Bugün, 31. Tüyap İstanbul Kitap Fuarı’nın son günü. Sizlerle daha önce fuardaki indirimleri paylaşmış, gözlemlerimizi de bugün aktaracağımızı belirtmiştik. Naçizane fikir ve yorumlarımız şöyle:
* Geçtiğimiz yıllarda çok konuşuldu, önceki yazımızda da değindik ama tekrar söylemesek olmaz: Beylikdüzü’ndeki fuara gidip gelmesi çok zor. Bu yıl metrobüs Tüyap’a kadar gidiyor, bu en azından trafikte kalmama rahatlığı sağlıyor ama metrobüs yolculuğu kendi içinde bambaşka bir çile. Tüyap, kitap fuarını taşımayacağını net bir şekilde belirtmişti; bakalım seneye ulaşım konusunda herhangi bir gelişme yaşanacak mı…
* Bu kadar uzun mesafeler kat ettikten sonra insan fuarda olabildiğince uzun zaman geçirmek istiyor. Bu da dinlenme, yeme, içme, sigara gibi ihtiyaçların doğması anlamına geliyor. Fuarda görebildiğimiz kadar dinlenmeye ayrılan özel bölümler olmadığı gibi, yemekler ve içecekler de ancak havaalanı tarifeleriyle kıyaslanabilecek kadar pahalı. Şahsen biz yanımıza erzak alarak hareket ettik ama uygun fiyata kitap almaya gelen okurlara uygun fiyata yiyecek seçeneğinin sunulmaması en hafif deyimle ayıp.
* Fuarı gezmek için en iyi zamanın hafta içi öğleden sonra-akşam üzeri olduğu duyumunu aldık. Hafta sonu haliyle kalabalık geçiyor (imzaların da çoğu cumartesi-pazar oluyor), hafta içi gündüz öğrencilerle dolu oluyor. İmkânı olanların hafta içi öğleden sonra uğramasını salık veriyor katılımcılar.
* Kitap fuarlarının en büyük cazibesi indirimler oluyor. Bu konuda ne yazık ki pek tatmin edici değil Tüyap. İndirim listesinden de görülebileceği üzere, çoğu yayınevi %20-25’te kalıyor. Kitap Yurdu gibi sitelerde, İstanbul ve Ankara gibi şehirlerde dağıtımcı ve yayınevlerinde yıl içinde her daim %30 indirimle kitap alınabileceği düşünüldüğünde, yolda geçen vakte ve harcanan enerjiye, en azından maddi açıdan değmeyebiliyor fuar. Elbette bunu tek değerlendirebilecek kişi katılımcının kendisi…

* İndirimler konusunda dikkatimizi çeken önemli bir nokta: Yayınevi büyüdükçe indirim küçülüyor. Burada standların büyüklüğü ve yanar dönerliliğinin de bir etkisi olsa gerek — aldığımız duyumlara göre, fuar alanında stand kiralamak ve farklı bir stand hazırlamak o kadar pahalı ki, yayınevleri fazla indirime yanaşamıyor. Tüyap Beylikdüzü’nde bulunduğu için kitap getirme götürme-şahsen gelme gitme masrafları da ayrı bir etken. Editörlerin ya da yayınevi yetkililerin çalıştığı standlarda –örneğin İthaki— “toplu alımlarda daha fazla indirim” gibi uygulamalar da bulunurken, Can ve Doğan gibi yayınevleri standlarda yayıncılıkla uzaktan yakından ilgisi olmayan ajans elemanları çalıştırdıkları için herhangi bir esneklikle de karşılaşılamıyor.
* Bu sorunun bir diğer boyutu da şu: Yayınevinin kitabını yahut yazarını, yalnızca kitabın arka kapağından yarım yamalak bilen insanlarla muhatap olmak zorunda kalıyorsunuz. Hatta okurlardan aldığımız duyumlara göre, yayınevinin hangi yazarları bastığını bilmeyenler, bulundukları standın arka tarafında kimin imza gününün olduğunu bilmeyenler de var (bu gençlerin komik denebilecek yevmiyelerle çalıştırılıyor olmaları da ayrı bir skandal). Eh, bu durumda fuarın bir kitapçı alışverişinden pek bir farkı kalmıyor — hatta küçük kitapçılarda satıcılarla çok daha samimi bir ilişki kurabiliyorsunuz.

* Aksine, daha küçük/genç yayınevlerinde doğrudan editörler ya da yetkililerle muhatap olabilmek, fuarın en büyük güzelliklerinden. Kitabın içeriğini, yazarın kimliğini tartışabiliyor, merak ettiklerinizle ilgili daha fazla bilgiye sahip olurken, listenizde bulunmayan sürpriz kitaplar da edinebiliyorsunuz.
* Yukarıdaki “kitapçı gibi” eleştirimize karşın fuarı her şeyden farklı yapan, yayınevlerinin neredeyse bütün listelerini sergilemesi. Böylece alışveriş yapmayacaksanız bile kim ne basmış, görebiliyorsunuz. Bizim gibi, yeni çıkanları kitap eklerinden ve/veya internetten takip edenler için bile onca kitabı bir arada görmenin, onca yayıncıyla çevrelenmenin ayrı bir güzelliği oluyor.
Gelenekselleşmiş mesafe tartışmalarıyla, azalan indirim oranlarıyla, fahiş yemek fiyatlarıyla, anlamsız giriş ücretiyle ve tabii kitaplarla bir fuarı daha arkamızda bıraktık. Seneye daha profesyonel ve insani bir organizasyon görme umuduyla sonlandırıyoruz bu yazımızı. Bunlar da tadımlık notlarımız:
+ İletişim standında katalog indirmek için karekodları yerleştirilmişti. Haricinde basılı katalog dağıtıyorlar mı, göremedik, ama çok güzel bir uygulama başlattıkları tartışılmaz.
+ Radikal’in kitap videolarında, yapılan kısa kısa röportajlardan yayıncıların fuar değerlendirmelerini görebilirsiniz.
+ Bizce son birkaç yıldır en havalı stand Metis‘inki olmayı sürdürüyor. Ama anlaşılan onlar da raflara sığmamaya başlamışlar — Metis “kitapçısı”nda bulunduğumuz beş dakika içerisinde iki kalın kitabın neredeyse okurların kafasına denk gelerek düşüşüne tanık olduk. Yayınevinin seneye herhangi bir değişikliğe gidilip gidilmeyeceğini merak ediyoruz.
[…] fuar girişine kadar olan yolda, davetiyeleri 5 TL’ye satan elemanlar türemiş. Bunlar haricinde 31. Tüyap İstanbul Kitap Fuarı üzerine yaptığımız gözlemler bu yıl da geçerli sayılır. Ayrıca, fuara katılan yayınevlerinin indirim oranları için şu […]