Geçmiş zaman olur ki: Nisan

1948 – Ankara Opera Binası’nın açılışı

Türklerin operayla tanışması, Batı ülkelerindeki elçilerin, Osmanlı sosyetesine Avrupa’da pek sevilen bu kültür aktivitesini ballandıra ballandıra anlatmasıyla olmuştu. Çok gecikmeden sarayda müzikli oyunlar gösterilmeye başlanmış, ancak Batılılaşma hedefinde müzik öncelikli bir alan olmamış, saray erkanı ve zengin ve eğitimli bürokratlardan başkası Batı müziğine ilgi duymamıştı.

Nitekim, II. Mahmut tarafından paşalık unvanı verilen, ömrünü İstanbul’da tamamlayan ve mezarı Harbiye’de bulunan Guiseppe Donizetti dahi, Mızıka-yı Hümayun’u (saray bandosu) kurmaktan ve kraliyet için birkaç marş bestelemekten öteye gidip, halka Batı müziğini ulaştırmayı başaramamıştı.

Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında da müzik alanında topyekün bir Batılılaşma çabası olmamış, Batı’nın çoksesli teknikleriyle halk müziğinin yoğrulması gibi bir politika izlenmişti. Ancak 1930’ların ortasında devletin klasik Batı müziğine yönelik ilgisi artmış, yerli eserler üretilmeye, Batılı operalar da, tek perde şeklinde de olsa sahnelenmeye başlamıştı.Devamı »

İsrail’deki Wagner vakası büyüyor

 

Geçtiğimiz ay, “İsrail’de bir Wagner vakası” başlığıyla, Tel Aviv’de sadece Rıchard Wagner eserlerinden oluşan bir klasik müzik konseri düzenlemek istendiğinden bahsetmiştik.

Tel Aviv’de düzenlenecek ve tabuları yıkacak konserin iptal edildiği haberi Alman basınına yansıdı. Haberlere göre, öncesinde bir sempozyumun da düzenleneceği konser, Tel Aviv Üniversitesi’nin daha önce verdiği izni geri almasıyla gerçekleşememiş.

Üniversitenin sözcüsü, Hitler’in en sevdiği besteci ve bir antisemitist olarak bilinen Wagner’in eserlerinin çalınmasına karşı çok şiddetli protestolar geldiğini ve bunlara kayıtsız kalamayacaklarını söylemiş. “Daha önce neden izin verdiniz?” sorusuna ise “Wagner eserleri çalınacağını bilmiyorduk,” diye yanıt vermiş. Doğrusu bir ay önceden biz bile biliyorken, üniversitenin bundanDevamı »

İsrail’de bir Wagner vakası

19. yüzyılın büyük Alman bestecilerinden Richard Wagner, “Die Walküre”, “Der fliegende Holländer”, “Tannhäuser” gibi büyük operaları kadar, oldukça tartışmalı karakteriyle de bilinir. O kadar tartışmalıdır ki, Friedrich Nietzsche, müzisyenin ölümünden hemen sonra Der Fall Wagner (Wagner Vakası) adlı bir kitap yazar. Tartışmaların odağında olmasının en önemli sebebi, Wagner’in Yahudi karşıtı ırkçı söylemleridir elbette.

Aslında, eski kıtada yükselmekte olan ve pek çok devletin bölünüp yenilerinin oluşmasına, oradan da milyonlarca insanın ölümüne sebep olacak iki büyük küresel savaşa giden yolu açan milliyetçilik, dönemin hâkim ideolojisiydi. Ve milli birliğini Otto von Bismarck‘ın iktidarında oldukça Devamı »

Meral Menderes (1933-2011)

Doğası itibariyle eski bir haber sayılsa da, tekrarı hak ettiğini düşünüyoruz: İlk Türk kadın opera sanatçısı, soprano Meral Menderes, 27 Aralık 2011’de vefat etti. İlk olarak 1960’da, İstanbul Şehir Operası’ndaki Tosca‘yla sahneye çıkan Menderes, yandaki fotoğrafta Madam Butterfly‘daki rolünde. Menderes için 28 Aralık’ta Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi’nde bir tören düzenlendi.

Merak edenler için: Vikipedia, Türk opera sanatçıları başlığı altında Ferhat Göçer’i de sayıyor.