Burçlar ve yazarlar: Kova

Sırma Köksal’ın 2003’te Radikal Kitap’ta yayımlanan, burçlar üzerinden yazarları inceleyen yazı dizisini, yazarın da izniyle bu yıl Koltukname’de paylaşacağız. Aradan geçen 10 yıldan sonra okurlarca yeniden keşfedilmesi ve sizleri de bizleri ettiği kadar mutlu etmesi ümidiyle.

İyi Yürekli Kova’lar

Virginia Woolf, kadınların kendine ait bir odası olmasını söylerken de, romanlarında bilinçakımı tekniğini kullanırken de Kova’lık ediyordu aslında. Hem kadın haklarını, yani toplumsal bir tavrı destekliyordu hem de insanın düşüncelerinin akışını kurcalayıp duruyordu. Böylece yepyeni şeyler yapmaktaydı. Kova olmasa bunları yapar mıydı yapmaz mıydı, bilinmez ama böyle şeyleri başarıyla yapan insanlar genellikle Kova’dır. (Bilinçakımını başarıyla takip edenlerden biri de James Joyce’tu ama Ulyssess‘i ve Finnegan’s Wake‘i okuyup bitirmeyi başaranların kaçının Kova olmadığı konusunda bir araştırma yapılmamıştır.) Bu burcun üyelerinin hayal güçleri pek zengindir. Hatta ayaklarının biraz havada olduğunu bile söylemek mümkündür, mesela ayakları yere basan, yani Kova olmayan bir Jules Verne Ay’a Yolculuk falan gibi şeyler yazmayı aklına getirmeyebilir, okul tatillerinin o kadar uzun, dünyanın etrafında fır fır dönmenin bu kadar kolay olmasını istemeyebilirdi. İstedi de ne oldu sanki, gerçekleştiklerini görebildi mi? Hayır; ama zaten Kovalar hayalleri tercih ederler, hem bencil de değildirler. Daha doğrusu onlar görünenlerin aslında başka şeyler olduğuna dair bir inanç taşırlar içlerinde. Francis Bacon, “Denizden başka bir şey görmeyince kara yok sananlar beceriksiz kaşiflerdir,” diye buyurmuştu. Hayır, Amerika’nın keşfinden bahsetmiyordu, Atlantis’ten söz ediyordu. Bir Kova’nın kara anlayışı budur. Harikalar Dünyası anlayışı da Alice’in düşleridir. Lewis Carrol da Kova’dır işin doğası gereği. 

Kovaların içinde güçlü bir insanlık sevgisi vardır ve genellikle insanlarla alışveriş halinde olmaktan mutlu olurlar, daha doğrusu onları eğitmekten ve onlar tarafından eğitilmekten. Bunun için Brecht epik tiyatroyu seçmişti. Burada insanlar hem oyuna dahil oluyorlardı hem de eğitiliyorlardı. Şapşahane bir durumdu aslında ama o sırada Nazizm iyice azıtınca Amerika’ya gitmek zorunda kaldı. Önemli değil, Kovalar ilkelerinin peşini bırakmazlar, nereye gerekirse oraya giderler icabında, hem de her kahre tahammülle. Lord Byron da sakat bacağına rağmen Yunanistan’ı kurtarmak için savaşa katılmaktan geri durmamıştı. Büyük ihtimalle yakınları “Siz zahmet etmeseniz…” diye onu nazikçe uyarmayı denemişlerdi ama bir Kova ne bir organizasyonun içinde bulunma fırsatını kaçırır ne de yanılsamalarını sürdürme fırsatını. Aslında Byron’ın kurtarmak istediği antik Yunan kültürüydü. O sırada insanlık on dokuzuncu yüzyıldaydı ama o yine de paganlıkta ısrar ediyordu “Benim içimde pagan bir şeyler var, hiçbir şeyi reddetmiyorum ama her şeye kuşkuyla yaklaşıyorum” demişti.

Her şeye kuşkuyla yaklaşan Kovalardan biri de Charles Dickens’dı. “Hayatımda kötü adamların insanın yüzüne bakamadıklarına dair bir yığın laf duydum. Bu bildik laflara güvenmeyin. Eğer işlerine yarayacaksa kötü adamlar da her zaman yüzünüze dürüstçe bakabilirler,” diye yazarak bu konudaki fikirleri hakkında bir ipucu veriyordu. Ama yine de insanlar hakkında karamsar değildi, kitaplarından birinin adı Büyük Umutlar‘dı, ayrıca meraklıydı da, Küçük Tuhaflıklar Dükkânı‘da onun kaleminden çıkmıştı.

Kova elinde, içinde yaşamı sürdürecek suyun ve bilgeliğin bulunduğu bir kova taşıyarak resmedilir ve zodyağın hayvan kılığına girmemiş insan kalmakta inat etmiş nadir burçlarından biridir. (Daha o çok eski çağlarda Hobbes “insan insanın kurdudur” lafını henüz etmediğinden insan olmak matah bir şey sanılıyordu. Nitekim Hobbes da Kova değil, Koç’tu.) Bu yüzden de her koşulda fikirleri savurur, savunur, insanların üstüne boca eder, gerekirse ailesine de sırtını döner. Zengin bir ailenin çocuğu olan William Burroughs, yolundan döneceğine bunu yapıp hayatı boyunca parasızlık çekmişti. Para Kovalar için önemli değildir. Ama öğretilenleri öğrenmemekte direnen insanlar önemlidir. Kovalar onlardan nefret ederler. Bir Kova olan Strindberg’in birçok Kova özelliği taşıyan kahramanı Borg, Açık Deniz Kıyısında adlı romanda, küçük bir kıyı köyünde bir zaman kaldıktan sonra açık denize aşkla savrulur. Aklında Prometeus vardır doğal olarak. Zaten Burroughs da insanların aklında bir frengi virüsü kadar bile fikir olmadığından yakınırdı. Böyledir, Kovaların bilmiş bir yanları vardır, Gertrude Stein bir keresinde, “Bugünlerde dahi olmak çok zor, uzun uzun bomboş oturmak gerekiyor,” diye bildirmişti görüşlerini ama çevresindekilerin çoğu gerçek dahilerden oluşuyordu, duruma bakılırsa hiçbiri de pek boş durmamıştı. Ama Kovalar böyledir, etraflarını pek beğenmedikleri gibi, genel geçer değer yargılarıyla da başları hoş değildir. Colette de bir Kova’ydı ve öyle sakin, uslu hayatlardan hiç hoşlanmıyordu, bir kadını kır hayatı kadar hiçbir şeyin yaşlandıramayacağını söyleyen de oydu. Pek frapan olan hayatını kırda sürdürmesi de beklenemezdi zaten. Yeniliklere açıktı ve hep şaşırmak hoşuna gidiyordu. “Altmış yaşımda hâlâ şaşkın olduğuma üzülmeyin, çabucak yaşlanmayı engelleyen en emin yol şaşırmaktır,” demişti. Kovalar şaşıra şaşıra yaşamaktan hoşlandıkları için yeni fikirleri savunurlar.

Kova sularla haşır neşir olan bir burç olsa da aslında hava grubundandır ve dolayısıyla biraz uçarı ve asabidir. Fazla zorlanırlarsa sinirleri bozulabilir. Ama içlerindeki idealizmin ve insan sevgisinin ağır basması daha sık rastlanan bir durumdur aksi halde Çehov Kova olmazdı ya da Kova olurdu ama Çehov olmazdı. Çehov, Kova’ların iyi yürekli de olabileceklerinin en iyi kanıtıdır. Bir şeyin daha kanıtıdır, bazan sadık bir âşık da olabildiklerinin. Ama bu seyrek rastlanan bir durumdur. Sadakatsiz olduklarından değil, pek kolay bağlanamadıklarından, daha doğrusu diğerlerinden vazgeçemediklerinden. Gevezedirler ama mesela Çehov yazdığı hiçbir şeyi yeteri kadar kısa bulmayarak bir istisna oluşturur. Ümit Kıvanç ise oluşturmaz. Ama o da son zamanlarda roman yazmak yerine fikir yazılarına yönelmiştir çünkü bu daha eğiticidir. Büyük ihtimalle yazdığı her şeyi halkı eğitmek için yazan Ahmet Mithat da Kova’ydı ama Osmanlı’da o zamanlar daha kimse burçlara kafayı takmamıştı, takvim de başkaydı.

Kıpır kıpır Kova günlerinin sonunda insanlar biraz dinlenmek istedikleri ve düşünceleri bırakıp düşlere dalmayı özledikleri için ise bir sonraki burç Balık’tır.

Önümüzdeki ay Balık burcu.

***

Kova yazarları
Virginia Woolf / Lewis Carol / Lord Byron / Charles Dickens / William Burroughs / Gertrude Stein / Colette / Anton Çehov / Auguste Strindberg / Ümit Kıvanç / Ahmet Mithat

(Görsel, astrolog Guido Bonatti‘den, 1277 civarı yapıldığı tahmin edilen bir gravür. Diğer burçlar için bkz. YayAkrepTeraziBaşakAslanYengeç, İkizlerBoğaKoçBalıkOğlak.)

Sırma Köksal
+ posts

Burçlar ve yazarlar: Kova” üzerine 11 yorum

Bir Cevap Yazın