Jonathan Franzen hiçbir şeyi sevmemeye devam ediyor

Resim: Tom Jellet.

Jonathan Franzen, yeni bir Ernest Hemingway, bir J. D. Salinger, yani Amerika’yı temsil eden ve geleceğe kalacak önemli bir yazar sayılıyor (yahut kendisini öyle sayıyor, henüz tam anlayamadık). 2001 yılında yayımlanan The Corrections‘la (kelime anlamıyla Düzeltiler; Türkçeye Aile Sırları olarak çevrilmişti) büyük bir başarı yakalayan yazar, tam 10 yıl sonra  Freedom‘la (Özgürlük) tekrar okurlarla buluşmuştu. Hem de ne buluşma. The Corrections vakti zamanında Oprah Winfrey’nin meşhur kitap kulübüne seçildikten sonra, yazar kitabın kapağında Oprah’nın Kitap Kulübü etiketinin yapıştırılmasını istemediğini ilan etmiş, elbette Amerika’da en çok sevilen şahısla böyle bir anlaşmazlığa düşünce yalnızca kendi imajını zedelemekle kalmıştı. Freedom‘la birlikte, Franzen Oprah’yla da barıştı.

Aynı zamanda The New Yorker dergisinde yazan Franzen, zaman içinde Oprah’nın Kitap Kulübü‘nün yanı sıra birçok başka şeyden hoşlanmadığını ilan etti: Facebook, e-kitaplar, Edith Wharton ve son olarak Twitter. Sabit Fikir‘den okuduğumuz Taraf gazetesinin haberindeki çeviriye göre, “Twitter, karşı çıktığım her şeyi barındırıyor. Kafka’nın Dönüşüm’ü semaforla anlatan bir video yapmaya karar vermesi gibi. Ya da ‘p’ harfi olmadan roman yazmak gibi,” diyen yazara Twitter’da #jonathanfranzenhates başlığı altında verilen tepkiler büyüyor.

Bir arkadaşımın işaret ettiği gibi, aslında bu çağda e-kitapları, Twitter’ı sevmediğini alenen ilan etmek, cesaret gerektiren bir iş. Öte yandan aykırı bir tavır benimsemiş olmak da kimseyi iyi yazar yapmıyor. Bir Twitter kullanıcısının işaret ettiği gibi, “Franzen Kafka’nın Twitter kullandığını hayal edemediğini söylüyor. Eh, Kafka’nın Freedom‘ı yazdığını hayal etmek daha zor.” “‘P’ harfi olmadan roman yazmak gibi” derken de Georges Perec‘in, E harfini kullanmadan yazdığı (ve Türkçeye de E’siz çevrilen) romanı Kayboluş‘a mı bir gönderme yapıyor acaba, diye düşünmekten kendini alamıyor insan.

Eğlenceli mi eğlenceli Flavorwire sitesi ise, tüm bunların üzerine Franzen’ın sevdiği şeylerin listesini çıkartmış. Ayrıntılarına buradan ulaşabileceğiniz liste şöyle:

1. Mızmızlanmak

2. Kendi kitapları

3. Kuşlar

4. Havalı olmamak

5. Çevreci eylemcilik

6. Peanuts karikatürü

7. Shakespeare’den alıntılar yapmak

8. The Mekons grubu

Freedom da, The Corrections da şu an Sel Yayıncılık’ın “Yakında Sel’de” sayfasında yayına hazırlanıyor görülüyorlar. Böylece dilerseniz, sırayla bu yılın mayıs ve haziran aylarında piyasaya çıkacak kitapları okuyarak Franzen’la ilgili ne düşünmeniz gerektiğine kendiniz karar verebilirsiniz.

——

GÜNCELLEME (24 Mart 2012): Siren Yayınları’nın blog‘u, Sirenin Sesi, bizim doğru dürüst değinmediğimiz Oprah’nın Kitap Kulübü’nü çok güzel açıklamış:

Oprah Winfrey isimli bir Amerikan TV programcısı var, biliyorsunuzdur. Kanaat önderi de diyebiliriz kendisine. (Kimdir kitlesi? Etkisi nereleri kapsar?) Oprah, insanlara kendini iyi hissetme (bu da bir hayat düsturu elbette) odaklı aynı mesajları üst üste vermekten yorulmuş olacak ki bir kitap kulübü başlattı ve haftanın beş günü yayımlanan programının bir gününü bu misyona adadı televizyonculuğu esnasında (ekleyelim, kendisi TV programına 2011’de son verdi, ama ‘hayat’ önerilerini dergisi ve diğer kanalları sayesinde ‘kitlelere’ (kimlerdir onlar?) aktarmayı sürdürüyor.)

Bu gerçekten güzel ve blog‘da yer alan diğer metinlerden biraz daha farklı yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Website | + posts

Jonathan Franzen hiçbir şeyi sevmemeye devam ediyor” üzerine bir yorum

Bir Cevap Yazın