Vladimir Nabokov’dan eşine aşk mektupları

Véra ve Vladimir Nabokov, Montreaux, 1968. (Fotoğraf: Philippe Halsman; Brain Pickings aracılığıyla.)

Geçtiğimiz yüzyılın en büyük yazarlarından Vladimir Nabokov, aynı zamanda eşi Véra’yla yaşadığı büyük aşkla da tanınıyordu. İkilinin mektuplaşmaları, geçtiğimiz yıl İngilizcede yayımlandı. Brain Pickings, 800 küsür sayfa tutan kitabı her zamanki gibi çok güzel anlatmış, birkaç tane de mektubu siteye koymuş. Biz de ikilinin aşkının başlangıcından üç örneği sizlerle paylaşmak istedik. Henry Miller’ın Anaïs Nin’e, Victor Hugo’nun Juliette Drouet’ye, Virginia Woolf’un Vita Sackville-West’e yazdığı mektuplarla birlikte okumanız önerilir.  

Temmuz 1923’te, Vladimir Nabokov müstakbel eşi Véra’yla tanıştıktan iki ay sonra, kendisine şöyle bir mektup yolluyor:

Gizlemeyeceğim: Böyle… anlaşılmaya sanırım, hiç alışık değilim, öyle alışık değilim ki, tanışmamızdan sonraki birkaç dakika içinde, Bu bir şaka olmalı, diye düşündüm… Ama sonra… Ayrıca konuşması güç konular var — sen bir kelimeyle o harikulade polenlerini siliyorsun… Çok tatlısın…

[…]

Evet, sana ihtiyacım var peri masalım. Çünkü bulutun gölgesini, düşüncenin melodisini konuşabileceğim bir tek sen varsın — ve bugün işe giderken uzun bir ayçiçeğine baktığımda, bana tüm çekirdekleriyle gülümsediğini seninle konuşabileceğim.

[…]

Yakında görüşmek üzere benim tuhaf neşem, şefkatli gecem.

Kasım ayında ise şunları yazıyor:

Sana nasıl da tamamen sana ait olduğumu nasıl açıklayabilirim mutluluğum, yaldızlı harikulade mutluluğum — tüm anılarım, şiirlerim, krizlerim, iç fırtınalarımla? Ya da nasıl açıklayabilirim, senin nasıl telaffuz edeceğini düşünmeden tek bir kelime bile yazamadığımı, yaşadığım tek bir olayı bile birlikte yaşamadığımızı düşünüp pişmanlık –nasıl da keskin!– duymadan hatırlayamadığımı; en, en kişisel ve başkasına aktarılamayacak olay da olsa, köşeyi dönünce görülen bir günbatımı ya da öyle bir şey de — ne demek istediğimi anlıyor musunmutluluğum?

Ayrıca biliyorum: Sana kelimelerle hiçbir şey söyleyemem — telefonda söylediğimde de her şey ters çıkıyor. Çünkü insanın seninle harikulade bir şekilde konuşması gerek, uzun süre önce yitip gitmiş insanlarla konuştuğumuz gibi… saflık, hafiflik ve manevi hassasiyet açısından… Çirkin bir küçültme eki yüzünden zedelenebilirsin — çünkü sen deniz suyu gibi berraksın tatlım.

Yemin ederim –ve mürekkep lekesinin bununla hiçbir ilgisi yok– hayatta değer verdiğim, inandığım her şey üstüne yemin ederim ki daha önce seni sevdiğim gibi hiç sevmedim… böyle şefkatle… gözlerim yaşarana dek… ve böylesine bir parlaklık hissiyle.

Son olarak, yine yakın dönemde hislerini şöyle açıklıyor:

Sana sadece, sensiz bir hayatı düşünemediğimi söylemek istiyorum…

Seni seviyorum, seni istiyorum, sana dayanılmaz şekilde ihtiyaç duyuyorum… Gözlerin —kafanı geriye atıp komik bir şey söylediğinde öyle harika bir şekilde parlıyorlar ki— gözlerin sesin, dudakların, omuzların… öyle hafif, aydınlık ki…

Hayatıma, ziyarete gelir gibi girmedin… tüm nehirlerin senin yansımanı beklediği, tüm yolların senin adımlarını beklediği bir krallığa girer gibi girdin.

(Not: Nabokov’un tüm eserleri İletişim Yayınları’nda. Bu mektuplaşmaların da oradan yayımlanacağını umuyoruz.)

Website | + posts

Vladimir Nabokov’dan eşine aşk mektupları” üzerine bir yorum

Bir Cevap Yazın