“Augmented reality” geldi hanım

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın korsanla mücadelede karekodu kullanmaya başlayacağıyla ilgili haberimizde, aynı zamanda augmented reality‘den (yoğunlaştırılmış gerçeklik) bahsetmiştik. Örnek olarak da Wallpaper dergisinin Ocak 2010 sayısını vermiştik: Dergi, hazırladığı özel sayıda sayfalara ufak kodlar koymuştu. Bunları derginin internet sayfasında bilgisayarınızın kamerasına okuttuğunuzda, derginin o sayfası ekranda canlanıyordu. (Örnek görsel için bkz.)

Bu, derginin augmented reality‘nin ne olduğunu okurlara tanıtabilmek için hazırladığı özel bir dosyaydı. Nitekim bu ufak kodlar son birkaç yılda farklı dergilerde ve başka yerlerde (çoğunlukla da reklam panolarında) insanların karşısına çıkmış olsa da, sırf augmented reality olan bir mecmua yayımlanmamıştı. Ta ki bugüne dek! Şairler Amaranth Borsuk ve Brad Bouse, Between Page and Screen (Sayfa ile Ekran Arasında) adındaki “karekod kitabı” piyasaya sürdüler. Kitap baştan sona sembollerden oluşuyor. Bunları ekranınıza tuttuğunuzda sanal ortamda karşınıza dans eden, hoplayıp zıplayan şiirler çıkıyor. Sitelerindeki açıklama şöyle:

Between Page and Screen, nesne olarak kitabın, ekrandan yapılan okumaların gitgide arttığı bir dönemdeki yerini keşfetmeye çalışıyor. Bu sanatçının sayfalarında hiç yazı yok — yalnızca geometrik desenler ve bir internet sitesi adresi var. Okurlar bu sitede herhangi bir internet tarayıcısı ve bilgisayar kamerası kullanarak kitabı okuyabilirler. Karşılarına çıkacak şiirler, yani ilişkilerinin sınırını çizmeye çabalayan iki aşığın birbirlerine yazdıkları mektuplar sayfa ya da ekran üzerinde değil, ama okurun bu ikisi arasında açtığı augmented alanda var oluyorlar.

Elbette bu çalışma bir yandan üç boyutlu kitap tartışmalarını gündeme getirirken, öte yandan dijital çağda şiirle nasıl oynanabileceğine dair bir örnek teşkil etmiş oluyor. Meraklıları, kitabı Siglio Press’ten 24,95 dolara edinebilir. Kitabın tanıtım videosu için de buraya buyrun.

Özellikle de İdefix’in e-kitap cihazlarıyla birlikte Türkiye’de dijital yayıncılık ve dijital kitap üzerine tartışmalar bolca gündeme oturmuş olsa da (görünüşe göre İdefix’in dergisi Sabit Fikir‘in Şubat 2012 sayısının dosya konusu da “Dijitalleşen Sanat, kimin sanatı?”), bu noktaya gelmeden önce konuşulması gereken temel mesele, yani bir nesne olarak kitabın ne olduğu, kimin için olduğu ve nasıl olduğu, atlandı. Bunun belki de bir nedeni, medya ve kültürel çalışmaların henüz Türkiye’de yeterince yerleşmemiş olması. Fakat bu, daha uzun ve farklı bir yazının konusu. Bu noktada, henüz okumamış olduğumuz için iyi kötü bir şey diyemesek de, Kitap Nesnesi Nesne Olarak Kitap adlı yeni çalışmanın varlığını da bildirmeden geçmeyelim.

Bakalım augmented reality‘yle Türkiye’de tam olarak ne zaman tanışacağız. Sanal gerçekliğin ortaya çıktığı dönemlerde bu tür terimler Türkçeleştiriliyordu, Twitter ve Facebook dünyasındaysa yeni kelimeler oluşturmaya fırsat vermeyecek kadar hızlı gelişiyor. Acaba augmented terimine Türkçe bir ad bulunabilecek mi? Ya da daha doğrusu, Türkçe bir ad bulunma zahmetine girilecek mi? Bu denemeleri Türkiye’de ilk yapan yayın ne olacak? (Melville House aracılığıyla.)

Website | + posts

“Augmented reality” geldi hanım” üzerine 5 yorum

    • Belki de kelime anlamı olan “yoğunlaştırılmış” kullanılabilir. Tabii bu noktada “Gerçeklik nasıl yoğunlaştırılabilinir?” gibi önemli bir soruyla karşı karşıya kalıyor insan.

  1. Yaygın olarak “Artırılmış Gerçeklik” şeklinde kullanılıyor. Mevcut doğal gerçekliğin üzerine yapay ve eşzamanlı veri eklentilerin bindirilmesi ile sağlanan harmanlanmış yeni bir gerçeklik elde ediliyor.

Bir Cevap Yazın