En sevdiği oyuncağıydı. Neydi? Kırmızıya boyanmış, ufak, tahta bir kuş. Kırmızıydı, gerçekten öyleydi; tam da gün ışığında, gölgede, mumlarla, şöminenin başında ona bakan bir oğlan çocuğunu hayallere daldıracak, parlak, tatlı bir kırmızı. Ama muhabbetkuşu ya da öyle değersiz bir tür olduğunu sanmayın. Hayır, onun kuşu bir baykuştu. –Jesse Ball, Sağırlık
İtiraf ediyoruz: Baykuşlara bayılıyoruz. Bu yüzden Yeni Zelandalı sanatçı ve fotoğrafçı John Pusateri‘nin bu gerçekçi baykuş resimlerine hayran kaldık. Pusateri, kurşunkalem, füzel ve pastel boyalarla tüm tüyleri teker teker ortaya çıkartıyor. Portfolyosundan görebileceğiniz üzere, genelde siyah-beyaz-gri tonlarında ve ölü kuş resimleriyle çalışmayı seven sanatçı için sıra dışı bir biçimde canlı kalıyor bu çizimler. İyi ki değişikliğe gitmiş dedirtiyor…