzun sürer” denerek onun okuldan uzaklaştırılmasına sebep olmuş. Daha fazla detay için Ekşi Sözlük’te Mikail Boz başlığına bakılabilir. Bu başlığın altında sözlük gibi bir platform kar amaçlı bir şirket mi yoksa ifade özgürlüğü konusunda memlekette taraf olabilecek bir odak mı tartışmasının yansımalarını bulmak, yazarların yazdıkları alanla ilgili özlemlerini okumak mümkün.

Üç haberin de ortak noktası elbette baskıcılık ama özel olarak daha bir suç bile işlenmeden kovuşturulma. Bunun çağırışımları çok, hepsini açmak mümkün değil. Şunu demesek olmaz ama: Sansür ve baskı radyoda, gazetede, yayıncılıkta ve evet, sosyal medyada var. Artık Twitter’da sansür, Ekşi Sözlük üzerinden açılan soruşturmalar gibi haberlere şaşırmayı bırakıp, bunları daha geleneksel olarak adledilen baskı biçimlerinden farklı görmeyip, ortak bir baskı dolayısıyla da ortak bir mücadele zemininde algılamalıyız. Özellikle sözlükte olayla ilgili yazılarda hâkim hava hala şaşkınlık.

Şaşırmakla kaybedilen zamanın sonra telafisi olmayabilir.

 

Not: Bu yazının bir kaç gün ardından soL’da Batı’da sansürle ilgili konuyu bir kez daha derleyen bir yazı yayımlandı. Bu yazıyı özellikle Google’ın yeni gizlilik sözleşmesinin detaylarıyla beraber okuyunca neyle karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılıyor.

Sosyal medyanın neredeyse yeni bir örgütlenme ve muhalefet biçimi geliştireceğini inananları bu yazıları okumaya çağırıyoruz. Getirdikleri  kolaylıklar ve bazı yenilikler olsa da temelde insanların dayanışma ve bir araya gelme biçimlerinin sosyal medya üzerinden görülmemiş bir özgürlüğe taşınmadığını fark etmek önemli. Özellikle de kültür ve siyaset alanlarının dönüştürülmesine dair yeni yeşeren bazı umutların yanlış zeminlerde solmaması için, tepemizde kriz ve buhran ortamında yanlış kapılarda yorulmamak için, durup düşünmeye değer konular bunlar. Mısır’da seçim sürecinde siyasi tartışmalar ve sokağa yansıma biçimleri Twitter’ın sağlayabildiği düşünülen özgürlüklerin siyasi mücadelenin keskinliğinde buharlaştığını gösterdi.

Ekşi Sözlük’te yazdıkları nedeniyle okulunu zamanında bitirme, hayatına istediği gibi devam etme hakkı elinden alınan Mikail Boz’un davasına medyada bazı gazeteciler tarafından sahip çıkılması sonuca maalesef pek bir etki etmemiş. Haber yayıldıkça olanları ve o okulda başkalarının başına neler geldiğini buradan ve buradan okuyabilirsiniz. Mikail Boz maalesef bu şekilde kovuşturulan tek kişi değil. Zonguldak’tan İstanbul’a internette yazdıkları dolayısıyla hayatları alt üst edilenlerle ilgili kısa bir haber için buraya buyrun.

Website | + posts

Sansür ve kovuşturma: şaşırma!” üzerine 3 yorum

Bir Cevap Yazın