Dağılmanın on hali

İnsanlar birleşir, insanlar ayrılır…
Hayatın döngüsü bu.
Sonsuza kadar yoldaşlık etmek kolay değil, belki de insan doğası buna müsait değil.
Tıpkı
Lenin ve Stalin,
Professor X ve Magneto,
Nizamülmülk ve Hasan Sabbah
ya da Atatürk ve Kazım Karabekir gibi, tarih, bir zamanlar bir arada olup sonra yolları ayrılan karakterlerle dolu.
Müzik dünyasında da bu durum farklı değil.
Rolling Stones, The Eagles, Aerosmith, Iron Maiden gibi orijinal kadrolarını onyıllarca koruyan gruplar olduğu gibi, olanca başarılarına ve servetlerine rağmen birarada kalamayanların sayısı da çok. Dağılanların hik#ayelerinden küçük bir seçkiyi aşağıda bulabilirsiniz:

1. The Smiths

Dağılma: Grubun gitaristi Johnny Marr, turneler, konserler, kayıtlar arasında koşturmaktan mutsuzdur. Giderek daha çok alkol alan, istediği müziği yapamadığını, yeni arayışlara zamanı kalmadığını düşünen sıkıntılı Marr önce bir süre için, sonra da ebedi olarak grubu terk eder. Marr’ın gidişi The Smiths için yolun sonu gibidir. Kısa süre sonra grup dağılır. Sonra ikili, basın üzerinden atışmaya başlar. Grubun diğer esas oğlanı Morrissey, Marr’ı başka müzisyenlerle yaptığı çalışmalar için suçlar, Marr da Morrisey’i müzikal tekdüzelikle.

Atışma: Epey uzun zaman sonra, 2006 yılında Uncut dergisine, The Smiths’in tekrar birleşmesi hakkında Morrissey şöyle konuşur: “Birleşmek mi? Smiths’i tekrar birleştirmek yerine kendi taşaklarımı yemeyi tercih ederim. Üstelik bunu bir vejeteryan olarak söylüyorum.”

Tekrar birleşme: Tarafların konu hakkındaki görüşleri halen değişmiş değil ve ufukta bir The Smiths birleşmesi görünmüyor. Dua edelim de birbirlerini öldürmesinler.

2. The Fugees

Dağılma: Büyük başarılı The Score adlı albümlerinden sonra, grup üyeleri kendi yollarına odaklandılar. Lauryn Hill, Grammy ödülüne ulaşacak başarılı bir solo kariyere başladı, sonra çoluk çocuğa karıştı; Wyclef Jean, hip hop’ın pop yüzünü temsil etmek üzere çalışmalara girişti; Pras başka müzisyenlerle işbirliğine gitti. Grup kavga gürültü olmadan sessizce dağıldı.

Atışma: Ama işler göründüğü kadar da kardeşçe değilmiş ki, Pras 2007 yılında Billboard dergisine verdiği söyleşide, tekrar birleşme konusu sorulunca, Lauryn Hill’e vermiş veriştirmiş: “Ben ve ‘Clef aynı fikirdeyiz. Ama Lauryn, başka bir yerde ve ben bu boktan çok sıkıldım. Benim Lauryn Hill’le tekrar çalıştığımı görmeniz, George W. Bush ile Osama Bin Ladin’i Starbucks’ta kahve içerken dış politika tartışır halde görmenizden daha zordur.”

Tekrar birleşme: Bileşmek mi ? Fugees’in birleşmesi için pek bir ümit yok. Lauryn ve diğerleri selamlaşmayı bile kesmiş durumdalar.

3. Van Halen

Dağılma: David Lee Roth, çok geçimli bir adam değildi. Ama Van Halen kardeşlerin despotluğu da çekilmezdi. David Lee Roth ile Eddie-Alex kardeşler arasındaki kapışma, 1984’te Sammy Hagar’ın David Lee Roth yerine gruba alınmasıyla sonuçlandı. Ama OU812 gibi görkemli bir albüme rağmen, Hagar’la da grubun arası bozuldu. Ağız dalaşı mı? O elbette sürdü gitti. 1996 yılındaki MTV Müzik Ödülleri töreninde de zirve yaptı.

Atışma: 1996 yılında MTV’ye canlı yayın röportajı veren Van Halen kardeşler, henüz resmen grubun üyesi olan Hagar için, “İş ahlakı yok. Eğer bu grubun üyesiyse, şu an burada olmalıydı değil mi?” derlerken, David Lee Roth için de, “1984’teki David ile bugünkü arasında fark olduğunu bilmek gerek. O zamanlar sadece bizi utandırmamış, seyirciye de hakeret etmişti” şeklinde konuşmuşlardı.

Tekrar birleşme: Yine de, Van Halen kardeşler de, David Lee Roth ve Sammy Hagar da herhalde bu sözlerden çok alınmamışlar. Zira Sammy Hagar 2003’ten 2006’ya tekrar gruba dahil oldu, bir albüme ve bir de turneye katıldı. David Lee Roth ise, 2011 yılında çıkan A Different Kind Of Truth albümü için gruba katılmıştı ve aksi resmen açıklanmadığı göz onun bulundurulursa halen ekibe dahil sayabiliriz. Fakat sürekli ertelenen dünya turnesi hayra alamet değil sanki.

4. Guns N’ Roses

Dağılma: Bu başarılı, karizmatik, çılgın grubun listede yer almaması düşünülemez. Ayrılma sebepleri çok şaşırtıcı değil. Uyuşturucu sorunları, plak şirketleriyle olan sıkıntılar, grup üyeleri arası fiziksel kavga, sanatsal üretimde farklı eğilimler vs. vs. vs. Herkes solo projelere, kendi ilgi alanlarına odaklanırken, Axl Rose, dünyaya inat, kendisinden başka hiç bir orijinal GNR üyesinin olmadığı GNR’yle 10 yıl boyunca didinip bir albüm yayınladı.

Atışma: Birleşme dedikoduları sürekli ısıtılsa da, Axl Rose, kısa süre önce konuya nasıl baktığını bir basın açıklamasıyla belirtmişti: “Bu işleri çok kurcalamayın, uyuyan canavarı uyandırmayın. Herkes önüne baksın. İnsanların yolları ayrılabilir. Hayat size, başkasının, bizim durumumuzda başkalarının üzerinden mutlu son getirmek zorunda değildir.”

Tekrar birleşme: Axl Rose’un Dr. Frankenstein edasıyla can verdiği GNR, şu veya bu şekilde para kazanmaya devam ediyor. Slash, Matt Sorum ve Duff, Velvet Revolver’la gayet başarılı oldular. Sonra her biri kendi başlarına farklı yollarda ilerlediler. Dolayısıyla bir tekrar birleşme senaryosu kısa ya da uzun vadede olası görünmüyor. Zaten “içi dolu fıçıcık” haline gelen Rose’un en iyi günlerinin geride kaldığı ayan beyan ortada.

5. The Smashing Pumpkins

Dağılma: Siamese Dream, Mellon Collie, Gish gibi albümleri çıkaran Billy Corgan liderliğindeki kadro, 13 yıl boyunca turneler, yeni albüm baskıları, mecburiyetler ve tabii uyuşturucu sorunları, bir parça tıkanıklık ve duygusal bir yıpranma yaratmıştı. 2000 yıında grup çalışmalarını durdurmuş, 2005’te Corgan eski ekip yerine yeni yüzleri gruba katarak tekrar Öz-Smashing Pumpkins olarak yola koyulmuştu.

Atışma: Bill Corgan, eski ekibin tekrar toplanmasına yönelik bir soruya, Rolling Stone dergisininin Mayıs 2011 sayısında söyle yanıt vermişti: “Bu asla olmayacak bir şey. Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Aramızda pek iyi diyemeyeceğim şeyler de yaşandı. İşler mahkeme filan gibi saçma boyutlara da ulaştı. Jimmy ve ben düşman değiliz; ama James ve D’arcy’yle tekrar aynı sahnede müzik yapmam mümkün değil.”

Tekrar birleşme: Iha ve D’arcy, kendi işlerine dalmış durumdalar ve Smashing Pumpkins’in son albümü Oceania, Mellon Collie sonrasında Corgan’ın yaptığı en iyi işi olarak değerlendiriliyor. O halde kimse için pek yakın değil diyebiliriz.

6. Black Sabbath

Dağılma: Bu bir yılan hikâyesi aslında. Pek çok git gelden sonra, gitarist Tony Iommy, kansere yakalanmasına rağmen, Ozzy Osbourne, Geezer Butler ve Bill Ward’la orijinal kadroyu 2012’de nostaljik bir turne için toplamayı başarmıştı. Bir konser vermeyi de başardılar. Ancak Ward, kendisine “insan gibi” bir sözleşme sunulmadığını ve çok uzun turneler yapılması planlandığını gerekçe gösterip turneye katılmayacağını açıkladı.

Atışma: Tarih, Black Sabbath’ın birleşip dağılması ve üyelerin atışmalarıyla doludur aslında. Ama son ayrılıktan sonra Ward, kendi internet sitesinde açıklama yapıp nerdeyse okul bahçesinde oyuna alınmayan çocuk gibi hissettiğini belirtmişti: “Planlanan Sabbath konserlerinde yer almak adına son çabalarımdan sonra, anlaşamamış olduğumuzu üzülerek bildiriyorum. Bunu yazmak daha da üzücü. Yoksa, geçirdiği tedavi sürecinden sonra Tony Iommy’yle aynı sahneyi paylaşmak için sabısızlanıyordum. Bunun olmasını çok istedim.”

Tekrar birleşme: Tony Iommy sağlık sorunlarını atlatabilirse, Ward ve diğerleriyle tekrar birleşebileceğinden süphe eden yok. Iommy, giderek daha iyi olsa da, birleşme henüz gerçekleşmedi. Üstelik Ozzy’nin Ward’a pek sıcak mesajlar yollamadığı da ortada. Ward ekibe katılmazsa da, 64 yaşında bir davulcuyu uzun turnelere düşük ücretle katılmadığı için kimsenin suçlaması mümkün değil.

7. Led Zeppelin

Dağılma: John Bonham’ın 1980 yılındaki talihsiz ölümü grubun sonunu getirmişti. Bonham’ın ölümünden sonra grup devam etmeme kararı almış, kavga gürültü olmadan yollarını ayırmışlardı. 2007 yılında John Paul Jones, Jimmy Page ve Robert Plant, babası gibi bir baterist olan Bonham’ın oğlu Jason’ı yanlarına alıp Londra’da bir konser verdiler. Ama gerisi gelmedi; ekip tüm baskılara rağmen bir daha toplanmadı.

Atışma: Aslında bir atışma olduğu söylenemez. Hayattaki Led Zeppelin üyeleri basına birbirleri hakkında pek demeç vermiyorlar. Sadece Robert Plant, geçen yıl Rolling Stone dergisine, “Gerçek şu ki, bir grup yaşlı dangalağın bir araya gelmesi kadar kötü bir şey yoktur. Daha fazlasını yapamayacağımız bir noktaya geldik. Artık bunun bir parçası olmak istemem. Biliyorum, insanlar umursuyor ama benim açımdan durum bu. Yakında caddede karşıdan karşıya geçerken bile yardıma ihtiyacım olacak,” şeklinde depresif bir kaç kelam etmişti, o kadar.

Tekrar birleşme: Plant belli ki kendi solo kariyerine odaklı ve kendi sanatsal yaratıcılığına güveniyor; geriye dönüp başarısız olma ihtimali ona cazip gelmiyor. Diğerlerinin de pek bir arada olmak gibi bir hırsı olmadığına göre, tekrar birleşmeleri sürpriz olur.

8. Oasis

Dağılma: Noel Gallagher, defalarca annesinin evine gidip yuvasına dönmeye ikna edilmişti. Ama son kavgada kardeşine bir moron olduğunu, bir moronla bir arada kalamayacağını söylemiş ve kapıyı çekip çıkmıştı. Sonra işler iyice çirkinleşti. Davalar, kapışmalar basına yansıdı. Hatta Liam Gallagher’ın abisi Noel’e bir gitar sapıyla saldırdığı bile yazıldı. Sonuç, kısa vadede konserlerin iptali, uzun vadede herkesin kendi yoluna gitmesi ve solo projelere dalması şeklinde oldu.

Atışma: Düşman kardeşlerin birbirleri hakkında söyledikleri çok sevimli değil. Noel Liam için, “Elbette Liam’ı seviyorum. Bir kap hazır makarna kadar olmasa da…” derken, Liam 2011 yılında The Independent gazetesine, “Bırakalım Noel kendi işini yapsın ve küçük kardeşi olmadan bir şey beceremediğini fark etsin,” şeklinde konuşmuştu.

Tekrar birleşme: Herkes kendi işine yoğunlaşmış gibi görünse de ve karşılıklı söylenenler geri dönülmez bir yere gelindiğini düşündürse de, burada Oasis’ten bahsediyoruz.

9. The Police

Dağılma: Aslında teknik olarak hiç dağılmadılar. Şöhretleri arttıkça, çoğu zaman olduğu gibi lider rolündeki Sting üzerinde dikkatler toplanmıştı. Stewart Copeland ve Sting arasındaki sanatsal yönelimdeki farklar, Sting’in övgülerin çoğunu toplaması sebebiyle biraz daha artmıştı. Bu gerilim, basın üzerinden yürütülen birkaç diyaloğa da yansıyınca işler tatsızlaştı. Ticari başarıya rağmen grup içi iktidar mücadelesi dışarıdan da görülecek durumdaydı. 1983’te Synchronicity albümü ardından çıkılan dünya turnesi bitince, grup biraz dinlenmek istediklerini açıklayıp kenara çekildi. Herkes kendi solo kariyerine odaklandı ve 1992’ye kadar pek bir arada görünmediler. 1992’de Sting’in nikâhında çaldılar, hepsi buydu.

Atışma: Pek bir atışma olmadı. The Police üyeleri daha çok “kol kırılır yen içinde kalır” tavrını benimsemişlerdi. Söylentilere göre konser kulislerinde atışmaları ve kavgaları sıklıkla duyulmaktaydı ama dışarı pek yansıtmamayı tercih ediyorlardı.

Tekrar birleşme: 2003’te Rock Roll Hall of Fame ödülünü aldıklarında üç parça çaldılar. 2007 Grammy Ödülleri’nde grubu tekrar bir arada gören hayranları sevinçten havalara uçmuştu. Asıl haberse, ertesi gün orjinal kadronun yeni bir dünya turnesine çıkacak olduğunun duyurulmasıydı. Sting’in paraya düşkünlüğü, diğerlerinin de pek başarılı albüm satışları olmadığı bilindiğinden, bu tür bir yeniden ısıtmaya sıcak bakmalarına şaşırmamak gerek.

10. Pink Floyd

Dağılma: Roger Waters, daha 1977’de huzursuzlanmaya başlamıştı. Grubun müzikal üretkenliğinde diğer üyelerin pek katkı vermediğinden şikâyet ediyordu. Aslında diğer üyeler de, Waters’ın patron tavırlarından hoşnut değillerdi. İşler Roger Waters’ın 1978’de The Wall kayıtlarıyla çıkagelmesiyle sarpasardı. Waters tüm sözleri ve besteleri tamamlamıştı, grubun diğer üyelerine stüdyo müzisyeni muamelesi yapmaktaydı. Gilmour, aralarında “Comfortably Numb”ın bulunduğu üç beste yaptı, hepsi buydu. Durumdan hiç hoşlanmasalar da, sözleşmeler, şartlar, kaydedilmesi gereken bir albüm vardı. İpler, 1983’teki The Final Cut albümü öncesi koptu. Waters, yine her şeyi yazıp getirmişti ve Richard Wright’ı grup üyesi olarak albümde istemediğini söyledi; sert tartışmalar sonunda, Gilmour albümün yapımcısı olarak, Wright ise grup harici müzisyenler arasında albüme yazıldı. Pink Floyd, resmen üç üyeli olarak görünmekteydi. Bir yıl sonra Waters gruptan ayrıldığını ve Pink Floyd’un resmen bittiğini ilan etti.

Atışma: Waters’ın Pink Floyd bitti ilanına grubun diğer üyeleri, “Ne bitmesi!” diye yanıt verdiler. Kısa sürmeyecek bir moladan sonra da Pink Floyd olarak A Momentary Lapse of Reason albümünün kayıtlarına giriştiler. Deliye dönen Waters avukatlarının zincirlerini çözdü. Dört bir yandan yasal savaşa başladı ancak diğerlerinin Pink Floyd adını kullanmasını tamamen engelleyemedi. Tek yapabildiği, pembe domuz, tuğla, prizma gibi imgelerin kullanılması durumunda bedelinin kendisine ödenmesi sağlamak oldu. Bu arada demeçler yıllar boyu uçuştu, eski okul arkadaşları birbirleri için ne yeteneksizliği, ne beceriksizliği bıraktılar. Tek teselli, bütün bu atışmaların İngiliz kara mizahını da içermesi oldu.

Tekrar birleşme: Richard Wright’ın geçtiğimiz yıllarda kanserden ölümü sebebiyle artık orijinal kadronun toplanması imkânsız. Ama 2005 yılında bir mucize oldu ve Live8 yardım konserlerinde grup dört parça için bir araya geldi. Tarihe kayıt düşülen bir andı ve asla olmayacağı tüm grup üyelerince ifade edilen bir durum gerçekleşmişti. 2011’de Gilmour ve Mason, Roger Waters’ın The Wall turnesindeki bir konserin kapanışına katıldılar ve yeni bir kayıt için olmasa da kırgınlıkların geride kalması için bir araya gelebildiklerini gösterdiler.

Website | + posts

Dağılmanın on hali” üzerine bir yorum

  1. Bu listeye bence Deep Purple’ı da alabilirdiniz… 🙂 Gillian/Blackmore kapışmasının albümü bile var… Battle Rages On albümündeki parçların neredeyse hepsinin bir sözlerine bakın bir ara… 🙂 Ama bu listede güzel… 🙂

Bir Cevap Yazın