Hayran olunan bir ölünün imzası kaç para eder?

John Winston Lennon, 1980 yılının 8 Aralık günü, ünlü olma hayaliyle yanıp tutuşan bir çılgın tarafından evinin önünde öldürüldü. Bedenine 38’lik bir revolverden çıkan dört kurşun isabet etmişti. Mark David Chapman, kurbanı Lennon’ı Manhattan’daki Dakota binasının önünde katletmeden beş saat önce, son albümü Double Fantasy‘yi imzalatmıştı. Müzik tarihinin en trajik olaylarından biri olan bu cinayetin buraya kadarki tüm detayları bilinmekte.

Lennon’ın öldüğü gün kapağını hayatının son imzasıyla damgaladığı plağın hikâyesi ise pek o kadar bilinmiyor. Kesin olan tek şey, Philip Michael’ın, cinayetten bir kaç saat sonra, plağı Dakota Binası’nın girişindeki bir çiçeklikten aldığı. Plağı kendine mi sakladığı, yoksa polise iade mi ettiği bir muamma.

Plak yıllar sonra bir müzayede evinde ortaya çıkıp, 525.000 dolar başlangıç fiyatıyla açık artırmaya satışa sunulduğunda ve elbette bir alıcı bulduğunda, tüm zamanların en pahalı albüm kaydı haline geldi. Aynı müzayede evi, aynı plağı 17 Aralık’ta tekrar satışa sundu ve ilginin düşük olmayacağı da kesin. Tıpkı üzerindeki parmak izlerine ait polis ve mahkeme kayıtlarına göre plağın gerçek olduğunun kesinliği gibi.

Hayran olunan ya da çok beğenilen bir kişinin bir zamanlar sahip olduğu bir eşyaya sahip olmayı istemek elbette garipsenecek bir durum değil. Ancak bunun gibi oldukça trajik ve acı bir olayın derin hatırasını taşıyan nesneleri, rekor bedeller ödeyerek biriktirmenin hangi motivasyondan kaynaklandığı, araştırmaya değer bir alan gibi. (The Guardian aracılığıyla.)

Website | + posts

Hayran olunan bir ölünün imzası kaç para eder?” üzerine bir yorum

  1. ‘ünlülerle’ olan bu tutkulu yakınlık isteği bana hep korkutucu geliyor. işin bir tarafı işte cinayete kadar gidebiliyor.
    yakınlık kadar uzaklık isteği de olamaz mı aslında? asla bachmann’la tanışmak istemezdim, eliot’la sohbet istemek ve cansever’le içmek istemezdim. ben seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli ekolündenim.

    hatta hayat hikayelerine dayanan filmleri seyrettiğimde bile içim burkuluyor. eliot’ın filmi beni üzüntülere sürüklemişti.

    fakat john lennon sevenlere nowhere boy’u öneriyorum. o kadar iç burkmuyordu.

Bir Cevap Yazın