Demir Leydi’ye nota verenler

Biz Londra’dan 2013 kitap fuarının haberlerini iletmekle meşgulken, 17 Nisan günü, geçtiğimiz hafta hayatını kaybeden İngiltere eski başbakanı Margaret Thatcher’ın cenazesi kaldırıldı.

80’lerin başında ABD’de başkanlık seçimini, Jimmy Carter’ı alt ederek cumhuriyetçi Ronald Reagen kazanırken, okyanusun diğer tarafında da “Demir Leydi” lakaplı Margaret Thatcher iktidara gelmişti. Her iki muhafazakâr ve sert politikacı da, kapitalist dünyanın iki önder ülkesinde büyük uyumla çalışmışlar, Arjantin’den Lübnan’a dünyanın envai çeşit yerinde, çatışma ve hatta savaşın içinde olmaktan kaçınmamışlardı.

ABD toplumunun ruh hali ve siyasi yapılanışı, eleştiri ve muhalefetin kolay dillenmesine imkân vermediğinden, Reagen’a yönelik yergiler pek rahatsız edici boyuta ulaşmamıştı. Ancak İngiltere’deki durum tam da böyle değildi. İngiltere toplumu, eleştiri ve farklı bakış açıları konusunda ABD’ye göre daha ılımlıydı ve her şeye rağmen 60’ların koyu muhafazakâr yıllarına göre daha hoşgörülü bir İngiltere vardı.

Müzik camiası da eleştiri oklarını iktidara yöneltmekten geri durmamıştı. Daha 1979’daki seçim galibiyetinin hemen ardından, punk grupları seslerini yükseltmişlerdi. 70’lerin meşhur punk gruplarından The Jam, İngiltere 45’lik listesinde bir numaraya yükselecek “A Town Called Malice” adlı parçasında Thatcher’ın uygulamakta olduğu sosyal politikaların sonuçlarından bahsetmekteydi. Bu parça geçtiğimiz yıl İngiltere’de yaşanan ayaklanmalar sırasında da gençlerin dillerinden düşmemişti. The Specials da, 1981 yılındaki “Ghost Town” adlı parçasında işsizlik, şiddet, amaçsızlık gibi, dönemin gençliğinin hislerini anlatmaktaydı. Bu parça da listelerde zirveye çıkmıştı.

Ama İngiltere müzik piyasasında, ülkede uygulanan Thatcher politikalarına karşı ses çıkaran, sadece çılgın punklar ya da yeniyetme gençler değildi. Roger Waters‘ın kadrosunda bulunduğu haliyle son Pink Floyd albümü The Final Cut, 1982’de kaydedilmişti. Albümün tamamı bir siyasi eleştiri olarak kabul edilebilirdi ancak “Get Your Filthy Hands Off My Desert” adlı parçada Thatcher’ın adı bizzat anılmaktaydı. “The Fletcher Memorial Home” adlı parçanın klibinde ise, aralarında Thather’ın da bulunduğu bir gurup dünya lideri görülmekteydi. Aynı günlerde Robert Wyatt da “Shipbuilding” adlı Elvis Costello parçasını söyleyerek tepkisini ortaya koymaktaydı.

Tory’lerin 1983 yılındaki zaferinden sonra müzik sahnesi, sadece sol eğilimli eleştirel müzisyenlerce değil, “Thatcherizm” adı verilen akımın ürünü olarak görülen, renkli, eğlenceli ve zengin gençler, yani yeni romantikler tarafından da doldurulmaya başlamıştı. Culture Club, Duran Duran, Spandau Ballet gibi gruplar, spreyli saçları ve gösterişli kostümleriyle başka bir dünyadan gibiydiler. Karşı taraftaki Billy Bragg, Paul Weller, Jimmy Somerville gibileriyse, İşçi Partisi taraftarları olarak “Red Wedge” adlı bir siyasal-müzikal bir hareket başlatmış, 1987 seçimlerinde yeni bir Thatcher iktidarını engellemek üzere çalışmaya koyulmuşlardı.

Ama İngiltere seçimini bir kez daha Thatcher’dan yana kullanmıştı. Elbette müzisyenlerden tepkiler ve eleştiriler bu dönemde de dinmedi. Blow Monkeys, “She Was Only A Grocer’s Daughter” (O Yalnızca Bir Manavın Kızıydı) adlı parçasıyla, hiç de nazik olmayan ve ayrımcı bir dille topa girerken, The Smiths‘i geride bırakan Morrissey, “Margaret On The Guillotine” (Giyotindeki Margaret) gibi oldukça şiddet dolu bir parçayı ilk solo albümüne katmıştı. Bir siyasetçinin ölümünü dilemek, İngiltere’de pek de ayıplanan bir durum olmasa gerek, Elton John da, “Mutlu Noeller Maggie Thatcher, bugünü kutluyoruz hep birlikte, çünkü bir gün daha yakınsın ölüme” sözlerini içeren “Merry Christmas Maggie Thatcher” adlı parçayı kaydetmekten geri kalmamıştı.

Tüm bu ağır ve sert sözlere rağmen, Thatcher’ın herhangi bir müzisyenle polemiğe girdiği görülmemişti. Müzisyenlere karşı herhangi bir hukuki bir mücadeleye girilmedi ya da müzik gruplarına yasal bir engelleme getirilmedi. Demokratik kültürün derin temellerle yerleşik olduğu İngiltere’de siyasetçiler, her tür eleştiriyle yaşamayı kabullenmişlerdi. Bu konuda 30 yıl önceki İngiltere’deki örneklerden öğreneceğimiz çok şey olsa gerek. Şiir okuduğu için hapis yatan bir başbakanın iktidarda bulunduğu ülkemizde, aynı başbakanın kendisine eleştiri yönelten herkesi düşman göstermesi, hangi alandaki eksiklerimize işaret ediyor dersiniz?

Website | + posts

Demir Leydi’ye nota verenler” üzerine bir yorum

  1. roger waters israil boykotu çağrısı yapacakmış. thatcher gitti ama waters nota vermeye devam ediyor, ayrıca da bilmeyen kaldıysa diye bir de sevincimden dolayı ekleyeyim, bu yaz istanbul’a geliyor!

Bir Cevap Yazın