Hayatın Anlamı’ndan parçalar

Yakından takip ettiğimiz Brain Pickings’te, Life dergisinin sanatçılar, siyasetçiler ve din adamlarıyla röportajlardan derlediği, Meaning of Life (Hayatın Anlamı) adlı bir kitaptan alıntılar yayımlandı. Aralarında Annie Dillard, Stephen Jay Gould, John Updike gibi isimler var.  Aşağıda alıntılardan yaptığımız seçmece çevirileri bulabilirsiniz. Listemizde Charles Bukowski, Arthur C. Clarke ve John Cage var. Görsel ise Duane Michals‘tan, başlığı “The Human Condition” (İnsanlık Durumu).

“Hayatın anlamı” başlığını okuyunca aklımıza hemen Terry Eagleton’ın The Meaning of Life: A Very Short Introduction adlı kitabı geldi (Ayrıntı yayınları Türkçeleştirmiş). Eğer başlık ilginizi çekti ama cevaplar tatmin etmediyse, Eagleton’ın bu kitabı cevaptan çok soruyla ilgileniyor: “Hayatın anlamı nedir?” diye sormak aslında neyi sormaktır? Çağdaş felsefeyi bol bol ziyaret ederek ve dil ve anlam üzerine düşündürterek ilerleyen bir kitap. Şiddetle tavsiye ediyoruz.

——

Arthur C. Clarke:

Bilge bir adam tüm insan faaliyetinin aslında oyun oynamanın çeşitlemeleri olduğunu söylemiş. Oyunun en üst biçimi ise Hakikat, Güzellik ve Aşk’ı aramaktır. Daha fazla bir şeye ihtiyacımız var mı? Bir de fazladan bir anlam mı olmalı?

Eğer hayatın anlamını ararken vakit kaybedersek, yaşamak ya da oynamak için zamanımız kalmayabilir.

Charles Bukowski:

Yaratıcıya inananlar için büyük soruların çoğunluğu cevaplanmış olur. Ama bizim gibi bir Tanrı formülünü kolayca kabul edemeyenler için büyük sorular taşa yazılı değildir. Yeni koşullara ve yeni keşiflere uyum sağlarız. Biz esnek oluruz. Aşk bir emir ya da inanç bir hüküm olmak zorunda değildir. Ben kendi kendimin Tanrı’sıyım.

Biz kilisenin, devletin ve eğitim sistemimizin bize öğrettiklerini unutmak için buradayız.

Bira içmek için buradayız.

Savaşmak için buradayız.

Önümüzdeki ihtimallere karşı bir kahkaha atmak ve bizi almaya gelen Ölüm’ü znagır zangır titretecek kadar iyi yaşamak için buradayız.

Bütün bu bilge adam ve kadınlardan burada aynı ve farklı sebeplerden bulunduğumuzu dinlemek için buradayız.

John Cage:

Niçin’i yok. Sadece buradayız.

Website | + posts

Hayatın Anlamı’ndan parçalar” üzerine 4 yorum

    • Evet, brain pickings’in seçmesinden bizim bayıldığımız bu görsel oldu. 2001 Space Odyssey’in sonundaki sahneyi aklımıza getirdi, hani kemik havaya atılır, sonra uzaya doğru dönüşerek ilerler…

      • Aslında o sahneye en güzel cevabı Çuval Kuramı ve Kurgu isimli denemesinde Ursula K. Le Guin verir. Okuduktan sonra aslında hiç de o kadar benzemediğini fark edeceksiniz;

        “O harikulade, büyük, uzun, sert şey nerede? Hani yanlış hatırlamıyorsam bir kemikti de bu, filmde Maymun Adam bunu alıp ilk defa birinin beynini göçertmiş sonra da dünyanın ilk kitabına uygun cinayetini işledim diye aşka gelip havaya fırlatmıştı, o da havada döne döne uzay gemisi olmuş, kozmosu yarıp döllemiş, filmin sonunda da (her nasılsa) bir rahime, herhangi bir koruyucu çerçeveye gerek duymadan Samanyolu’nda süzülen güzel mi güzel ve elbette erkek bir cenin yaratmıştı? Bilmiyorum. Umurumda bile değil. Ben o hikâyeyi anlatmıyorum. Onu daha önce duyduk; bütün o sopalar, mızraklar, kılıçlar, o beyin göçerten, saplanan, vurulan şeyler, o uzun ve sert şeyler hakkında işitmediğimiz şey kalmadı; ama içine bir şeyler konan şeyi, mazrufun zarfını şimdiye kadar hiç dinlemedik. Bu yeni bir hikâye. Yeni bir haber.”

        • K. Le Guin’in okumadık şeyi kalmadığı sandık ama bu denemeyi okumamıştık. Ama evet, alıntı bile ikna etmeye yetti. Şimdi bulup okumak lazım! Teşekkür ederiz.

Bir Cevap Yazın