Pop müziğin kırıldığı üç yıl

Modern dünyada müziğin evrimi ve bu konuda yapılan araştırmalara, Koltukname olarak zaman zaman göz atıyoruz. Kimi zaman oldukça şaşırtıcı çıkarımlarla da karşılaşıyoruz. Meşhur bilim cemiyeti Royal Society tarafından hazırlanan bir bilim dergisinde yayımlanan, ABD’deki müzik zevkinin evrimi konusundaki araştırmanın sonuçları da ziyadesiyle ilginç.

Londra Kraliçe Mary Üniversitesi bünyesinde yapılan araştırma kapsamında, ABD müzik listelerinin ilk 100’üne girmiş tam 17.094 parça incelenmiş. Araştırma sonuçlarına göre 1960-2010 yılları arasında dinleyicilerin genelinde müzik zevki hafif bir biçimde ama sürekli olarak değişmiş. Kâh rock müzik kâh soul beğenilir olmuş. Ama büyük kırılımlar bu 50 yıl içinde üç kez yaşanmış.

Yapılan analize müziğin tınısındaki değişimler, kullanılan akor dizileri gibi özellikler incelenmiş ve parçalar müzik türlerine ve alt kategorilere göre sıralanmış. Ayrıca The Beatles ve The Rolling Stones gibi grupların imajları, görünümleri ve tarzları da incelemeye dahil edilmiş.

Tüm bu parametrelere göre üç büyük kırılımın yaşandığı yıllar 1964, 1983 ve 1991 olarak belirlenmiş:

1964 yılı, Beatles ve Rolling Stones gibi İngiliz gruplarının dünyayı kasıp kavurmaya başladığı yıldı. 1964 yılı büyük kırılımların en az radikali olmakla beraber en karmaşığı olarak değerlendirilmiş. Pop müzik bu dönemde yaygınlaşırken, soul ve rock da geri kalmamışlar.

1983 yılı ise efemine erkek görüntüsünün eşlik etmesi farz olan new wave‘in ve teknolojinin henüz yetersizliği sebebiyle primitif sayılabilecek elektronik müziğin ortaya çıkıp dinleyicileri etkilediği yıl. Ayrıca hard rock da bir diğer popüler tür olarak belirginleşmiş. Bu dönem, Amerikan halk müziği country ve daha ağdalı türler olan r’nb ve soul‘un gerilediği bir zamana işaret ediyor.

Gerçekten büyük değişim ise 1991 yılında gerçekleşmiş. Bu yıl, hip hop müzisyenleri Amerikan listelerine açıkça bayraklarını dikmişler. C+C Music Factory, muhtemelen dünyanın en çok bilinen parçalarından biri, “Gonna Make You Sweat” ile, club tarzı müziğin hip hopla birleşiminin esaslı bir örneğini yine bu yıl vermişler ve bir başka kapının aralanmasını sağlamış.

Müziğin tekdüzeleştiği ya da beğenilerin çeşitliliğinin belirgince azaldığı bir dönem ise 1986 yılı dışında söz konusu değil. 1986 yılında “drum machine” adlı riitm makinalarının kullanımı çok yaygınlaşmış, bu da altyapıları benzer müziklerin listeleri doldurmasıyla sonuçlanmış.

Araştırmaya göre günümüze yaklaştıkça müziğin tekdüzeleşmesi hissedilmekte. 1986 yılındaki zirveye ulaşılması söz konusu değil; ayrıca bu yönde açık bir eğilimden de bahsedilemiyor. Ayrıca araştırmacılar, kullandıkları yöntemlerdeki iyileştirmeye açık noktaları bizzat belirtiyorlar. Dolayısıyla ulaşılan sonuçlar kati ve tartışılmaz değil.

Üstelik sanatın toplum ve bireylerdeki etkilerini sayılarla ölçmek de tartışmalı bir konu olsa da, farklı bir bakış açısının sağlanmasına yardım ediyor olabilir.

Bu büyük kırılım zamanlarında Türkiye’de neler olduğunu ve dünya trendlerine ne kadar yakın durduğumuzu soracak olursanız, sonuçlar tahmin ettiğiniz üzere oldukça farklı. Türkiye’nin 1964 yılındaki litesinde ilk 10’da yer alan tek yabancı şarkıcı, 1961’den kalma “Brigitte Bardot” parçasıyla Dario Moreno. Öztürk Serengil’in “ecnebi” olarak değerlendirmeyi düşünebileceğiniz “Abidik Gubidik Twist” parçası ise 10. sırada. 1 numaraya ise Tülay German’ın batılı çok sesli tarzda seslendirdiği “Burçak Tarlası” oturmuş durumda. 1964 yılı elbette dünyanın bugünkü halinden oldukça farklıydı ve memleketimizin dışında neler olup bittiğini öğrenmek pek de kolay değildi.

1991 yılı ise 1964’e göre dünyayla iletişimin çok daha yüksek olduğu yıllardı ama Türkiye yabancı kültürlere çok fazla ilgi duyan, kendisine ilgi duyulmasını da duyulmamasını da pek umursamayan bir ülke oldu hep. Dolayısıyla ABD’de yaşanan hip hop rüzgarına karşı Türkiye, bir rastlantı mıdır tartışılabilir, tam da o yıl kendi pop devrimini üretmişti. Yonca Evcimik’in “Abone”si, İzel-Çelik-Ercan’ın “Özledim”i bu yılın Türkiye’ye bomba gibi düşen albümleriydi.

Türkiye’deki müzik beğenisinin değişimi (ya da değişmemesi) üzerinde bir araştırma var mıdır bilmiyoruz; ancak yukarda bahsi geçen araştırmanın İngilizce özgün metnine buradan ulaşabilirsiniz.

Website | + posts

Bir Cevap Yazın