Bir kalori bir kalori daha: kalorilerin siyaseti

Food Politics sitesinin (ve aynı adlı kitabın yazarı) Marion Nestle şimdi de Malden Nesheim’la birlikte Why Calories Count (Kaloriler Neden Sayılıyor) kitabını yazmış. Hem yemek kültürü hem de sağlık/diyet kültürüyle ilgilenenlerin, muhtemel ki yemek üzerine okumayı seven herkesin ilgisini çekecek bir kitap. Maalesef henüz alamadık, okuyamadık. Bu yazıda okuyanların yalancısı olacağız.

Bunu vesile edip buradan memleket yayıncılarına sesleniyoruz: Yemek kitaplarının iyice paylarının arttığı bu günlerde biraz da gıdanın siyaseti üzerine kitaplar çıksa hoş olmaz mı? Aklımıza gelen Türkçe örnekleri de eklemeden geçmeyelim. Sinek Sekiz Yayınevi, Slow Food Devrimi‘nden Permakültüre Giriş‘e kadar ekolojik tarım ve gıda tüketimi üzerine çok güzel kitaplar yayımladı. Son olarak memleketimizde de denemelerini görebileceğimiz ekoköyler üzerine bir kitap yayımlamışlar.

Bugün haberini verdiğimiz kitapsa sürdürebilir tarımdan ziyade sürdürülebilir bir sağlıklı beslenmenin hem bilimini hem siyasetini anlatan, beslenmeye bütünlüklü bir yaklaşım sunan bir çalışma. Elbette meselenin siyasetine girdikçe tarım, tarım politikaları, erişelebilir ve tarım yapılabilir topraklar gibi konulara da giriyor. Fakat biz başlıktan başlayalım: Bir kaloride neler var?

Biliyorsunuz, diyet mecralarında farklı ekoller, bunu yiyin bunu yemeyin halleri mevcut. Kalori sayanlar olduğu gibi karbonhidrat sayanlar da var. Kitabın okuyucuya vaat ettiği bu ekolleri aşıp beslenme, kilo alma, zayıflama ve obeziteyle ilgili kendi magazinleşmeden kurtarılmış görüşlerinizi kuracağınız. Karbonhidrat mı önemli toplam kalori meselesiyle ilgili Marion Nestle’nin görüşlerine kitaptan önce buradan da ulaşabilirsiniz. Mark Bittman’ın özetinden anlıyoruz ki yazarların, “Bir kalori bir diğer kaloriye eşit midir?” sorusuna verdikleri cevap hayır, eşit değildir. Türkiye’de Defne Koryürek ve Fikir Sahibi Damaklar‘ın da ısrar ettikleri üzere gerçek gıda vardır, besleyici gıda vardır, bir de böyle olmayanı vardır. Kalorilerin nereden geldiği, şekerden mi, yoksa yeşil salatandan mı alındığı ruh ve beden sağlığımız için anlamlıdır. Buraya kadar ben de biliyorum derseniz buyrun bize katılın. Biraz organik gıda ve doğru beslenme üzerine okuyan insanlar bu farkların farkındalar. Kitap, bu noktada bir sonraki hamleyi bu kalorilerin siyasetini tartışmaya açarak yapıyor. Neden şişmanladığımız, neden bazı ürünlerin daha baştan piyasa sunulduğu, nasıl olup da bu koşullardan bağımsız bir beslenme rejimi oluşturabileceğimiz gibi sorulara cevap arıyor.

Kitap tanıtımından alıntıladığımız bu sorulara cevap veren sloganları şöyle:

Get organized. Eat less. Eat better. Move more. Get political.

Örgütlenin. Daha az yiyin. Daha iyi yiyin. Daha fazla hareket edin. Politikleşin.

Bizim kitabın okuduğumuz özetlerinden çıkardığımız sonuç şu oldu: Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz. Bugün kendi başına doğru beslenmek mümkün elbette ama çok zor, yıpratıcı, pahalı ve ahlakını temellendirmek noktasında sorunlu. Örneğin Nestle çocuklara yönelik hiçbir gıda pazarlamasının olmaması gerektiğini, bunu kaldırmamız gerektiğini söylüyor. Bunlar reklamcılıktan sanayiye çok fazla alanın yeniden değişmesi gerek ama evet, düşününce bir çocuğu şekerden tüm reklamlara rağmen uzak tutmak mı yoksa tüm çocuk şekeri reklamları yasaklamak mı, diye soruyor insan. Yemek üzerine bütün düzgün sorularda olduğu gibi başka soruları açan ve yemekten daha fazlasını düşündürten heyecanlı konular bunlar. Kitabı alıp da okuyunca bir daha yazmaya söz veriyoruz.

Website | + posts

Bir kalori bir kalori daha: kalorilerin siyaseti” üzerine 4 yorum

  1. […] sanat üzerine olanla, beslenme ve tarım üzerine olan arasında açık bir ilişki kurabiliriz. Kalorilerin siyasetini konuşurken ve tek başına sağlıklı beslenmeden bahsederken demiştik: Kurtuluş yok tek […]

Bir Cevap Yazın