Oscar’lar: Kaybedenlerin de kazandığı ödül töreni

hero460_oscarsMalum, geçtiğimiz pazar Oscar’lar dağıtıldı. Törenin genel olarak pek heyecan verici olduğu söylenemezdi: Sunucu Seth MacFarlane ırkçı şakalarıyla eleştirilirken, ödülleri alan isimlerde de herhangi büyük bir sürpriz yaşanmadı. Geceye damgasını vuranın Daniel Day-Lewis’in esprileri olduğunu düşüneneler de var. En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü üç kere kazanan ilk oyuncu olan Day-Lewis’in konuşmasını buradan izleyebilirsiniz.

Ama pazar günü Oscar kazanamayanlar evlerine eli boş döndü diye sakın üzülmeyin. Tüm adaylara dağıtılan hediye sepetinde öyle ürünler var ki, bir şey kaybetmekten söz etmeyi güçleştiriyor. Los Angeles’lı bir pazarlama şirketi olan Distinctive Assets‘in sahibi Lash Fary tarafından hazırlanan sepette güzellik ürünlerinden kıyafetlere, diet programlarından tropik tatillere kadar yok yok. İşte bu yılki 50 bin dolarlık (geçen yıla göre 10 bin dolar daha ucuz!) sepetteki hediyelerden bazıları. (Time NewsFeed aracılığıyla.)Devamı »

Atina patatesleri, Romanya atları ve bir belgesel

ImageYunanistan’da krizin patlak vermesinin ardından neredeyse üç sene geçti. Yunan halkının geniş kesimleri, krize tasarruf tedbirleri ve IMF paketleriyle müdahale etmek isteyen hükümete öfkesini sokakta gösterdi, bazı zamanlarda çok da yaratıcı oldular. Bu üç sene zarfında gelen giden hükümetler, Almanların akıl göstermeleri, seçimler ve sağcıların seçim sandıklarındaki yükselişleri, gidişatı temelde değiştirmedi. Kriz derinleşti, insanlar yoksullaştı. Sonunda Yunanistan kendisini insani bir krizin içinde buldu

Sendikaların ve sol partilerin örgütlü mücadele çağrıları yankı buldu, geniş ve ses getiren grevler yapıldı. Fakat hayatın gündelik akışının çok ciddi bir biçimde bozulması ve insanların gıda alamamalarıyla birlikte daha spontane gelişen çözümler de ortaya çıktı. Aşağıda seyredebileceğiniz belgeselden öğreniyoruz ki, şu anda Yunanistan’da yirmi kadar para kullanmayan değiştokuş sistemi var. İnsanlar hükümeti, yasalarını ve bankalarını devre dışı bırakarak kendilerine geçici de olsa alternatif bir sistem yaratmaya çalışıyorlar.Devamı »

Haftanın Eğlencesi: 85 yıllık Oscar’ın en iyi filmleri ve sürpriz röportajlar

24 Şubat, yani önümüzdeki pazar günü 85. Akademi Ödülleri, namı diğer Oscar’lar sahiplerini bulacak. Umut Işığım filminden Jennnifer Lawrence En İyi Kadın Oyuncu, Lincoln‘dan Daniel Day-Lewis En İyi Erkek Oyuncu, Argo da En İyi Film için favoriler arasında.

Oscar heyecanı artarken her yerde ödüllerle ve adaylarla ilgili haberler, reklamlar, vb. görüyoruz. Aralarında en çok hoşumuza gideni Bakınız‘ın Facebook sayfasında gördüğümüz bu afiş. Oscar’ın 85 yıllık tarihi boyunca En İyi Film Ödülü’nü kapan filmler, Oscar heykelciğinin üstünde gösterilmiş. Bakalım kaçını tanıyabileceksiniz. Bulamadıklarınız için IMDb’nin Oscar sayfasında geçmiş yıllara göz atabilirsiniz. (Resmi büyütmek için üstüne tıklamanız yeterli.)

oscar

Will Ferrell ve ekibinin çalışması olan Funny or Die‘ın takipçileri, Zach Galifianakis‘in “Between Two Ferns” (İki Eğreltiotunun Arasında) adlı şaka programını bilecektir. Galifianakis’in ünlü konuklarına rahatsız edici sorular sorduğu, kimi zaman aynı derecede rahatsız edici yanıtlar, kimi zamanlarsa şiddetli tepkiler aldığı program Oscar Özel bölümlerini yayınladı! İki bölümden oluşan Oscar Özel programına, sarhoş bir Anne Hathaway, ishalden bahseden bir Naomi Watts ve kavgacı bir Bradley Cooper damgasını vuruyor.Devamı »

Sundance portreleri

Amanda Seyfried, Lovelace'te.
Amanda Seyfried; Lovelace’te.

Yılın izlenilesi filmlerinin ilk işareti sayılabilecek olan bir Sundance Film Festivali daha geride bıraktık… Bağımsız filmlerin yarıştığı festivalde, FruitvaleBlood BrotherThe Spectacular Now ve In a World… gibi filmler ödülü kaptı (tüm listeyi buradan görebilirsiniz).

Sundance’te neredeyse filmlerden çok ilgi gören bir oluşum söz konusu: Portreler. Film ekiplerinin hem topluca hem tek tek çektirdiği bu fotoğraflar, Park City, Utah’nın soğuğundan korunmak adına giydikleri kot ve kazaklarla, diğer tüm ödül törenleri, galalardaki ışıltılı takım ve tuvaletlerden çok daha farklı bir görüntü oluşturan yıldızlarıyla dikkat çekiyor. Farklı fotoğrafçılar farklı gazeteler için çalıştıklarından birden fazla portre oturumları mevcut fakat 2013’te bizim en çok hoşumuza giden Victoria Will‘in The Guardian için yaptığı çalışma oldu. Fotoğrafların tamamını yazının devamında görebilirsiniz. (Bant Mag aracılığıyla.)Devamı »

2012’den Kalanlar // Film

Kıyametin kopmadığı yılı geride bırakırken, Koltukname yazarları olarak –SevillaportakalıOptimusminimus ve Koltukname– siz sevgili okurlarımıza bu yıl haşır neşir olduğumuz albümler, filmler ve kitaplardan bir demet sunmak istedik. Naçizane listemize filmle devam ediyoruz. İşte 2012′de bizi heyecanlandıran filmler. 

Roma'ya Sevgilerle
Roma’ya Sevgilerle

Oyuncu Woody Allen’a kavuşmamızı sağlayan film: Roma’ya Sevgilerle / Woody Allen

Woody Allen, altı yıllık bir aradan sonra kendi filminde yer aldı. Roma’ya Sevgilerle, klasik bir Allen komedisinin tüm özelliklerini barındırıyor: Bol bol kekelemeler, sahneye duşla çıkan bir opera sanatçısı gibi absürdlükler ve harika bir şehir… Paris’te Gece Yarısı‘ndan hayal kırıklığına uğrayanlar bu filmi kaçırmasın.

Bu yıl DVD’den izlenen geçmiş yıl filmi: Bir Ayrılık / Asghar Farhadi

İran’ın son otuz yılda geçirdiği dönüşümden biraz haberdar olanların, seyredince ayrı bir büyüleneceği bir film bu. Yönetmenin sınıf meselelerini aile meselelerine içine yedirme biçimi bize İran Devrimi’nin ta kendisini hatırlattı, orada da aynı bu tür bir iç içe geçmişlik bulunabilir. Toplumsal boyutu, boşanma ve kadın erkek ilişkileri üzerinden okumak da mümkün Bir Ayrılık’ı (biz ilkini tercih ettik).Klişeleşmiş bir tabirle “çok katmanlı” bir film, aç aç, oku oku bitmiyor gerçekten. Ayrıca filmin Oscar kazanmış olması meselesiyle ilgilenenlere bir haber: İran 2013 Oscar Ödülleri’ni, Innocence of Muslims filmini protesto etmek amacıyla boykot etmekte.Devamı »

Ortadünya ve sakinleri — okuduklarımızı görselleştirmek

Ne kadar iyi çizilmiş olursa olsunlar, çizimlerin masallara pek bir faydası olmaz. Görsel bir temsil sunan  (drama da dahil olmak üzere) tüm sanatlar ile gerçek edebiyat arasındaki fark şudur: Edebiyat zihinden zihine işler ve bu yüzden kendini yeniden üretebilir. Aynı zamanda hem evrensel hem de neredeyse acıklı bir şekilde tekildir. — Tolkien

Şu sıralar Tolkien ve özellikle Hobbit filmiyle ilgili çok sayıda haber ve yazı dolaşmakta internette. J. R. R. Tolkien sevenler olarak rahatsız olduğumuz söylenemez. Fakat io9’un Tolkien ve Hobbit çizimleri dosyası, filmi seyrettiğimizden beri aklımızda olan bir konuyu irdelememize neden oldu: Ortadünya neye benzemeli? Başkasının hayalini seyretmekle başkasının hayalini okumak arasındaki fark yaman bir fark değil mi? Özellikle cüce prensin Disney prenslerini andırması, genel olarak çok da eleştirel olmadığımız bir filmde bir kılçık etkisi yaratmıştı.Devamı »

Haftanın Eğlencesi: 2 1/2 dakikada en iyi 250 film

YouTube kullanıcısı Jonathan Keogh, IMDB’nin Top 250 listesinde yer alan tüm filmlerden (ayrıca, liste sürekli değiştiği için projeye başladıktan sonra çıkan elli üç filmden) sahneleri bir araya getirerek iki buçuk dakikalık bir kolaj hazırlamış. Flavorwire’da ilk gördüğümüzde hızlıca akan, anlamsız film sahnelerinden ibaret olacağını sandığımız video bizi gerçekten şaşırttı. Müziğiyle, temposuyla, çok hoş bir çalışma çıkmış ortaya. Önemli uyarı: Videoya göz attıktan sonra işi gücü bırakıp bir sürü film izleme arzusuna kapılabilirsiniz.Devamı »

Tanışınız: Türkçe Bilimkurgu ve Fantastik

Barış Müstecaplıoğlu’nun fantastik romanı Korkak ve Canavar’ın kapağı

Bilimkurgu ve Fantastik Edebiyat dünyası Türkçede üzerine bir şey okunacak en verimli mecra değil. Türkiye’de artık derneği bile olsa da, Türkçe ürünler yazılsa da, tanıtımı ve eleştirisi az olan  bir mecra. Bugün size tanıtmak istediğimiz blog, sadece edebiyatta değil, Sinema, Anime, Korku ve Rol yapma oyunları bölümlerini de dahil ederek, çok kapsamlı bir şekilde konuyu ele alıyor. Hem tanıtım hem eleştiri yapıyor. Steampunk gibi Türkçede iyice az gördüğümüz türleri bile içeriyor. Blog‘un adı zaten çok şey açıklıyor: Türkçe Bilimkurgu ve Fantastik: Türkçe Bilimkurgu, Fantastik ve Korku Eleştirileri.

Blog’un kurucu editörü G. Mehmet Ay. Kendisi eleştiri ve tanıtımın yanı sıra öykü de yazıyor. Öykülerini burada bulabilirsiniz. Blog‘a konuk yazarlar da katkıda bulunuyor. Yazarların ortaklaştığı nokta rol yapma oyunları ve bilimkurgu öyküleri tutkuları gibi geldi bize. Site bol güncelleniyor ve odaklandığı konu göze alındığında çok çeşitli haberlerle bilimkurgu ve fantastikDevamı »

Haftanın Eğlencesi: Hafif hareketli film kareleri

Son dönemlerde internette en çok dolaşan şeylerden biri de cinemagraph‘ler (Türkçe karşılıği olarak “sinemagrafi”yi öneriyoruz). Çoğunlukla hareketli .gif formatında hazırlanan sinemagrafilerin temel özelliği, görselin tamamının değil de sadece küçük bir kısmının hareket etmesi. Bu haftaki eğlence bölümümüzde sizlere ünlü filmlerden hafif hareketli film kareleri sunuyoruz. Kimi yerlerde insanın tüylerini ürperten, kimi yerlerde duru bir güzelliği ön plana çıkartan sahnelerin tamamı için çalışmanın kaynağı olan If We Don’t, Remember Me‘yi ziyaret edebilirsiniz. (Pek Güzel Şeyler aracılığıyla.)



Devamı »

Pina Bausch: Dans, dans, dans

3D’nin tüm sinemaları sardığı, gerekli gereksiz kullanıldığı bu yıllarda, gerçekten 3D seyretmek istediğimiz tek filmi/belgeseli sinemada seyredememiş olmanın acısını hissettik gerçekten: Wim Wenders’in 3D Pina Bausch belgeselinden bahsediyoruz. “Dans etmezsek kayboluruz,” demiş ünlü dansçı/koreograf. Filmin fragmanı heyecanımızı ve 3D’nin neden filme bir boyut katacağını umduğumuzu anlatır sanırız:Devamı »

Haftanın Eğlencesi: Yeşilçam afişleri canlanıyor II

Kısa bir aradan sonra Haftanın Eğlencesi‘yle karışınızdayız. Daha önce Karaköy merkezli bir tasarm atölyesi olan HINK‘in Yeşilçam afişlerine getirdiği yeni yorumlara yer vermiştik. Bu hafta da Samet Çiçek‘in 8-Bit Yeşilçam Posterleri‘ni sunuyoruz huzurlarınıza. Takip edenler bilir, bu tür poster çalışmaları bizi çok heyecanlandırıyor. Yakında duvarlarımızı süslemek için Çiçek’in çaılşmalarını da sipariş verebileceğimizi umuyoruz.

Devamı »

Haftanın Eğlencesi: Yeşilçam afişleri canlanıyor I

Karaköy merkezli bir tasarm atölyesi olan HINK‘in arkasında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniveritesi Grafik Tasarım Bölümü’nde okuyan Ethem Onur Bilgiç, Hakan Küçükyılmaz ve Selçuk Ören var. “Hakkında” sayfalarına göre “Dergi, kitap, afiş tasarımı, storyboard, video, illüstrasyon, animasyon gibi çalışmalar ortaya koyan grup; önemli reklam ajansları, organizasyon firmaları ve yayınevleri için işler üretmekte.” Gerçekten de işlerine şöyle bir göz attığında, hangisinin gerçekten basılan iş, hangisinin yalnızca bir proje olduğunu anlamak biraz zor da olsa, kitap kapağından dergi illüstrasyonuna kadar birçok heyecan verici çalışmayla karşılaşıyor insan. Kendileri son zamanda Yeşilçam afişlerine yeni bir soluk getirmeye karar vermiş, böylece serinin birinci bölümünü sitelerinde yayınlamışlar. Bakınız’ın Facebook sayfası sayesindeDevamı »

Haftanın Eğlencesi: Batman çılgınlığı

Koltukname’de daha önce, Vulture‘ın Girls ve Downtown Abbey dizilerindeki karakterler için hazırladığı kâğıt bebekleri paylaşmıştık. New York Magazine‘in eğlence sayfaları bölümü, şimdi de birçok yerde geçtiğimiz cuma vizyona giren, Türkiye’de ise bu cuma kavuşabileceğimiz Kara Şövalye Yükseliyor‘un şerefine Batman, Bane ve Kedi Kadın maskeleri hazırlamış. “Origotham” tasarımcısı Patrick Sullivan imzalı çalışmalardan çıkış almak için resimlerin üstlerine tıklayarak pdf belgelerini indirebilirsiniz.

Hangi süper kahramansınız?

Dünya çapında geçtiğimiz cuma vizyona giren, ama Türkiye’de ancak bu hafta sonu izleyebileceğimiz Kara Şövalye Yükseliyor‘un spoiler‘larından uzak durmaya çalışırken heyecanımızı da bir şekilde bastırmamız gerekiyor. Flavorwire’dan Jennifer Lewis sağ olsun, “Hangi yaz filmi süper kahramanısınız?” başlıklı mini grafik testiyle süper kahraman kimlik karmaşamızı çözmemize yardımcı oldu. İnanılmaz Örümcek Adam ve Yenilmezler‘deki kahramanların da dahil olduğu test yazının devamında; Türkçesi ise en altta (çevirinin karmaşık şekli yüzünden affınıza sığınıyoruz, yakında bu tür grafiklerin çevirilerini daha estetik bir şekilde sunabileceğimizi ummaktayız).Devamı »

Cannes Film Festivali: Et pazarı ve ruhsal utanç kaynağı

14 Temmuz, Diyarbakır Cezaevi’nde 1982’de yapılan büyük ölüm orucu ile 1789’daki Fransız Devrimi gibi siyasi eylemlerin yıldönümü olmakla beraber, üstat Ingmar Bergman‘ın da doğum günüdür. Herhalde usta bir sanatçının doğum-ölüm yıldönümleriyle ilgili en çok hoşumuza giden, bir anda hakkında yazılanların çoğalması, yeni yeni bilgiler edinebilmemiz. Böylece geçtiğimiz hafta Ingmar Bergman’ın hem Cannes hem de Oscar için bir nevi “Ödülünüz de sizin olsun töreniniz de,” dediğini, ileride kendisi de başlı başına bir üstat olacak Stanley Kubrick‘in de Bergman’a hayranlık dolu bir mektup göndermiş olduğunu öğrendik. Gecikmiş bir doğum günü kutlaması olarak Türkçeye çevirdiğimiz metinleri aşağıda bulabilirsiniz. Yaban Çilekleri aşkına! (Letters of Note ve Letters of Note aracılığıyla.)Devamı »

Haftanın Eğlencesi: Popüler kültürde Yıldız Savaşları

Yıldız Savaşları, halihazırda kendine ait kocaman bir dünya yaratmış kültlüğü de aşıp başka boyutlara uzanmış bir film serisi. David Eger aşağıda bazı örneklerini paylaşacağımız seride zaten popüler kültürün ortasındaki bu filmi yine çoğunluğu popüler kültürden beslenen ve büyük ölçüde tanınırlığı olan sahneleri yeniden yaratmakta kullanmış. “Abbey Road“dan E.T.‘ye, Baba‘dan “İnci Küpeli Kız”a, en bilindik “anlar” klonlarla, Yogi’yle, Han Solo ve Princess Leia’yla yeniden canlanmış. Biz en çok Abbey Road’da yürüyen klonlar ve Darth Vader’la eğlendik. Eger’in yine Yıldız Savaşları‘yla haşır neşir olduğu diğer projelerini buradan takip edebilirsiniz. (Lost At E Minor aracılığıyla.)

Devamı »

Haftanın Eğlencesi: LEGO çılgınlığı I — film sahneleri

LEGO, seveninin saplantı derecesinde sevme ihtimalinin yüksek olduğu, ayrıca popüler kültürü kendi içine yedirme konusunda oldukça başarılı olan bir marka. Biz de Haftanın Eğlencesi bölümümüzde daha önce minimalist LEGO reklamlarına değinmiş, kullanılan çizgi film karakterlerinin kimler olduğunu tahmin etmeye çalışmıştık. Şimdi ise farklı bir çılgınlıkla karşınızdayız: LEGO’lardan yapılan meşhur film sahneleri. Çalışmalar, LEGO sanatçısı olarak bilinen Alex Eylar‘a ait. Eylar tüm sahneleri tekrar bozmak zorunda kalmış çünkü hepsini ayrı ayrı yapacak kadar LEGO parçasına sahip değilmiş. Film çekimlerinde de en çok zaman alan işlerden biri ışıklandırmadır. Eyler ışıklandırma için basit bir masa lambası ile kâğıtlar kullanıyormuş ve ışıklandırmaya ayırdığı süre sahneleri yaratma süresiyle neredeyse aynıymış. Bize de bu emeğinin tadını çıkartmak kalıyor. (Kalemsuare üstünden Twisted Sifter aracılığıyla.)

Inception
Inception

Haftanın Eğlencesi: Dalí New York’ta

Salvador Dalí’den ve türlü yeteneklerinden daha önce bahsetmiş, biraz bilgi verip biraz da Amerika’da katıldığı yarışmadan söz etmiştik. Yine Dalí’nin bir macerasıyla karşı karşıyayız. Pek beğendiğimiz UbuWeb’de Dalí in New York (Dalí New York’ta) filmini görünce paylaşmamak olmazdı. UbuWeb filmin altında “oldukça eğlenceli,” diye yazmış, katılmamak elde değil.

Feminist yazar Jane Arden’le filmin nispeten başlarındaki görüşmelerinde Jane Arden, “Bu dâhi tanımlamasını depresif buluyorum,” diyor. Dalí’nin cevabı “Mütevazılık uzmanlık alanım değildir,” oluyor. Ama insanın 30 yıl öncesine kadar kendini ve bilinçaltını daha çok tanımadığında Devamı »

Yolda’nın infografik haritası

Woody Allen filmleri ve Artist gibi ender filmler bir yana, Hollywood geçtiğimiz yıl film (ve çizgi film) uyarlamalarıyla balıklama daldı. Ödül törenleri döneminde “Oscar’ın galibi kitaplar!” başlıklı yazılarla da sık sık karşılaşmıştık. Her ne kadar biz izleyiciler olarak özgün senaryolara hasret kalmış da olsak, stüdyolar bu kitaptan filme formülünü çok tutmuşa benziyorlar. Öyle ki, bırakın roman, öykü, çizgi roman gibi kurgusal çalışmaları, kadınlar için bir hamilelik rehberi olan What to Expect When You’re Expecting‘i (Çocuk Beklerken Ne Beklemelisiniz) bile Dikkat Bebek Var diye sinemaya uyarlamış durumdalar. (Daha fazla tuhaflıklar için Flavorwire’ın film tarihindeki en garip kaynaklar listesine bakabilirsiniz.)Devamı »

Hobbit kimin?

Yüzüklerin Efendisi film üçlemesi sinema tarihinin kült filmleri arasındaki yerini neredeyse daha gösterime girmeden almıştı. Kitapların tutkunları için çok anlaşılır bir ilgi düzeyiydi bu. Tolkien’in külliyatı ve genel olarak fantastik edebiyatın klasikleri üzerine, üstelik Türkçe fantastik edebiyatın yegâne kalemlerinden (diğerleri için buraya bakabilirsiniz) ve Türkçenin ilk fantastik kurgu serisinin yazarı olan Barış Müstecaplıoğlu elinden çıkmış bir yazı için buraya bakabilirsiniz.  Müstecaplıoğlu şöyle diyor:Devamı »