Flannery O’Connor: Dostlar, dostlara Ayn Rand okutmaz!

flanneryoconnor

Bugünkü paylaşacağımız mektuplar ilgili söyleyecek fazla bir söz yok. Güney gotiği olarak tabir edilen akımın öncüsü, Amerikan ve dünya edebiyatının en önemli öykücülerinden Flannery O’Connor, oyun yazarı arkadaşı Maryat Lee’ye gönderdiği mektuba Ayn Rand’ı yererek başlıyor. Lee’nin bir önceki mektupta yazdıklarına yanıt vermekte olduğunu tahmin edebiliriz.

Umarım sana Ayn Rand’ı öneren arkadaşların yoktur. Ayn Rand’ın edebiyatı, edebiyatta varılabilecek en düşük nokta. Umarım kitabı metroda yerden almış, sonra da en yakın çöp tenekesine atmışsındır. Ayn Rand’ın yanında Mickey Spillane Dostoyevski gibi kalıyor.

Kısaca “Dostlar, dostlara Ayn Rand okutmaz,” diyen O’Connor, The Habit of Being kitabında yer alan mektubun geri kalanında başka konulara değiniyor. Bir yazarı edebiyatın en düşük noktası, kitabını da çöp olarak tanımlaması sizi şaşırtmasın. En meşhur öykülerinden “İyi İnsan Bulmak Zor”u analiz etmeye çalışan bir öğretmene verdiği yanıtta sivri dilini ortaya koyuyordu yazar:

Doksan öğrenciniz ile üç öğretmeninizin yorumları tamamen akıl dışı ve benim hedeflediklerimden alabildiğince uzak… Öğretmenler öykülere, verilen her bariz yanıtın doğru kabul edilebildiği araştırma sorularıymış gibi yaklaşmayı alışkanlık edindiyse, öğrenciler edebiyattan zevk almayı asla öğrenemeyeceklerdir. Fazla yorum yapmak kuşkusuz az yorum yapmaktan daha kötüdür ve öykü okura bir his vermiyorsa bu hissi teori sağlayamaz.

Mektuba dikkatimizi çeken Open Culture sitesi, O’Connor’ın bahsettiği Mickey Spillane’le ilgili de ilginç bir bilgi veriyor:

Mickey Spillane…çok popüler bir polisiye yazarıydı ve hayatı boyunca 225 milyon kitap satmıştı. Washington Post‘ta yayımlanan ölüm ilanına göre,“uzmanlık alanı pinti ve sadist intikam öyküleriydi, çoğunlukla alkolik dedektif Mike Hammer’la bir dolu kötü adam içeriyordu.” Kitaplarındaki cinsellik ve şiddet yüzünden dehşete düşen eleştirmenler eserlerini ciddiye almıyordu. Ama Ayn Rand onu savunmuştu. Spillane’in değerinin yeterince bilinmediğini beyan etmişti. The Romantic Manifesto kitabında Rand şöyle yazarak Spillane’i hiç beklenmedik kişilerle bir tutmuştu: “[Victor] Hugo bana bir katedrala giriyormuşum gibi hissettiriyor kendimi–Dostoevski bir korkularla dolu bir odaya, güçlü bir rehberle beraber giriyormuşum gibi hissettiriyor–Spillane bana parkta bir askerî bando dinliyormuşum gibi hissettiriyor–Tolstoy bana, girmek istemeyeceğim, kirli bir arka bahçeyi hatırlatıyor.” Tüm bunlar gösteriyor ki Ayn Rand’ın edebî zevki edebiyatından daha kaliteli değildi.

Ya siz Ayn Rand’la ilgili ne düşünüyorsunuz?

(Not: Flannery O’Connor’ın mükemmel öykülerini okumak için Metis Yayınları’na buyurabilirsiniz. Üstelik çevirmenler Nazım Dikbaş, Fatih Özgüven, Tomris Uyar ve Aylin Ülçer. Yazarın iki romanından biri, Bilge Kan ise yakın zamanda Everest Yayınları’ndan Emre Ağanoğlu çevirisiyle çıktı.)

Website | + posts

Flannery O’Connor: Dostlar, dostlara Ayn Rand okutmaz!” üzerine 2 yorum

  1. Merhaba

    Ayn Rand’ın ilk kitabını bana sevdiğim bir arkadaşım önermişti. Okuduktan sonra kendisine söylediğim ilk şey, kitabın fikir olarak oldukça ilgi çekici olduğu; fakat edebiyat anlamında oldukça vasat olduğuydu. Ben belki de Türkçe tercümesi berbat diye düşünmüştüm ama edebi değeri olmayan bir metnin tercümede düzeltilmesi de herhalde çok doğru olmazdı. Sonuç olarak birine tavsiye edecek olursam, mutlaka edebi değerinin -bence- olmadığını ekleyerek iletiyorum tavsiyemi. Cümleler oldukça düşük, oysa olanlar o kadar uzun bir kitap olmasına rağmen hızlıca okunduruyor.

Bir Cevap Yazın