Tilda Swinton kitapçı küratörlüğüne soyundu

Hayatına bir pop-up mağaza şeklinde başlayan, yakında kalıcı bir dükkâna taşınacak olan One Grand kitapçısı, “küratörlü” bir kitapçı. Out dergisinin yayın yönetmeni Aaron Hicklin‘in kurduğu bu sıradışı mekân, internet sitesinde şöyle açıklanıyor:

One Grand, meşhur sanatçıların ve yaratıcı insanların edebi ilham kaynaklarını paylaştığı, küratörlü bir kitapçı. One Grand, Tilda Swinton, Tom Ford,Michael Stipe, Annie Lennox, John Irving, Edmund White, Frank Rich, Ta-Nehisi Coates, Ryan McGinley, Terence McNally, Sarah Waters, Carrie Brownstein, Glenn Ligon, John Cameron Mitchell, Michael Pollan ve daha niceleri dahil olmak üzere dünyadaki en merak uyandırıcı insanların zihinlerine ayna tutuyor.

Refinery 29, yaz listesinin küratörlerinden Tilda Swinton’ın seçkisini paylaşmış. Tam da Swinton’dan bekleneceği üzere, sıradışı başlıklarla dolu bu listeyi biz de beğeninize sunuyoruz. Kitapların çoğuna ne yazık ki Türkçede ulaşılamıyor; ama çevrilmiş olanlara Türk yayınevinin bağlantısını ekledik. Devamı »

Spike Jonze’dan Karen O için doğaçlama müzik klibi

Karen O, Spike Jonze

Being John Malkovich ve Adaptation. gibi filmleriyle tanıdığımız yönetmen Spike Jonze, geçtiğimiz haftalarda New York Moda Haftası’nda Opening Ceremony için tek perdeli bir oyun sahneye koymuştu. Jonze, fırsattan istifade, Her filminde birlikte çalıştığı Karen O‘nun yeni albümünden bir parça için doğaçlama bir klip çekmiş. Crush Songs‘da yer alan “Ooo”nun klibinde Elle Fanning yer alıyor. Jonze klip hakkında şunları söylüyor:

Bu hafta sevgili dostum Karen, çok kıymetli, şahsi, aşk ve kalp kırıklığı parçalarıyla dolu, Crush Songs adındaki ilk solo albümünü çıkarıyor. Bu şarkıları birkaç yıl önce çok özel bir şekilde, doğaçlama olarak yatak odasında tek başına yazdı; öyle ki, geleneksel bir şekilde hazırlanmış bir albümden ziyade, onun yüreğinden gelen, savunmasız yakalanmış fısıltıları andırıyor bu albüm. İşte bu yüzden pazar günü, Met’te prova ve ışıklandırma yaparken verdiğimiz on dakikalık arada, Karen için albümü gibi son derece doğaçlama bir “müzik klibi” çektik. Elinizin altında bir opera binası, bu şarkı ve Elle Fanning varsa fırsatı kaçırmamalıymışsınız gibi geldi bana. Bu yüzden Karen’ı yeni albümü için tebrik etmek adına ona bu sürpriz hediyeyi hazırladık. Bu klibi sizlerle aynı anda izleyecek. Umarım beğenirsiniz.

Herkesin Spike Jonze gibi arkadaşlara sahip olması temennisiyle, işte söz konusu klip. Karen O’nun Her filmi için yazdığı harikulade “Moon Song”u ise buradan dinleyebilirsiniz. (HUH. Magazine aracılığıyla.)Devamı »

Haftanın Eğlencesi: Cinsiyet ayrımcılığı yapmayan paparazi manşetleri

Adlarını Fellini’nin La Dolce Vita‘sına borçlu olan paparazilerin, paparazi dergileri ile haberlerinin artık yalnızca popüler kültürün değil, günlük hayatlarımızın da kaçınılmaz bir parçası olduğu yadsınamaz. Zira haber almak için girdiğiniz gazetelerin internet siteleri bile bilmem kimin şok pozları, çarpıcı açıklamaları, şunun bunun kavgasıyla karşılaşıyoruz.

Paparazi ve paparazi haberlerinin yanlışları saymakla bitmez. Fakat Vagenda Magazine, özellikle manşetlerde göze batan cinsiyet ayrımcılığı meselesini ele almaya karar vermiş. Twitter takipçilerinden, meşhur kadınların giysilerine, makyajlarına, saçlarına, kilolarına odaklanan manşetleri yeniden yazarak “normalleştirme”lerini istemişler. Sonuç, her gün göre göre ne yazık ki alıştığımız, belki yadsımamız gerektiği kadar yadsımadığımız birçok yorumun ne kadar acayip olduğunu ortaya koyuyor.

Aşağıda, bu yeni manşetlerden bir seçki bulabilirsiniz. Tamamı ise, habere dikkatimizi çeken Huh. Magazine’de.

rewritten_headlines_02

ONLAR, “Dışarı makyajsız çıkan Amy Adams, Los Angeles’taki süpermarketin reyonlarında çıldırırken hiç de ihtişamlı değil,” DİYORLAR.

BİZ, “Kadın market alışverişi yapıyor, hâlâ beş tane Akademi Ödülü adaylığı var,” DİYORUZ.

Devamı »

Haftanın Eğlencesi: Ünlülerin ikizleri

Her insanın bir yerlerde bir ikizi vardır derler. Bunun kendimiz için geçerli olup olmadığını belki hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz ama internet sağ olsun, ünlülerin ikizlerini öğrenmekle kalmayıp resimlerini de yan yana görebiliyoruz. Distractify’da gördüğümüz bu liste, yabancı oyuncu ve şarkıcıların tarihî ikizlerini sıralıyor. Aşağıda en sevdiklerimizden bir seçki bulabilirsiniz. Listenin tamamıysa burada. Mahir Çayan’a dikkat!

Alec Baldwin ve Başkan Millard Fillmore
Alec Baldwin ve Başkan Millard Fillmore

Devamı »

Ünlülerin pasaportları (ya da Sanatçı, müzisyen ve yazarların pasaportları II)

Sizlerle daha önce, James Joyce’tan Janis Joplin’e, David Bowie’den Truman Capote’ye, birçok sanatçı, müzisyen ve yazarın eski pasaportlarını paylaşmıştık.

Ehliyetten kredi kartlarına, markaların kampanya kartlarından spor kulübü kimliklerine, üstünde adımız yazan bin bir türlü kart taşıdığımız şu günlerde belki de hâlâ en mahrem ve en masum kimlik sayılabilir pasaport. Her seferinde çile çekerek vizelerle doldurmamız gerekse de, dünyanın dört bir köşesine gitmemizi sağladığı için ayrıca severiz kendisini. Bu mealde, Einstein’den Lennon’a, ünlülerin pasaportlarını paylaşmaya devam ediyoruz. Vesikalık fotoğrafta bile güzel çıkmayı başaran Marilyn Monroe’ya da –namı diğer Norma Jean– diyecek bir şey bulamıyoruz…

Albert Einstein
Albert Einstein

Devamı »

Haftanın Eğlencesi: Çeşitli sanat eserlerine bürünen Julianne Moore

Büyüklü küçüklü çeşit çeşit rolünden tanıdığımız ve sevdiğimiz Julianne Moore, 2008 yılında Harper’s Bazaar dergisine verdiği bir söyleşiyi takip eden fotoğraf albümünde, ünlü sanatçıların tabloları (ve bir durumda heykeli) olarak poz vermiş. İnternet bu ya, fotoğraflar geçen yıl Tumblr’da yeniden ortaya çıktıktan sonra, bu yıl da bizim dikkatimizi çekti.

Meşhur moda fotoğrafçısı Peter Lindbergh imzalı çalışma, hem mizansen hem de Moore’un pozlarına kattığı duygu itibariyle sanat eserlerini çok güzel yansıtıyor. Bu etkileyici uyarlamayı aşağıda görebilirsiniz. Hepsini öyle beğendik ki, aralarından en sevdiğimizi seçemiyoruz. Ya siz? (Flavorwire aracılığıyla.)

14 Yaşındaki Küçük Dansçı / Edgar Degas
14 Yaşındaki Küçük Dansçı / Edgar Degas

Devamı »

Stephen King’in Kubrick’e öfkesi

The Paris Review dergisi, belki yayımladığı eleştirilerden de çok yazar söyleşileriyle tanınan bir mecmua. 1950’lerden bu yana yapılan bu uzun ve nitelikli söyleşilerde, Ray Bradbury’den Joan Didion’a, Ernest Hemingway’den Paul Auster’a, birçok isimle karşılaşabiliyorsunuz.

Yine de kalabalık arşivin içinde Stephen King‘le karşılaşınca, açıkçası şaşırdık. Her ne kadar popüler kültürle aramız gayet sıkı fıkı olsa da, King’in Paris Review‘e fazla popüler kaçtığını düşünmemek elde değildi. Söyleşiyi okudukça yanıldığımızı anladık. Söyleşinin ana ekseni zaten King’in, kariyerinin son yıllarında, gittikçe daha çok ödüller ve komisyon üyelikleriyle onore edilmesi ve kendi edebiyatını Amerikan edebiyatının neresine koyduğuydu.

King hayranıysanız, söyleşiyi mutlaka okumalısınız. Yazarın hangi eserlerini daha çok katmanlı bulduğunu, hangi kitaplarını en çok beğendiğini ve en çok hangi kitabını aşmaya çalıştığını okumak mümkün. (Merak edenler için: Bir Aşk Hikâyesi‘nden daha iyi bir kitap yazmak istiyormuş kariyeri son bulmadan önce.)

Hep türler arası geçişlere odaklanmış olduğumuzdan olsa gerek, uzun söyleşinin en ilgimizi çeken kısımlarından biri King’in senaryo uyarlamalarıyla ilgili yorumları oldu. Herhalde bunların en ünlüsü, The Shining romanından (Türkçede Medyum) uyarlanan, aydı adlı Stanley Kubrick filmi. Aşağıda King’in bu uyarlamayla ilgili öfkesini okuyabilirsiniz. Bu sırada not düşmeyi de unutmayalım: King’in meşhur romanlarından Carrie, bir kez daha beyazperdeye aktarılıyor.

Devamı »

Inherent Vice beyazperdede, Thomas Pynchon Türkçede

Inherent ViceHer filmi arasında en az beş yıllık bir mola vermeyi seven usta yönetmen Paul Thomas Anderson, anlaşılan bu sefer soluklanmaya ihtiyaç duymamış. Son filmi The Master 2012 yılında vizyona giren yönetmenin 2013 projesi hazır bile: Thomas Pynchon‘ın, aynı adlı romanından uyarlanacak olan Inherent Vice.

Bakınız’ın haberine göre, New York Times‘la yaptığı söyleşide Anderson, elinde halihazırda bir senaryo bulunduğunu ve filmin, Upton Sinclair‘in Oil! adlı romanından uyarlanan There Will Be Blood‘dan daha sadık bir çalışma olacağını açıklamış. Şu an için filmde rol alacağı kesinleşen tek oyuncu, The Master‘da Anderson’la birlikte çalışan Joaquin Phoenix. Romanın yazarı Pynchon’ın sürece dahil olup olmayacağı henüz bilinmiyor.

Aslında kameralardan ve gazetecilerden J. D. Salinger’vari köşe bucak kaçan Pynchon hakkında zaten postmodern Amerikan edebiyatının en önemli ve şimdiden klasikleşmiş isimlerinden biri olduğu dışında pek bir şey bilinmiyor. Yazarın eserlerinin bir gün Türkçeye çevrilip çevrilmeyeceği de bugüne kadar büyük bir muammaydı.Devamı »

Haftanın Eğlencesi: 85 yıllık Oscar’ın en iyi filmleri ve sürpriz röportajlar

24 Şubat, yani önümüzdeki pazar günü 85. Akademi Ödülleri, namı diğer Oscar’lar sahiplerini bulacak. Umut Işığım filminden Jennnifer Lawrence En İyi Kadın Oyuncu, Lincoln‘dan Daniel Day-Lewis En İyi Erkek Oyuncu, Argo da En İyi Film için favoriler arasında.

Oscar heyecanı artarken her yerde ödüllerle ve adaylarla ilgili haberler, reklamlar, vb. görüyoruz. Aralarında en çok hoşumuza gideni Bakınız‘ın Facebook sayfasında gördüğümüz bu afiş. Oscar’ın 85 yıllık tarihi boyunca En İyi Film Ödülü’nü kapan filmler, Oscar heykelciğinin üstünde gösterilmiş. Bakalım kaçını tanıyabileceksiniz. Bulamadıklarınız için IMDb’nin Oscar sayfasında geçmiş yıllara göz atabilirsiniz. (Resmi büyütmek için üstüne tıklamanız yeterli.)

oscar

Will Ferrell ve ekibinin çalışması olan Funny or Die‘ın takipçileri, Zach Galifianakis‘in “Between Two Ferns” (İki Eğreltiotunun Arasında) adlı şaka programını bilecektir. Galifianakis’in ünlü konuklarına rahatsız edici sorular sorduğu, kimi zaman aynı derecede rahatsız edici yanıtlar, kimi zamanlarsa şiddetli tepkiler aldığı program Oscar Özel bölümlerini yayınladı! İki bölümden oluşan Oscar Özel programına, sarhoş bir Anne Hathaway, ishalden bahseden bir Naomi Watts ve kavgacı bir Bradley Cooper damgasını vuruyor.Devamı »

Sundance portreleri

Amanda Seyfried, Lovelace'te.
Amanda Seyfried; Lovelace’te.

Yılın izlenilesi filmlerinin ilk işareti sayılabilecek olan bir Sundance Film Festivali daha geride bıraktık… Bağımsız filmlerin yarıştığı festivalde, FruitvaleBlood BrotherThe Spectacular Now ve In a World… gibi filmler ödülü kaptı (tüm listeyi buradan görebilirsiniz).

Sundance’te neredeyse filmlerden çok ilgi gören bir oluşum söz konusu: Portreler. Film ekiplerinin hem topluca hem tek tek çektirdiği bu fotoğraflar, Park City, Utah’nın soğuğundan korunmak adına giydikleri kot ve kazaklarla, diğer tüm ödül törenleri, galalardaki ışıltılı takım ve tuvaletlerden çok daha farklı bir görüntü oluşturan yıldızlarıyla dikkat çekiyor. Farklı fotoğrafçılar farklı gazeteler için çalıştıklarından birden fazla portre oturumları mevcut fakat 2013’te bizim en çok hoşumuza giden Victoria Will‘in The Guardian için yaptığı çalışma oldu. Fotoğrafların tamamını yazının devamında görebilirsiniz. (Bant Mag aracılığıyla.)Devamı »

Haftanın Eğlencesi: Bill Murray matrisi

bill_190x190Daha önce “Meril Streep matrisi“ne yer verdiğimiz Vulture, şimdi de aynı çalışmayı, yakında (Türkiye’de vizyon tarihi 15 Şubat) Hyde Park on Hudson‘la seyircilerle buluşacak olan Bill Murray için yapmış. Murray’in en tanındık rolleri X ekseninde adimsiden cana yakına, Y ekseninde mutludan üzgüne gidecek şekilde değerlendirilmişHayalet Avcıları‘nkinden Broken Flowers‘ınkine, oyuncunun birçok rolünü içeren Bill Murray matrisi, yazının devamında. Resmi, üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz.Devamı »

Haftanın Eğlencesi: Meryl Streep matrisi

Bizlere “Dizi karakterlerinin kâğıt bebekleri” ve “Brad Pitt’in filmlerde yediği yemekler” gibi güzellikleri sunan Vulture, şimdi de Meryl Streep matrisiyle Haftanın Eğlencesi bölümümüzde yer alıyor. New York Magazine‘in eğlence bölümü olan Vulture, Son filmi Hope Springs Türkiye’de 5 Ekim’de vizyona girecek olan Streep’in en tanındık rollerini, X ekseninde soğuktan sıcağa, Y ekseninde ciddiden uçarıya gidecek şekilde değerlendirmiş. Mamma Mia!‘dan Şüphe‘ye, Meryl Streep matrisi, yazının devamında. Resmi, sağ tıklaDevamı »

Müzik kliplerindeki Hollywood yıldızları

Paul McCartney, Londra’da verdiği son konserde, yeni albümü Kisses on the Bottom‘dan yalnızca bir tane parça çaldı (evet, genellikle Beatles çalıyor ama belli ki özellikle kendi yazdığı, kendine atfedilen parçaları tercih ediyor): “My Valentine”. Parçaya giriş mahiyetinde ise şunları söyledi: “İzleyiciler arasında ailem de var. Bu şarkı da eşime.”

Bir şarkı önce Linda McCartney için yazdığı bir parçayı çalmış olduğundan bu ithafta biraz “ayıp olmasın” havası da vardı açıkçası. Yine de eşine yazdığı parçanın belli ki “akılda kalıcı” olması için her şeyi yapmış, hiçbir masrafı esirgememiş ve Natalie Portman ile Johnny Depp’i getirtip yönetmenliğini kendi yaptığı bir klip hazırlamış.

Devamı »

En büyük eşek şakacısı: George Clooney

Bugün 1 Nisan. Biz kahkaha atmayı çok sevsek de eşek şakalarından pek hoşlanmadığımız için bugün meydanı, birkaç gün önce filmlerde yediği yemeklerle gündeme getirdiğimiz Brad Pitt gibi şakacılığıyla tanınan George Clooney‘ye bırakmaya karar verdik. İşte Clooney’nin en çok sevdiği eşek şakalarından bazıları:

Clooney’den sevgilerle

Bir gün arabasıyla yolda giderken birinin çöpe attığı kocaman, gerçekten çirkin bir resmi görüp alıyor Clooney. Sonra altına imzasını atıp çerçeveletiyor. Bundan sonra bir yıl boyunca arkadaşı Richard Kind ne zaman bir şey yapmak istese “Olmaz, resim kursum var,” yanıtını veriyor. Sonunda “Hocam benimle hep gurur duyuyordu, ama ikimizin de hoşuna giden ilk tablom bu oldu,” diyerek resmi Kind’a hediye ediyor. Gerçeklerden bihaber olan Devamı »