Agatha Christie ve incirli portakallı çörek

Polisiye seviyoruz. Polisiye okumayı da polisiye yazarları hakkında okumayı da çok seviyoruz. Agatha Christie ilk okuduğumuz polisiye yazarıdır ve tahminimizce memleketteki çoğu okur için aynı şey söylenebilir. Son okuduğumuz olmadı ama. Patricia Highsmith’in yeri ayrıdır mesela. Ripley serisi olsun, diğer romanları olsun, büyük klasiklere benzetilmesi boş yere değil… İyi bir polisiye yazarıyla ilgili çok şey anlatır. Yazarın insanlara bakışı, yazarın sınıfı, yazarın kente, sokaklara, suça ve masumiyete bakışı. Yine iyi bir polisiye serisi tutarlıdır, aynı detektif ya da Ripley’de olduğu gibi aynı “suçlu” bütün seride karşımıza çıkar, tanıdık, bilindik bir karakter olur, hikâyeye bir devamlılık hâkimdir.

Agatha Christie de Paper and Salt‘tan öğrendiğimize göre günlük hayatında da bu tutarlılığı devam ettiriyor, ısrarla daktilosunun yanında bir çeşit krema tutup kaşık kaşık yiyormuş. Arada kendini dizginlemek için orijinal çözümler icat ettiyse de pek işe yaramamış. Torunun anlattığına göre:

Üstünde “Açgözlü Olma” yazan büyük bir fincandan krema içerdi ama bu yazana itaat ettiği de yoktu.

Kremanın en sevdiği hali de Devon kaymağı imiş. Sanırız Christie’nin zamanında daha ziyade mandralardan alınan kaymak bölgenin çay saatinin vazgeçilmezlerindenmiş. Ara sıra doğrudan kaşıkla yese de sıcak çöreklerin üstüne sürmek ayrı bir keyfiymiş. Paper and Salt’ın verdiği tarifte Devon kaymağının tarifi de verilmiş fakat memleketimizde çeşit çeşit kaymak varken biz sizi kremadan kaymak yapmakla uğraştırmak istemeyiz. Onun için tarifin ilk kısmına en sevdiğiniz kaymağı alın demenin yeterli olacağına inanıyoruz.

Gelelim çöreklere. Christie’nin yetiştirdiği incir ağaçlarından toplanan incirler çöreğin içinde, portakala eşlik ediyorlar. Hâlâ mevsimi sayılabilir incirlerin. Yoksa başka bir meyve de kullanılabilir. Aslında kışın pişmiş ayva eklenirse şahane olabilir. Zira biz Devon değil de memleket çay saatinde tatlı ayvaya kaymağı pek yakıştırırız.

İncirli ve Portakakallı Çörekler 

1/2 su bardağı sulandırılmış yoğurt ya da kefir

1 büyük yumurta

1 yemek kaşığı portakal kabuğu rendesi (Microplane rendeleri tavsiye ediyoruz, iki saniyede bir portakal ağacını rendeleyebilir gibi duruyorlar)

2 su bardağı un

1/4 su bardağı toz şeker

1 1/2 çay kaşığı kabartma tozu

1/4 çay kaşığı karbonat

1/4 çay kaşığı toz kakule

1/2 çay kaşığı tuz

115 gram soğuk ve küplere bölünmüş tereyağı (en kolayı tereyağını küp küp kesip biraz dondurucuda bekletmek, yoksa keserken çok ısınıyor, kestikten sonra soğutmak daha pratik olabilir, tabii ilk başta da biraz soğuk olması gerekir ki kolay kesilsin)

1 su bardağı taze incir, küp küp doğranmış

——

1. Fırını 215 dereceye ısıtın. Bir fırın tepsisine yağlı kâğıt serin.

2. Uygun bir kapta yumurta, yoğurt ve portakal rendesini karışacak kadar çırpın.

3. Biraz daha büyük bir kapta un, şeker, kabartma tozu, karbonat, kakule ve tuzu karıştırın. Tereyağını ellerinizle una yedirin, biraz irice kum taneleri gibi olacak. İnciri de ekleyip hafifçe karıştırın.

4. Yumurtalı karışımı unlu karışıma ekleyin ve bir araya gelecekleri kadar karıştırın, fazla karıştırmamaya gayret edin. Hafifçe unlanmış tezgâhta bu karışımı en fazla bir ya da iki kere yoğurarak bir yuvarlak yapın. Sonra bu yuvarlağı bastırarak 1 santimden biraz fazla olacak bir kalınlıkta bir diske dönüştürün. Sonra da yuvarlak kurabiye kalıbıyla ya da bıçakla 8 parçaya bölün. Hazırladığınız tepsiye yerleştirin.

5. 13-15 dakika rengi çok hafif dönene kadar pişirin. Sonra soğutacağınız ızgara zemine alın ve ılıkken Christie’nin öğrettiği üzere “inanılmaz fazla” kaymakla beraber yiyin.

Tarifteki ölçüler Amerikan su bardağı ve çay kaşığı ölçüleri. Bunların ne farkı benim kafam karıştı diyenlere Cafe Fernando’nun Ölçüler sayfasını şiddetle öneriyoruz. Daha düzgün anlatmak mümkün olmadığından üstüne ekleyecek bir şeyimiz gerçekten yok.

Website | + posts

Agatha Christie ve incirli portakallı çörek” üzerine 4 yorum

  1. İlk polisiyelerimiz Agatha Christie’nin tabii ki. Hevesle biten kitapları unutmadık henüz. Bir de yazıyı okuyunca aklıma yazarın bir kitabı da gelmedi değil. Arada kitabevlerinde gördükçe gülümsüyorum. Henüz alıp okumadım ama okuyacağım bir gün. Neyse gülümseme nedenime gelince, kitabın kapağı. Aklıma hep Dragon Ball karakterlerinin çıkardığı enerji ışıkları ve sinirlenip ortalığı dağıtmaları geliyor, gördükçe Noel Keki’nden de aynı performansı bekliyorum hep. Neyse. Sevgiler. Tarif için de teşekkürler.
    Kitap: Noel Kekinin Gizemi.
    Kapak: http://upload.wikimedia.org/wikipedia/tr/5/5c/NoelKekininGizemi.jpg

    • Kekin gaz ocağı gibi alev alması mı dersiniz, fotoğrafı lekeleyen kan damlacıkları mı dersiniz… Christie imzası olmasa kaçın kurtarın kendinizi bu kitaptan derdik…

Bir Cevap Yazın