Grooveshark’ın sonu

groovehsharkkapaniyor2

2007 yılında, internetten müzik paylaşıp dinlemeyi mümkün kılma hedefiyle kurulan Grooveshark, 30 Nisan’da sitede yaptığı bir açıklamayla kapandığını duyurdu.

Rolling Stone‘un haberine göre, bir araya gelen büyük plak şirketleri 2011 yılında siteye 17 milyar dolarlık dava açmıştı. Grooveshark, davanın sonucunda varılan anlaşma itibariyle verdiği hizmeti hemen durdurup sitedeki tüm parçaları silmeyi kabul etmiş.

Koltukname olarak gerek müzik, gerek diğer sanat dallarında telif hakkı tartışmalarını yakından izlemeye çalışıyoruz. Sanatçının emeğinin karşılığını her zaman alması gerektiğine inanıyoruz. Öte yandan, büyük şirketlerin “eser sahibinin haklarını koruma” argümanına sığınarak hem eser sahibini hem de tüketiciyi sömürmeye çalıştığının da farkındayız. Grooveshark’ın kapatılmasının bu noktada çizginin neresinde durduğu ayrı bir tartışma konusu. Ama her halükârda, en azından müzik listelerimizi bir kenara not düşmemize müsaade etmelerini isterdik…

Grooveshark’ın sitesinde yer alan açıklama mektubunu ve çevirisini aşağıda bulabilirsiniz.

GÜNCELLEME (17.00): Müzik listelerini değil ama genel olarak “collections”a eklenen parçaların bir listesini edinebilmek için şurada açıklanan yolu izleyebilirsiniz.Devamı »

Çalıntı çeviriyi nasıl tanırız

intihalÇevirmen hakları, yavaş yavaş daha sık dile getirilen bir konu haline geldi. (Bu sıklık yeterli mi, yahut dile getiriliş biçimi doğru mu, başka bir tartışma.) Yayıncılık dünyasının korsanla mücadelesi ise zaten daha uzun bir süredir güncelliğini koruyor.

Peki ya çalıntı çeviriler? Neden çevirmen hakkı ve korsanla mücadeleden söz açılıyor da, intihale pek değinilmiyor? İntihal yaparak başta çevirmenlerin emeğini sömüren, ardından piyasada haksız bir rekabet ortamı yaratan, nihayetinde de okuru aldatan yayınevlerini nasıl ayırt edebiliriz? Çalıntı çevirileri nasıl tanıyacağız? Her fırsatta bu sorunu dillendirmekle kalmayıp çözümü için somut adımlar da atan çevirmen Sabri Gürses, bize rehber niteliğinde bir liste hazırladı. Kendisine teşekkür ediyoruz. 

Gürses’in bu konuda diğer yorumlarını Çeviribilim‘den takip edebilir, çevirileri ve diğer kitapları için Facebook sayfasına göz atabilirsiniz. Koltukname’nin telif hakları dosyasıysa burada.

—-

Çalıntı çevirileri tanımak için, ilk anda akla gelen yöntemler (örneğin iki çeviriyi karşılaştırmak) yeterince geçerli değil; fakat bazı temel kuşkular yararlı olabiliyor.

1. Ucuz, çok düşük fiyatlı kitaplar (2 TL ile 5 TL, hatta 10 TL arası olup hacimleriyle orantısız fiyata sahip olan kitaplar) kuşku uyandırıcıdır; çünkü çevirmene telif ödeyerek bu fiyata mal etmek zor bile değil imkânsızdır.Devamı »

William Faulkner’ın varislerinin Woody Allen’a açtığı dava sonuçlandı

William Faulkner‘ın varislerinin, Paris’te Gece Yarısı filminde geçen bir Faulkner alıntısı doğru kullanılmadığı için Woody Allen‘a açtığı dava, Allen’ın lehine sonuçlandı.

Requiem for a Nun adlı kitapta Faulkner, “Geçmiş hiçbir zaman yok olmaz. Geçmiş, geçmişte bile kalmamıştır,” diyor. Allen’ın filminde, 1920’lerin Paris’inde birçok ünlü yazarla tanışan ve Owen Wilson tarafından canlandırılıan ana karakter ise, “Geçmiş yok olmadı. Hatta, geçmiş, geçmişte bile kalmadı. Bunu kim söyledi, biliyor musun? Faulkner. Ve haklıydı. Onunla da tanıştım. Bir akşam yemeği partisinde karşılaştım onunla,” diyor. Devamı »

Harper Lee temsilcisine dava açıyor

Harper Lee. Görsel, New York Magazine’den.

Amerika’nın yaşayan en önemli yazarlarından sayılan Harper Lee, en meşhur romanı, Bülbülü Öldürmek‘in telif haklarıyla ilgili olarak temsilcisine dava açtı. 87 yaşındaki Lee, uzun süreli temsilcisi Eugene Winick hastalandıktan sonra, damadı Samuel Pinkus’un, “yedi yıl önce, yazarın duyma ve görme yetilerinin zayıflamasından yararlanarak kitabın telif haklarını kendisine devrettirdiğini” iddia ediyor. Lee’nin telif hakkını tekrar kendi üzerine alma çabalarının ve romanı e-kitaba dönüştürme tekliflerinin yok sayıldığı da dava konuları arasında. Yazar, kitabın telif hakkının kendisine iade edilmesini ve Pinkus’un 2007’den sonra kitaptan aldığı tüm komisyonları geri ödemesini talep ediyor.Devamı »

Sherlock mahkemede

Daha önce Türkçede de yayımlanacağı müjdesini verdiğimiz kapsamlı Sherlock Holmes edisyonunun editörü (ve filmlerinin baş danışmanı) Leslie S. Klinger, “Sherlock Holmes ve Dr. John H. Watson karakterlerinin artık telif hakları korumasında olmadıklarını kanıtlamak” amacıyla Sir Arthur Conan Doyle‘ın vârislerine dava açmış bulunuyor.

Klinger, Sara Paretsky, Michael Connelly, Lev Grossman gibi farklı yazarların Sherlock Holmes karakterini içeren öykülerinden oluşan bir derleme hazırlamaktaydı. (Bu fan fiction çok yaygın bir hadisedir. Türkçedeki bir örneği için bkz. İpek Ev, İthaki Yayınları.) Klinger’a göre, derlemeyi basacak olan yayınevi varislerden tarafından tehdit edildi:

Conan Doyle vârisleri yayıneviyle iletişime geçtiler … ve eğer kendilerine lisans ücreti ödenmezse, kitabımızın büyük dağıtımcılara satılmamasını sağlayacaklarını ima ettiler. Yayıncımız elbette kaygılanmıştı, bu konu çözülmeden kitabı basamayacaklarını söylediler … Conan Doyle’ın Holmes öykülerinden bir kısmının Amerika’da hâlâ telif haklarıyla korunmakta olduğu doğrudur. Ama Conan Doyle’ın yazdığı öykülerden bir çoğu artık telif hakları kapsamında değildir. Holmes, Watson ve diğer karakterler şu an telifsiz olan bu elli öyküde iyice oturtulmuştur. Bu Amerikan yasalarında, isteyen herkesin Holmes ve Watson’lı hikâyeler yazabileceği anlamına gelmelidir.

Telif haklarının edebiyat, müzik, hatta yemek alanlarındaki işleyişlerine Koltukname’de epeyce yer verdik, vermeye de devam edeceğiz. Edebiyat ve Türkiye özelinde, günümüzde kabul edilen Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu‘na göre, yazarların teliflerinin kalkması için ölümlerinin üzerinden 70 yıl geçmiş olması gerekiyor. (Konuyla ilgili daha fazla bilgi için buraya bakabilirsiniz.) Bu durumda Sir Arthur Conan Doyle’ın tüm eserlerinin, haliyle yaratmış olduğu karakterlerin, telif hakkı 2000 yılında doldu.Devamı »

Müzik kopyalamak neden domates ekmeye benzer

Daha önce GDO konusuna Yemek Kültürü başlığı altında değinmiş ve şöyle demiştik:

Gıda, sadece GDO konusuyla değil, tüm üretim ve tüketim ilişkileriyle birlikte siyasetin esas konularındandır.

Daha önce müzik paylaşmakla ilgili engeller üzerine de yazmıştık. Hem GDO konusuna olan bu merak ve Monsanto adlı GDO devi şirketin yaptıklarını bilmemiz, Boing Boing’de gördüğümüz yazıyı okumamızı kaçınmaz kıldı. Başlık şöyle: “Musicians on file-sharing, record industry as Monsanto” (Müzisyenler dosya paylaşımı ve müzik endüstrisinin Monsanto’ya benzemesi üzerine konuşuyor). Müzik endüstrisi neden Monsanto’ya benzetilsin?Devamı »

Google ve müzik endüstrisinin dansında yeni figürler

Google, pek çok kullanıcı için internete giriş kapısı. Bir arama motoru olarak yola çıkan Google, bünyesine eklediği işlevlerle bir imparatorluğa dönüştü. Şimdi müzik dünyasında da aktif bir rol oynamaya soyunuyor. The Guardian‘ın haberine göre, geçtiğimiz günlerde Google, arama sonuçlarından yasadışı dosya paylaşımına katkı sağlayan siteleri çıkaracağını açıklamıştı.Devamı »

Yüce Google, zamanımızın Tantalos’unu cezalandırıyor

YouTube, hiç şüphesiz ki, video alanında en büyük ücretsiz hizmet sağlayıcı. Ama sadece vakit öldürmek isteyenler bu dev siteyi kullanmıyor; YouTube müzik severlerin de yoğun ilgisine mazhar olmakta. YouTube, sunucularında bulunan video kliplerinden kendi müzik listelerini hazırlayan, radyo ya da müzik kanalı gibi yayın yapan kullanıcılarla dolu. Ayrıca büyük küçük tüm müzik şirketleri, YouTube üzerinde kendi kliplerini yayınlatıyor, bu siteye bir dönemin MTV’si gibi yaklaşıyorlar. Ancak YouTube’un müzikseverler için oynadığı bu ulvi rol, telif hakları konusunda da bir büyük açık kapı anlamına geliyor. İhlallerle ilgili en ciddi sorunlardan biri, YouTube üzerindeki videoları, bizzat Devamı »

Hobbit kimin?

Yüzüklerin Efendisi film üçlemesi sinema tarihinin kült filmleri arasındaki yerini neredeyse daha gösterime girmeden almıştı. Kitapların tutkunları için çok anlaşılır bir ilgi düzeyiydi bu. Tolkien’in külliyatı ve genel olarak fantastik edebiyatın klasikleri üzerine, üstelik Türkçe fantastik edebiyatın yegâne kalemlerinden (diğerleri için buraya bakabilirsiniz) ve Türkçenin ilk fantastik kurgu serisinin yazarı olan Barış Müstecaplıoğlu elinden çıkmış bir yazı için buraya bakabilirsiniz.  Müstecaplıoğlu şöyle diyor:Devamı »

Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi

Canı gönülden sevdiğimiz Ahmet Hamdi Tanpınar, Türkiye’deki çeşitli edebiyat etkinlikleri, edebiyat kuruluşları vb.’larının “adı” olmaya devam ediyor. soL Portal’ın haberine göre, Gülhane Parkı’nın girişindeki Alay Köşkü, Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi olarak yenilenmiş ve “Kültür Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü’nün yazar örgütlerini daveti üzerine, TYS gibi PEN de bu güzel mekânda edebiyat etkinlikleri yapacak.”

Tanpınar’ın 1950’de kurucu üyeleri arasında yer aldığı PEN Türkiye, 2012 içerisinde müze-kütüphanede sekiz tane etkinlik yapacak. Bunlardan ilki, 25 Şubat Cumartesi 14:30-16:00 arası yer alacak olan, “Dünya Yazarlar Birliği PEN, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Öykü”:Devamı »

Joyce’un telif tartışmaları uzadıkça uzuyor

Doğum günü unutulsa da, James Joyce telif hakları tartışmalarıyla gündeme gelmeye devam ediyor. Sabit Fikir‘deki habere göre, Joyce’un yeni keşfedilen çocuk hikâyesi The Cats of Copenhagen (Kopenhag Kediler) Dublinli Ithys Press tarafından özel bir baskıyla satışa sunulmuş. Yayınevinin sitesindeki açıklamaya göre de, kitap 5 Eylül 1936 tarihli mektupta yazılan özgün hikâyeden hazırlanmış. Toplamda 200 baskı yapılmış ve bunların 26’sı mektubun tıpkıbasımı 170’i numaralı baskı, geri kalan 4’ü ise satışa sunulmuyor. Tıpkıbasımların fiyatı 1200 avro, geri kalanıysa 300. (Yapı Kredi’nin tıpkıbasımlarının pahalılığından şikâyet ettiğimiz için suçlu hissettik kendimizi bir an — ama yalnızca bir an.)Devamı »

70’lik telif hakları üzerine

Günümüzde kabul edilen Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu‘na göre, yazarların teliflerinin kalkması için ölümlerinin üzerinden 70 yıl geçmiş olması gerekiyor. Aslında bu, Avrupa Birliği’nin belirlediği bir süre. Türkiye, 1990’ların ortasında, Avrupa Birliği’ne girme süreci dahilinde kendi telif hakları yasasını onlarınkiyle uyumlu hale getirerek aynı şartları kabul ediyor. Bugün basılmayan birçok yazarın eski çevirilerine ulaşılabilmesinin sebebi de yakın bir süre öncesine kadar böyle bir yasanın mevcut olmayışı zaten. Hatta eskiden çeviri edebiyatın daha çok basılmasının sebebi de yabancı Devamı »