Ne yazık ki Türkiye’de basın hakların ihlali, yabancı olduğumuz bir konu değil. Gazetecilerin konuşma özgürlüğü gitgide daha yoğun bir şekilde bastırılırken, birçoğunun yaşam özgürlüğü de ellerinden alınmakta. Henüz dün “dışarıdaki” gazeteciler “içeridekiler” için yürümüşken, bu sabah karşılaştığımız bu sanat çalışması bizim için daha da anlamlı bir hale geldi. Kendini “interaktif sanat yönetmeni” olarak tanımlayan Julian Koschwitz, tüm dünyada 1992’den bugüne ölen gazetecilerin anısına “On Journalism” (Gazetecilik üzerine) adında iki parçalı bir sanat projesi hazırlamış. Çalışmanın birinci bölümü olan “News“ta (Haberler), belirli ülkelerin haberleri, basın özgürlüğü ile ülkedeki gazetecilerin durumuna göre görsel olarak karalanıyor, bozuluyor. Resim ne kadar bozuksa, o ülkede son 20 yıl içinde gazetecilerin durumu o kadar kötüleşmiş demek oluyor.


İkinci ve daha da etkileyici “Typewriter” (Daktilo) bölümündeyse, Koschwitz, Committee to Protect Journalists‘ten (Gazetecileri Koruma Komitesi) aldığı verilere dayanarak isimleri, alıntıları, görselleri ve infografikleri bir araya getirerek gazetecilerin son 20 yılki kaderinin bir resmini çiziyor. “On Journalism #2 Typewriter”, dünya çapında 1992’den bugüne kadar ölen gazetecilerin kişisel hikâyelerini yazıyor. Bu kişisel hikâyeler ortak muhabirlik bölgeleri, yerler, meslekler vb. verilerle birbirlerine bağlanıyorlar. Metinin yanı sıra daktilo bayrak gibi görseller de çiziyor — bayrağı çizilen ülkede ölen gazeteci sayısı arttıkça, “On Journalism #1 News”ta olduğu gibi, görsel gitgide bozuluyor.

Hikâye hiç durmadan, hiç bitmeyen bir kâğıda yazılıyor.
Aşağıdaki videoda projenin nasıl çalıştığını görebilirsiniz. Bilgisayar, daktiloya gerekli komutları veriyor. “On Journalism #2 Typewriter”la ilgili daha fazla bilgi için buraya buyurun. (Melville House aracılığyla.)