Elias Canetti’nin not defteri ve Pavese’nin ölümü

Elias Canetti, Bulgaristan’dan İsviçre’ye, Avusturya’dan İngiltere’ye Avrupa’yı zihninde taşıyan romancı, oyun yazarı, deneme yazarı ve gururla sunduğu üzere anı yazarı. 1981’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldığında bile aslında çok tanınmadığı söyleniyor. Bir yandan da bolca başka dillere çevriliyor ve yayımlanıyor. Günümüzün sosyal bilimcilerinin ortaklaşa okuduğu bir avuç isimden biri oldu denilebilir rahatlıkla.

Kendisi, “Esas çağdaşım Cesare Pavese’dir,” diyor. This Recording’in not defterinden aktardığı alıntılara bakılırsa, Pavese not defteri tutmasa Canetti de tutmayacaktı. Bu tür edebi akrabalıklar okuyucuya takip edecek sağlam bağlar bırakıyorlar. Bizim ülkemizden aklımıza gelen elbette Tezer Özlü ve Yaşamın Ucuna Yolculuk‘ta Özlü’nün yine Pavese, Svevo ve Kafka’yla kurduğu ilişki. Ferit Edgü’yle mektuplaşmalarında Tezer Özlü bu ilişkinin Pavese kısmını şu şekilde anlatmıştır:

Pavese benim gerçekten büyük bir aşkımdır, aynı senin yazdığın gibi. Zaten müşterek aşklarımız çok. Dostoyevski, Kafka. Bir yıldır ben de yalnız Kafka okuyabiliyorum. Daha 40 yıl da okurum. Pavase’den alıntılar, ona olan aşkımı ve saygımı zaten belirliyor. Dediğin gibi, kitap benim varoluşumun ucuna yolculuk. Belki bundan sonra ölümün ucuna da yolculuk edebilirim. Şimdilik daha bu kitaptan kopmadım.

Canetti de, Özlü de ölüm ve hayat üzerine düşünürken belli ki Pavese’den ilham almışlar. İkisi de ayrıca bol bol Kafka okumuşlar ki Canetti’nin Kafka okuma deneyimi üzerine düşünceleri aşağıda bulabilirsiniz. Bunu sevdiyseniz bunu da seversiniz gibi bir reklam eşliğinde Canetti’nin not defterlerinin Türkçeye yakın zamanda çevrilmesini umut ediyoruz. Her zamanki gibi kitap çevrilene kadar durmuyoruz, beğendiğimiz kısımları biz çeviriyoruz. This Recording’in alıntılarından tamamen keyfimizce seçtik. Altta Canetti’nin memlekette hali hazırda mevcut çevirilerinden bir seçkiyi bulabilirsiniz. (Daha da fazla alıntı görsem ne iyi olur derseniz, şurada üç ayrı yazı halinde dahası da var).

——

Herkesin tam bir şemsiyenin altına sığacak kadar alanı var. Kimse şemsiyesiz çıkmıyor ve herkes onunla yürüyor. Kimse kimsenin çok yakınına gitmiyor. Bir mesafe var, o hep korunuyor. Özgürlük her tarafta. Tanıdıklara rastlandığında şemsiyeler selam vermeleri için eğiliyor. Şemsiyelerin birbirleriyle olan bu selamlaşmaları ne kadar onurlu.

İnsan başka yerlerde mutlu olabilsin diye, evde mutlu birinin kalması.

Kafka: Onun önünde diz çökerim; Proust: benim kendimi tamamlamam; Musil: entelektüel egzersizim.

Zaten imgelerini bildiğim yerleri özlemekten çok sıkıldım. Zaten gizemli bir şahanelik taşıyan kelimelere hayran olmaktan da sıkıldım. Benim ve sadece benim bulacağım bir şeyler arıyorum. Ben ona ulaşana kadar hiçbir şeyin kesin olmadığını hissetmek istiyorum. Zaten başkalarının biriktirmiş olduğu taşları bulmakla uğraşamam. Bu tür oyunları kendilerine verdikleri güvencelerde kaybolmuş saflara, kendilerini sadece aynalarda tanıyan dansçılara, tüketicilere, seyyahlara, varislere ve ünlülere bırakmak lazım.

Elli beş yaşında tekrar konuşmayı öğrenmek, yeni bir dili değil, konuşmanın kendisini. Tüm önyargılarımı atmak, geriye hiçbir şey kalmayacak da olsa, atmak. Daha önce okuyup okumadığıma bakmadan büyük eserleri bir daha okumak. İnsanlara ders vermeden onları dinlemek, özellikle de zaten bana öğretecek bir şeyleri olmayanları dinlemek. Kendini tatmin etmek için korkuları meşru kılmaktan vazgeçmek. Sürekli adını zikretmeden ölüme karşı mücadele etmek. Kısaca, cesaret ve adalet.

Eski cümlelerimi tekrar okudum; artık benim değiller. Basıldıklarından beri hayatımın bir parçası benden koptu gitti. Kamu insanın ruhunun kanını emiyor, geriye kalan ise bu kamunun önünde eğilecek bir gölge oluyor.

Kafka’dan iki cümle okuyun, hemen kendinizi hiç hissetmediğiniz kadar küçük hissedersiniz. Kafka’nın kendini önemsiz kılma tutkusu okuyucuya aktarılır.

——

Elias Canetti’nin eserlerinin çoğu Payel Yayınları’ndan çıkmış, ama yayınevinin internet sitesini bulamadığımız yazarın Türkçedeki tüm eserlerine buradan ulaşabilirsiniz. Cesare Pavese Can Yayınları ve Yapı Kredi Yayınları‘nda, Franz Kafka telifi kalktıktan sonra epey dağılmakla beraber, Can, Cem ve AltıKırkBeş Yayınları’nda, Tezer Özlü de Yapı Kredi Yayınları‘nda bulunabilir.

GÜNCELLEME (17 Haziran 2015): Canetti’nin külliyatı Sel Yayıncılık tarafından yayımlanmaya başlandı. Üstelik Ahmet Cemal çevirileri içeriyor…

Website | + posts

Elias Canetti’nin not defteri ve Pavese’nin ölümü” üzerine 3 yorum

  1. “Elli beş yaşında tekrar konuşmayı öğrenmek, yeni bir dili değil, konuşmanın kendisini. Tüm önyargılarımı atmak, geriye hiçbir şey kalmayacak da olsa, atmak. Daha önce okuyup okumadığıma bakmadan büyük eserleri bir daha okumak. İnsanlara ders vermeden onları dinlemek, özellikle de zaten bana öğretecek bir şeyleri olmayanları dinlemek. Kendini tatmin etmek için korkuları meşru kılmaktan vazgeçmek. Sürekli adını zikretmeden ölüme karşı mücadele etmek. Kısaca, cesaret ve adalet.”

    Ah, e dense boş artık, Tezer üstüne, Pavese üstüne, Canetti üstüne…

    Dipnot: Ama şunu söylemeli ki, Canetti okumak beni çok yoruyor. Hiçbir şey değil, Payel’in kitap baskıları… Ah ne desem bilemiyorum onlara da…

    • Evet, gerçekten de söze hacet bırakmıyor Canetti.

      Telifli eserleri, özellikle de çağdaş klasikleri basarken büyük bir sorumluluk üstlendiklerini hatırlatmak gerekiyor kimi yayınevlerine…

  2. Aman zaten içim kararnış.Ne gençken nisbeten gerçekten ciddi sıkıntıları tanımadan önceki romantik gamlı dönemlerinde hemhal olduğum Pavese’ye ne bir de bir türlü duygudaşlık yaşayamayıp içimi sıkan Kafka’ya (hatta ne hiç gitmediğim ve gitmeyeceğim Prag’a) dönmek niyetinde değilim.Canetti gene bir derece.
    “Eski cümlelerimi tekrar okudum; artık benim değiller. Basıldıklarından beri hayatımın bir parçası benden koptu gitti. Kamu insanın ruhunun kanını emiyor, geriye kalan ise bu kamunun önünde eğilecek bir gölge oluyor”
    Bu minvalde laflara da sinir oluyorum. Yazma o zaman. Mastroianni role bürünürken çok acılar çektiklerini söyleyen aktörlere güldüğünü söylemişti. Sanatçıysan biz de senin o korkunç yazılarından hasara uğradık. Biz bir şey diyor muyuz artık okumama kararımızdan başka.

Bir Cevap Yazın