Burçlar ve yazarlar: Akrep

Sırma Köksal’ın 2003’te Radikal Kitap’ta yayımlanan, burçlar üzerinden yazarları inceleyen yazı dizisini, yazarın da izniyle bu yıl Koltukname’de paylaşacağız. Aradan geçen 10 yıldan sonra okurlarca yeniden keşfedilmesi ve sizleri de bizleri ettiği kadar mutlu etmesi ümidiyle.

Akrep “İdeal”i Sever

Akrep derin suların gamlı yolcusudur. Hep daha derine inmeye çalışır, indikçe iner, inmenin sonu yoktur, çıkmaya çalışır, o zaman tehlikeli olur. Akrep’in kuyruğu vardır, derinlerde kuyruk uyur, sakin durur, yüzeye yaklaşınca harekete geçer. Yüzey Akrep için tehlikelerle dolu bir yerdir, Akrep’in kuyruğu da yüzeydekiler için tehlike arz eder. Astrolojinin en doğru mitolojilerinden biri Akrep’in soktuğudur. Akrep sokar! Kötü niyetinden değil, iyi niyetinden de değil, yapısı gereği. Akrep kendini tehlikede hisseder, savunmaya geçer, savunması saldırıdır, bir tür savaş! Ancak Akrep bu konuda dürüstlükten yanadır. Ezra Pound’un sorunu savaşın kendisiyle değildi, modern savaşın koşullarıylaydı, modern savaşın kimseye doğru insanı öldürme şansı tanımadığından yakınıyordu. Yani öldürmeye değil, yanlış insanı öldürmeye karşıydı.

Akrep zaten toplu yapılan şeyleri de pek sevmez, tekil işlerin insanıdır, keşiş ruhludur. İnzivaya çekildiği yer ise kendi düş dünyasıdır. En azından John Keats bu fikirdeydi. Bir Akrep’in düş dünyasında ise geçmişin derin ve engin izleri vardır. Dostoyevski okulda hepimize birçok şey öğretildiğini ama gerçek eğitimin belki de çocukluğa ilişkin güzel ve kutsal bir anıdan öte bir şey olmadığını söylerdi. Aynı Dostoyevski, insanlığa olan sevgisi arttıkça insanlardan uzaklaştığını da söylerdi. Bu da tam Akrep’lik bir şeydi, idealleri gerçeklerden çok sevmek. Ama zaten Schiller de tüm dünyanın tanrının bir fikri olduğuna hükmetmişti.

Bazı Akrepler ise fikirleri değil, düşleri sever, Sylvia Plath “Mantıktan kaçış yok mudur?” diye sormuştu acı acı. Ama Akrep sadece düşünüp kurmaz, eyleme de geçer. Tekil eylemlerinde intihar ona uzak değildir. Sylvia Plath gibi, çevirmen ve şair Hür Yumer de intihar etmişti. Ama Akrep başkalarına karşı da eyleme geçer. Burada da dürüstlükten yanadır. Kalbinizi en kıracak bir gerçeği, artık hiç bilmek istemediğiniz bir zamanda, yaklaşık olarak olayın üstünden on sene geçtikten sonra açıklayıverir. Sizi uyarıyordur. On yıl önce olsa gerçekten uyarı yerine geçebilecek şeyi, artık geri dönüşsüz bir acı anıya dönüştükten sonra söyleyivermesi onun açıksözlülük anlayışının bir parçasıdır. Sabırlı ve hafızası güçlü bir insandır, başınıza gelebilecek her şeyin gelmesini bekler, izler, sonra dersinizi hiç unutmamanıza yardımcı olur. Bu dersi de hiç unutmaz, Akrep’i defterden silersiniz.

Akrep’le yapılacak en iyi şeylerden biri budur çünkü Akrep sizi çok sevdiğinde de başkalarından çok nefret etmeye devam eder. Ama Akrep hep çelişkili duygularla doludur zaten, Camus, her isyanın bir masumiyet özlemi taşıdığını söylerdi. Akrep de böyledir, birisini ya da bir şeyi çok sevdiği için diğerlerinden nefret eder. Sevgide de çoğulcu değildir. Hele iyimser hiç değildir. Bu nedenle de karamsar bir mizah anlayışı vardır. Ama hakkını yememek gerek, karamsar maramsar, gerçek bir mizah duygusu vardır. Nazif Topçuoğlu’nun fotoğrafları ve fotoğraf üzerine yazdığı kitapları da kural tanımaz bir kara mizahın izlerini taşır.

Akrep her zaman da mizahi değildir. Türkiye Cumhuriyeti de Akrep’in etkisindedir ve pek az şeyi mizahla geçiştirilebilir gibidir. O halleri bu halleri falan gülünecek gibi değildir ama Akrep’varidir, derindir, sakıncalıdır. Bu nedenle bir bileni de, yılmayanı da hep Akrep’tir.

Bununla birlikte Akrep genellikle kolay yılan biri değildir. Zaten kafasına takılanlar da yılgınlık kaldıracak konular değildir, derin ve bilinmezlerle doludur. Akrep bilinmezlere şekil verir, bunu da binlerce yıllığına insanlığa miras bırakır. Aziz Augustus, Hıristiyanlığın dünya görüşünü oluşturan düşünürlerden biriydi. İlk günahın tüm suçunu kadınlara yüklemişti, onları şeytanın yardımcısı durumuna sokmuştu ama ömrünün çok uzun bir döneminde kadınlarla keyfettikten sonra. Oysa tanrıya yakarırken, inzivaya çekilecek kudret dilemiş ama bunu mümkünse ileriki yaşları için sipariş etmişti.

Akrep hesapçı olduğu gibi nankördür de, yaşadıklarından derin bir pişmanlık duyduğunda faturayı karşı tarafa keser. Zaten Akrep her şeyden derin bir şeyler duyar. Tek sorun hep derinde kalmayıp insan içine karışma merakının da olmasıdır. İnsanlarla sorunu da orada başlar. Oysa esas sorun insanın Akreple olan durumudur. İstediğinde çok cazip olabilen bu insanla nasıl başedebileceğini bilememek. En kolay çözüm yazdıklarını okuyup kendilerinden uzak durmaktır. Yanlarında bulunduğunuzda da dediklerini ciddiye alın. Hafife alınmaya hiç gelemezler. Murphy yasalarını hatırlayın: “Karanlık bir tünelin içindeki ışık üstünüze gelen bir trenin lambası olabilir.” Güleryüzlü bir Akrep de aslında dişlerini gıcırdatan bir ejderha olabilir.

Ama eğer Akrep’in karamsarlığından sonra Yay şahane olur sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Yay’ın iyimserliği Akrep’in karamsarlığından bile daha yorucu olabilir ama en azından dışa dönük ve tehlikesizdir.

***

Akrep yazarları
Ezra Pound / John Keats / Fyodor Dostoyevski / Friedrich Schiller / Sylvia Plath / Albert Camus / Hür Yumer / Nazif Topçuoğlu

(Görsel, astrolog Guido Bonatti‘den, 1277 civarı yapıldığı tahmin edilen bir gravür. Diğer burçlar için bkz. YayTeraziBaşakAslanYengeçİkizlerBoğaKoçBalıkKovaOğlak.)

Sırma Köksal
+ posts

Burçlar ve yazarlar: Akrep” üzerine 11 yorum

Bir Cevap Yazın