Wolverine: Kurttan kuzuya

wolverineUzun bir aradan sonra Koltukname’ye bir çizgi roman uyarlamasıyla geri dönüyor olmak çok güzel! Maalesef söz konusu uyarlama (Wolverine) o kadar güzel değildi. Bu vesileyle fantastik çizgi roman / fantastik sinema ve siyaset konusunu biraz deşmek istiyoruz. Malum artık Hollywood’un yarısından fazlası uyarlama, onlarından yarısından fazlası fantastik edebiyat ya da çizgi roman uyarlaması oldu. Hobbit hakkında yazdıklarımız ve okunanların nasıl görselleştirildiğine dair bir tartışma için şuraya bakabilirsiniz. Popüler TV dizilerinden Game of Thrones tartışmaları için ise şuraya ve şuraya uğrayabilirsiniz.

Daha Wolverine’e gitmeden Sol Gazetesi‘nde Can Önen’in film eleştirisini okumuştuk. Yazının daha geniş halini Azizim Sanat Örgütü‘nün (mottoları — “Sanat Aydınlanma içindir”) e-dergisinde okuyabilirsiniz. Can Önen, Marvel karakterlerinin düzen karşıtı olmasalar da arada kaotik ya da anarşi yanlısı özellikler taşıyabildiklerini hatırlatıyor. Wolverine’in Marvel içinde önce bir yan karakter olarak ortaya çıkışını ve macerasının devamını aktarıyor. Argümanı ise Hollywood’un artık kısırlaşan piyasayı canlandırmak için uyarlamalara sarılması ve 3 boyutlu film çekeceğim diye çok boyutlu karakterleri tarihlerini de hiçe sayarak tek boyuta indirgemesi.

İndirgendikleri tek boyut sadece aksiyon olsa, Hollywood fantastik edebiyattan elini çeksin demeyiz. Aksiyon da özellikle çizgi romana pek içkin bir öğe. Fakat Önen’in de vurguladığı gibi tek sorun basit aksiyonlarla para kazanma isteği değil, bir de orasına burasına, hatta son Wolverine’de olduğu gibi tam ortasına mülkiyet ilişkileri ve savaş gibi meseleleri yerleştirme biçimleri.

Wolverine son filmde gerçekten kurttan kuzuya dönmüş. Japon bir holdingin mirasçılarını koruyor, bir yandan da Japonlara hayat ve ölüm gibi konularla nasıl başa çıkılacağı konusunda atasözü kıvamında dersler veriyor. Fakat filmin kendisi de bize sürekli Amerikalıların attığı atom bombasını hatırlatıyor. İnsanlık tarihinin bu kadar acı anlarından birinin bu kadar fütursuzca bir miras ve ölümsüzlük arzusu hikâyesine meze edilmiş olması bize çok acı geldi.

Tarihe ve siyasete bu kadar güdük ve bu kadar sadece Amerikan bir yerden bakmak istemeyenler için Wolverine çok zengin bir malzeme sunuyor. Hem hafızasız bir karakter hem de 20. yüzyılın bütün büyük anlarını yaşamış ve sağ kalmış. Onun meseleleri parça parça hatırlaması üzerinden çok farklı öyküler (yine bol aksiyonlu) kurgulanabilir. Dünya tarihi ile kişisel tarihin kesişmelerinden çok seyirlik ama aynı zamanda konuk olduğu tarihsel ana farklı bir bakış üretebilen hikâyeler yazılabilir.

Sırada Thor’un yeni filmi var, bakalım orada efsaneden neye dönüşecek bu kuzeyli kahraman?

Website | + posts

Wolverine: Kurttan kuzuya” üzerine 3 yorum

Bir Cevap Yazın