Woody Allen, son filmi Blue Jasmine‘nin içine sigara karşıtı uyarılar koymak istendiğinden filmin Hindistan’daki gösterimine izin vermedi.
Hint Sağlık Bakanlığı, filmin yalnızca başında değil, karakterlerin her sigara içtikleri sahneye sigara karşıtı kamu spotları konulmasını zorunlu kılıyor. Allen, sözleşmesine göre filmde yapılacak değişiklikleri reddetme ve filmi vizyondan çekme hakkına sahip.
Bu konuda Allen’ın tarafını tutmadan edemiyoruz. Evet, sigara sağlığa zararlıdır, içilmemesi yeğlenir. Zaten bunu sigara paketlerinin üstündeki uyarılar ve resimlerde görüyor, her gün onlarca kez izlediğimiz kamu spotlarından anlıyoruz. Ama Blue Jasmine ile Hindistan hükümetinin kanunları arasındaki ilişkide asıl mesele şu: Devlet, filmdeki kimi eylemleri ve nesneleri tasvip etmediğini uyarılar ve buğulamalarla beyan etme hakkına sahip midir? Burada sigara bir “zarar” olarak sembolik değil midir? Alta yazılan uyarının daha klasik anlamda sansüre dönüşmeyeceğini kim garantileyebilir?
Elbette meselenin sanatsal boyutunu da unutmamak gerekir. Herhalde Allen filmdeki karakterlerine sigara içirmemeyi de bilirdi. Hatta sigaranın zararlarıyla ilgili bir film bile yapabilirdi. Tercihini bu yönde kullanmadığına göre, Hindistan hükümetinin filmine müdahale etme hakkı var mıdır?
Peki Türkiye hükümetinin televizyonda izlediğimiz, özellikle yalnızca kablo yayın da değil, para verilerek alınan özel kanallarda izlediğimiz film ve dizilere çiçekler böcekler ekleme, dahası sigarayla (ve alkol ve cinsellikle) ilgili sözleri biplemeye, altyazılarını sansürlemeye hakkı var mı?
Tüm bu sorular insanın aklına bir deyim getiriyor: “Ahlak bekçiliği.” (CNN aracılığıyla.)
Reblogged this on Baykuş Gözlüğü.