Hobbit kimin?

Yüzüklerin Efendisi film üçlemesi sinema tarihinin kült filmleri arasındaki yerini neredeyse daha gösterime girmeden almıştı. Kitapların tutkunları için çok anlaşılır bir ilgi düzeyiydi bu. Tolkien’in külliyatı ve genel olarak fantastik edebiyatın klasikleri üzerine, üstelik Türkçe fantastik edebiyatın yegâne kalemlerinden (diğerleri için buraya bakabilirsiniz) ve Türkçenin ilk fantastik kurgu serisinin yazarı olan Barış Müstecaplıoğlu elinden çıkmış bir yazı için buraya bakabilirsiniz.  Müstecaplıoğlu şöyle diyor:

Tolkien’ın iktidar hırsını ve insanın kendi çıkarına doğayı katledişini, Ursula K. LeGuin’in kişinin kendine yabancılaşmasını işlerken kullandığı imgeler, Türk okuruna ne kadar yakınsa, bir Arap, Amerikalı ya da Çinliye de aynı derecede yakındır ve bu yüzden güzeldir.

Belki de bu yüzden fantastik edebiyat, tıpkı bilim kurgu gibi kültleşecek filmlere verimli bir alan sunuyor. Erişebildiği bu evrensellik bizim de bir Çinlinin de yeri gelip iktidar benzetmelerinde yüzük metaforunu kullanabilmemizi sağlıyor. Tolkien’in hikâyesinde tüm dünya, ama özellikle de hobbitler yüzükle sınanıyor. Geçtiğimiz aylarda ise Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit‘in yapımcıları telif haklarıyla sınandı. Başarısızlıkları öyle bir boyuttaki, Ian McKellen ve Stephen Fry’ın onları “kurtarması” gerekti. Anlatmak için önce biraz geriye gidelim.

Hobbit kelimesi edebi alanda ilk defa Tolkien kullandı: “Toprağın altında bir delikte, bir hobbit yaşardı.” Arkadaşı ve şair W. H. Auden‘a yazdığı mektupta bu cümleyi boş bir sayfaya yazdığını ve neden yazdığını da bilmediğini iletir Tolkien (Meraklısına W. H. Auden’ın Yüzük Kardeşliği (üçlemenin ilk kitabı) üzerine yazdığı kitap tanıtım yazısını öneriyoruz. “Kahraman bir hobbit ve son beş yılda bu kadar keyif aldığım bir kitap okumadım,” diyor ünlü şair.

Tolkien’in birdenbire kağıda yazdığı hobbit kelimesini araştırıp 1895’de bir halk bilimcinin, Michael Aislabie Denham’ın kitabında geçtiğini bulmuşlar. Hobbit Tolkien’i “uydurduğu” bir kelime değil, İngiltere, İskoçya ve Galler’in olduğu adanın folklörüne ait bir kelime. Elbetteki Tolkien’in kitabından önce bir popülerliği olduğu söylenemez ama kitaptan önce var olduğu söylenebilir.

İşte şimdi halkların mitolojisinden Tolkien’in kitabına geçen bu kelimenin ve kitap ile filmle ilgili her şeyin “telifini” elinde bulunduran yapımcı Saul Zaentz Company (SZC) nerede küçük ölçekli işletmelerde hobbit görse onlara dava açmaya hazırlanıyor. Geçtiğimiz aylarda yine bir sosyal medya kampanyasına dönüşen olay Southampton’da The Hobbit adında bir barın (pub) hem adına hem menüsüne hem de dekorasyonuna dadanmaları oldu. Barın adı yapımcı şirketin Yüzüklerin Efendisi üçlemesini filme dönüştürmesinden ve hakları satın almasından çok önce, tam yirmi yıldır The Hobbit imiş. Barın menüsünde filmden karakterleri kullandığı da iddia ediliyor. Menüye bakınca evet, Gandalf kokteyli görmek mümkün. İşte bu barı iflastan ve tüm kimliğini kaybetmekten kurtarmak adına Facebook’ta bir kampanya başlatılmış.

Fakat yapımcılar barla yetinmiyorlar. Ağaçtan evler yapan İskoçlar, bu evler hobbit evlerine benziyor demişler ve hemen yırtıcı yapımcıların dikkatini çekmişler. İşte bu evlere telif yasalarını ihlal ediyor diye “hobbit evleri” denmesi yasaklanmış:

Hobbit kelimesinin sahibi film yapımcıları mıdır? Tohumlardan kelimelere, hatta internetin kendisine mülkiyet hakları genişlerken hayatımızın başka kısımları daralmakta. Korsan konusu aynı zamanda uluslararası istihbarat ağlarının ve daha kim bilir kimlerin hayatlarımıza daha da sızmaları için bir alan oluşturmasında kullanılıyor.

Ian McKellen ve Stephen Fry Southampton’daki bara konuyu kesinlikle çözmeyen, tam tersi kabullenen ve yapımcılara hak veren bir şekilde çözüm geliştirmişler. Telif ücretini kendileri ödeyeceklermiş.  Her ne kadar Fry Twitter’da “Doğrusunu söylemek gerekirse, bazen içinde olduğum sektörden utanıyorum,” demiş de olsa, sorunu daha ziyade uzlaşmayla çözüyorlar. Sonuçta bu Hollywood şirketleri iki üç kişilik aile şirketlerine saldırıyor ve başa dönersek evrenselliği, herkesi bir tarafından tutabilmesiyle kültleşmiş hikâyeleri, hatta onların kahramanlarını, sözcük dağarcıklarını kendi “malları” haline getiriyorlar. Bilmediğimiz meseleler değil elbette bunlar ama tekrar hatırlamak, alışmamak, yabancılaşarak ilişki kurmak ve bunları silkeleyeceğimiz günleri hayal etmek gerekiyor…

Website | + posts

Hobbit kimin?” üzerine 4 yorum

  1. Daha da şahanesi, Facebook’un kullanıcı sözleşmelerinde “face”, yani surat ve “book”, yani kitap kelimelerinin telif haklarının kendilerinde olduğunu belirtmeleri. Konuyla ilgili Melville House haberi burada. Bu durumda yayınevlerinin Facebook sayfaları yasa dışı bir harekette mi bulunmuş oluyor? Yahut arkadaşımızın komik fotoğrafının altına istediğimiz gibi yorum yazamayacak mıyız? Elbette Facebook’un bu hareketinden sonra hemen davalar açılmış. Bakalım neler olacak…

    • Facebook daha çok tartışmalı işlere imza atacak gibi gözüküyor.
      Karar veremiyorum, tohumun mu mülkiyeti olması daha tuhaf yoksa sözcüklerin mi?

      • Bildiğim kadarıyla belli ülkelerde yağmur suyunun da sahipleri var… Elbette su şirketleri — insanlar bedava su içmesinki onlara para vermek zorunda kalsınlar mantığı.

Bir Cevap Yazın