Streaming’le kim para kazanıyor ?

“Streaming” hizmetleriyle sunulan müzik seçkilerinin genişliği artık herkesin müzik dinleme alışkanlıklarını değiştirdi. Bu hizmete elinizdeki telefon kılığındaki el bilgisayarlarıyla erişmenin kolaylığı da cabası. Hiç para ödemeden aldığınız hizmet bile gayet tatmin ediciyken, pek de büyük sayılmayacak bir ücret ödeyerek, neredeyse hayallerin ötesinde bir müzik arşivine gönlünüzce erişim elde ediyorsunuz.

Peki müzisyenlerin bu işten kazancı nedir diye soracak olursanız, işte o kısım biraz ilginç. Örneğin Spotify’a göz atacak olursak, ücretli hizmeti üzerinden çalınan bir şarkının hak sahiplerine ödediği ücret 0,68 sent, yani bugünkü kurdan düşünecek olursak, aşağı yukarı 2 kuruş. Ücretsiz hizmeti üzerinden ödenen ücret ise çok daha az, 0,14 sent, yani 0,40 kuruş. Ücretli kullanıcılar, toplam kullanıcıların %20’sini oluşturuyor. Ortalama ödenen parça başı ücret 0,275 sent. Bu da kabaca 0,60 kuruş yapmakta.Devamı »

88. Oscar Ödülleri sahiplerini buldu

88th Annual Academy Awards - Backstage And Audience

Evet, ırkçılık tartışmalarının damgasını vurduğu bir Oscar yarışının daha sonuna geldik. Tüm oyuncu kategorilerinde iki yıldır üst üste sadece beyazların aday olduğu Oscar’ların tartışmaya yol açmazı kaçınılmazdı. Sunucu Chris Rock, açılış monoloğunda bu duruma bolca “giydirdi” demek yerinde olacaktır herhalde.

İşte Leo’nun en nihayetinde Oscar’ı kaptığı (siz de şu arkadaşlar kadar sevindiniz mi?), Mad Max‘in herkesi solladığı 88. Akademi Ödülleri’nin kazananları:

Devamı »

Haftadan Kalanlar // 22-28 Şubat 2016

Geçtiğimiz hafta:

bowie and mercuryHaftaya edebiyat dünyasından kayıplarla dolu bir başlangıç yaptık. Can Dündar ve Erdem Gül’ün tahliyesine sevindik. İşimizi robotlara kaptırma ihtimalimizin düşük olduğunu görünce rahatladık. İngiliz bir kadının, uzun süreli sevgilisinin erkek kılığına girmiş en yakın arkadaşı olduğunu (fiziksel yakınlaşmalara rağmen) idrak edemediğini duyunca mavi ekran verdik.

Prince’in “Creep” cover’ını, Lorde’nin Bowie anmasını ve Bowie’nin Freddie Mercury anmasını dinledik.

Umberto Eco’nun kitaplarını (Hayır, kendi yazdıklarını değil, sahip olduklarını. “Hepsini okudun mu?” sorusunun anlamsız kalacağı bir koleksiyon. Biri Kâğıt Ev mi dedi?) ve !f İstanbul’da Yolun Sonu, Açlık, Quincy’de Mevsimler: John Berger’ın Dört Portresi ve Yeniden Başla‘yı izledik.

Can Dündar’ın cumhurbaşkanına açık mektubunu, Evelyn Waugh’nun en çok okunan “kadın” yazarlardan biri olduğunu ve Hanif Kureishi’nin kapalı sistemleri sevmediğini okuduk.

Frida Kahlo’nun gardırobu

89930065.JPGTek kaşıyla gönüllerde taht kuran Frida Kahlo 20. yüzyılın nevi şahsına münhasır sanatçılarından. Gençken geçirdiği bir otobüs kazasından sonra korselere mahkûm kalması ve acılar içinde yatağa mıhlanması, Diego Rivera’yla karşılıklı sadakatsizliklerle dolu ilişkisi ve elbette rengârenk giysileri… Çalkantılı hayatı özellikle de popüler kültürde sanatının önüne geçebiliyor belki ama hepsi de sanatını besleyen ve Kahlo’yu Kahlo yapan özellikler.Devamı »

Dünyayı hayran bırakan adamın ardından

DB-Transformation-Colour

Modern pop müzik tarihinin neredeyse tamamında önemli bir aktör olarak var olan David Bowie geçtiğimiz günlerde hayatını kaybetti. Bowie bir süredir kanserle mücade etmekteydi ve geçtiğimiz 2015 yılının Kasım ayında kurtuluşunun olmadığını öğrenmişti. Bilmediği ise ölümün ne kadar yakın olduğuydu. Eğer bilseydi, ölümünden birkaç gün önce 1969’dan beri sıkça birlikte çalıştığı dostu ve yapımcısı Tony Visconti’yi arayıp beş yeni şarkı yazdığını ve bunları kaydetmek için stüdyo ayarlamasını söylemezdi. Her şeye rağmen ölümünü de yaşamı gibi bir sanat eserine çevirmeyi başardı.

Oysa nasılda ölümsüz görünüyordu Bowie. Birden fazla kariyere yetecek kadar malzeme çıkarmıştı sanat hayatında, hem de hiç eskimemişti. Çünkü hep değişkendi Bowie. Londralı mı, Berlinli mi yoksa New Yorklu mu olduğu sorusuna kendi bile yanıt veremiyordu. Krautrock, glam, soul ya da caz, hepsi onun estetik anlayışında bir yer bulabiliyordu. “Buradan nereye gideceğimi bilmem ama emin olun sıkıcı bir yer değil,” diyerek bu yolculuklarını tarif etmişti bir keresinde.Devamı »

Bowie’nin en sevdiği 100 kitap

Yeni yılın ilk üzücü sanat haberlerinden biri, David Bowie’nin ölümü oldu (kendisinden bir hafta sonra da Alan Rickman‘ı kaybettik). Yaşamı ve sanatıyla birçok insanı etkilemiş olan Bowie’nin ardından onu uzaktan yakından tanıyan herkes sanatçı hakkında anılarını kaleme alıyor, böyle durumlarda hep karşılaştığımız üzere internet Bowie’ye dair bilgiler, fotoğraflar ve listelerle dolup taşıyor.

Bunlardan biri de Bowie’nin en sevdiği 100 kitabın listesi. Telegraph’a göre;

Bowie kitaplar ve birinci baskılar konusunda açgözlülüğünün farkındaydı ve bu duruma espirili bir şekilde yaklaşırdı. Edebiyat sevgisinin anne babasından geçtiğini söylerdi. Hayatının dönüm noktalarından biri Allen Ginsberg ve Jack Kerouac okumasıydı; 15 yaşında Yolda‘yı okumanın aydınlatıcı bir an olduğunu, onu Bromley’den çıkmaya teşvik ettiğini söylemişti.

Bowie 1976’da Dünyaya Düşen Adam‘ın çekimi için Meksika’ya giderken yanında 400 tane kitap götürdü. 1997’de Mr Showbiz’e, “Onları New York’ta bırakmaya çok korkuyordum çünkü tekinsiz insanlarla takılıyordum ve kitaplarımı yürütmelerini istemiyordum,” dedi.

Böylece turneye çıktığında yanında seyyar bir kütüphane taşımaya başladı; “Dolaplarım vardı, seyyar bir kütüphaneydi, hoparlörlerin konulduğu kutulara benziyorlardı… o dönem sayesinde olağanüstü bir kitap koleksiyonum var,” dedi Bowie.

Devamı »

88. Oscar adayları

28 Şubat Pazar akşamı Chris Rock’ın sunacağı 88. Akademi Ödülleri’nin adayları açıklandı. Listeye 12 adaylıkla The Revenant hâkim. Ardından da 10 adaylıkla, bizim de 2015’in en iyi filmleri listemizde yer verdiğimiz Mad Max: Fury Road geliyor.

Carol‘ın En İyi Film dalında aday olmaması, Room‘un yönetmeni Lenny Abrahamson’ınsa En İyi Yönetmen’e aday gösterilmesi yılın sürprizlerinden. Tüm aday listesini aşağıda görebilirsiniz. Bakalım Leo sonunda Oscar’ı kapabilecek mi!Devamı »

Koltukname 4 yaşında (ve çekiliş)!

koltukname4yasinda5 Ocak 2012’de kurduğumuz Koltukname, bugün 4 yaşına girdi. 2015 yılında ne yazık ki istediğimiz kadar haber paylaşamadık, sizlerden fazla uzak kaldık. Yine de 2016’ya gelenekleri sürdüren bir başlangıç yapmak adına yıl sonunda bizi en çok etkileyen albüm, film ve kitapları paylaştık. Şimdi de iki senedir yaptığımız doğum günü çekilişini sürdürüyoruz.

Çekiliş her zamanki gibi geçtiğimiz yıl bizi en çok etkileyen kitaplar listesinden yapılacak. Bu yazının altına 14 Ocak Perşembe gününe kadar yorum bırakan okurlarımızdan birine, aşağıdaki kitaplardan istediğini bir tanesini yollayacağız. Kitapları seçerken yardımcı olması için listemize göz atabilirsiniz.

Yorumlarınızı bekliyoruz. Herkese iyi seneler.
Devamı »

2015’ten Kalanlar // Kitap

Yıllar geçtikçe ülke olarak daha da zor günler yaşıyoruz. Sonucu beğenilmeyince tekrarlanan seçimler, bombalı saldırılar, sokağa çıkma yasakları, her an çıktı çıkacak savaşlar, yine ölümler, ölümler… Umudun ışığı yavaş yavaş sönerken, her gün biraz daha gömüldüğümüz karanlıktan kurtulabilmek, anlamsızlıkların içinde biraz anlam bulabilmek adına kendimizi her zamanki gibi sanata veriyoruz. İşte Koltukname ekibi olarak bizi 2015’te en çok etkileyen albüm, film ve kitaplar.

Yılın başyapıtı: Bir Avuç Toz / Evelyn Waugh / Çev. Roza Hakmen / Everest Yayınları

Bir Avuc Toz : Evelyn Waugh20. yüzyılın en önemli İngiliz yazarlarından biri ve belki de en komik yazarı olan Evelyn Waugh, uzun bir aradan sonra bu sene Türkçe okurlarıyla buluştu. Yazarın en çok bilinen romanı, Brideshead Revisited yıllar önce yayımlanmış ama uzun zamandır tükenmişti.

İngiliz bir “centilmen”in karısıyla çalkantılı ilişkisini ve servetini yavaş yavaş yitirmesini konu alan Bir Avuç Toz, Waugh’nun satirik ilk dönem eserleri ile İkinci Dünya Savaşı sonrası daha ağır edebiyatı arasında bir geçiş romanı olarak değerlendirilebilir. Tam da bu yüzden, biz Brideshead Revisited‘den ziyade Bir Avuç Tozu yazarın başyapıtı olarak görüyoruz. Waugh’yla henüz tanışma fırsatı yakalayamamış okurlar için Roza Hakmen’in çevirisi harika bir fırsat.Devamı »

2015’ten Kalanlar // Film

Yıllar geçtikçe ülke olarak daha da zor günler yaşıyoruz. Sonucu beğenilmeyince tekrarlanan seçimler, bombalı saldırılar, sokağa çıkma yasakları, her an çıktı çıkacak savaşlar, yine ölümler, ölümler… Umudun ışığı yavaş yavaş sönerken, her gün biraz daha gömüldüğümüz karanlıktan kurtulabilmek, anlamsızlıkların içinde biraz anlam bulabilmek adına kendimizi her zamanki gibi sanata veriyoruz. İşte Koltukname ekibi olarak bizi 2015’te en çok etkileyen albüm, film ve kitaplar.

Yılın filmi: Sarmaşık / Tolga Karaçelik

Sarmasik - Tolga KaracelikGişe Memuru‘yla tanıdığımız Tolga Karaçelik’in yazıp yönettiği Sarmaşık, izledikten sonra etkisinden kolay kolay çıkamayacağınız, müziğinden sahnelerine, karakterlerinden olay döngüsüne kendinizi ara ara düşünürken yakalayacağınız bir film.

Bir armatörün iflas etmesi üzerine gemi Mısır açıklarında demir alır. Yasalara göre mürettebattan 6 kişi gemide kalmak zorundadır. Armatör gemiyi sattığında maaşlarını ilk alacak kişiler olma ümidiyle kalanlar arasında anlaşmazlıklar giderek artar, gerilimin dozu yükselir.

Film Altın Portakal’da topladığı ödüllerin yanı sıra konuşmaların sansürlenmesi ve para ödülünün verilmemesiyle gündeme geldi. Ama bizce başta Nadir Sarıbacak olmak üzere tüm ekibin tüyler ürpertici oyunculuğu, Cem Karaca’nın çarpıcı sesi, günümüzün toplumsal ve siyasi atmosferine göndermeleriyle yılın en iyi filmi olan Sarmaşık‘ı haberlere fazla takılmadan izlemelisiniz. Sinema sanatının ne kadar güzel olduğunu hatırlayacaksınız.Devamı »

2015’ten Kalanlar // Müzik

Yıllar geçtikçe ülke olarak daha da zor günler yaşıyoruz. Sonucu beğenilmeyince tekrarlanan seçimler, bombalı saldırılar, sokağa çıkma yasakları, her an çıktı çıkacak savaşlar, yine ölümler, ölümler… Umudun ışığı yavaş yavaş sönerken, her gün biraz daha gömüldüğümüz karanlıktan kurtulabilmek, anlamsızlıkların içinde biraz anlam bulabilmek adına kendimizi her zamanki gibi sanata veriyoruz. İşte Koltukname ekibi olarak bizi 2015’te en çok etkileyen albüm, film ve kitaplar.

Büyülü bir sesin taşıdığı uçan halıda yolculuk: Divers / Joanna Newsom

Divers : Joanna NewsomJoanna Newsom hem sabırlı hem de ince eleyip sık dokuyan bir müzisyen. Öyle olmasa 2010’daki Have One on Me‘den beri oturup sabırla ilham gelmesini beklemezdi. Bu kadar özenip bezenince de, yeni albüm Divers tıpkı öncekiler gibi yine kulak vermek zorunda kaldığımız bir kayıt olmuş.

Newsom’ın önceki albümlerini bilenler, benzersiz bir vokale sahip olduğunu hatırlayacaklardır. 2009’da ses tellerinden geçirdiği bir rahatsızlık –zaman zaman çocukça olmakla eleştirilen– vokalini bir parça değiştirmiş durumda fakat müziğinin atmosferi sabit: Sanki Grimm kardeşler Newsom’a masallarına fon müziği ısmarlamışlar gibi.Devamı »