Wolverine: Kurttan kuzuya

wolverineUzun bir aradan sonra Koltukname’ye bir çizgi roman uyarlamasıyla geri dönüyor olmak çok güzel! Maalesef söz konusu uyarlama (Wolverine) o kadar güzel değildi. Bu vesileyle fantastik çizgi roman / fantastik sinema ve siyaset konusunu biraz deşmek istiyoruz. Malum artık Hollywood’un yarısından fazlası uyarlama, onlarından yarısından fazlası fantastik edebiyat ya da çizgi roman uyarlaması oldu. Hobbit hakkında yazdıklarımız ve okunanların nasıl görselleştirildiğine dair bir tartışma için şuraya bakabilirsiniz. Popüler TV dizilerinden Game of Thrones tartışmaları için ise şuraya ve şuraya uğrayabilirsiniz.

Daha Wolverine’e gitmeden Sol Gazetesi‘nde Can Önen’in film eleştirisini okumuştuk. Yazının daha geniş halini Azizim Sanat Örgütü‘nün (mottoları — “Sanat Aydınlanma içindir”) e-dergisinde okuyabilirsiniz. Can Önen, Marvel karakterlerinin düzen karşıtı olmasalar da arada kaotik ya da anarşi yanlısı özellikler taşıyabildiklerini hatırlatıyor. Wolverine’in Marvel içinde önce bir yan karakter olarak ortaya çıkışını ve macerasının devamını aktarıyor. Argümanı ise Hollywood’un artık kısırlaşan piyasayı canlandırmak için uyarlamalara sarılması ve 3 boyutlu film çekeceğim diye çok boyutlu karakterleri tarihlerini de hiçe sayarak tek boyuta indirgemesi.Devamı »

Haftanın Eğlencesi: Çeşitli sanat eserlerine bürünen Julianne Moore

Büyüklü küçüklü çeşit çeşit rolünden tanıdığımız ve sevdiğimiz Julianne Moore, 2008 yılında Harper’s Bazaar dergisine verdiği bir söyleşiyi takip eden fotoğraf albümünde, ünlü sanatçıların tabloları (ve bir durumda heykeli) olarak poz vermiş. İnternet bu ya, fotoğraflar geçen yıl Tumblr’da yeniden ortaya çıktıktan sonra, bu yıl da bizim dikkatimizi çekti.

Meşhur moda fotoğrafçısı Peter Lindbergh imzalı çalışma, hem mizansen hem de Moore’un pozlarına kattığı duygu itibariyle sanat eserlerini çok güzel yansıtıyor. Bu etkileyici uyarlamayı aşağıda görebilirsiniz. Hepsini öyle beğendik ki, aralarından en sevdiğimizi seçemiyoruz. Ya siz? (Flavorwire aracılığıyla.)

14 Yaşındaki Küçük Dansçı / Edgar Degas
14 Yaşındaki Küçük Dansçı / Edgar Degas

Devamı »

Stephen King’in Kubrick’e öfkesi

The Paris Review dergisi, belki yayımladığı eleştirilerden de çok yazar söyleşileriyle tanınan bir mecmua. 1950’lerden bu yana yapılan bu uzun ve nitelikli söyleşilerde, Ray Bradbury’den Joan Didion’a, Ernest Hemingway’den Paul Auster’a, birçok isimle karşılaşabiliyorsunuz.

Yine de kalabalık arşivin içinde Stephen King‘le karşılaşınca, açıkçası şaşırdık. Her ne kadar popüler kültürle aramız gayet sıkı fıkı olsa da, King’in Paris Review‘e fazla popüler kaçtığını düşünmemek elde değildi. Söyleşiyi okudukça yanıldığımızı anladık. Söyleşinin ana ekseni zaten King’in, kariyerinin son yıllarında, gittikçe daha çok ödüller ve komisyon üyelikleriyle onore edilmesi ve kendi edebiyatını Amerikan edebiyatının neresine koyduğuydu.

King hayranıysanız, söyleşiyi mutlaka okumalısınız. Yazarın hangi eserlerini daha çok katmanlı bulduğunu, hangi kitaplarını en çok beğendiğini ve en çok hangi kitabını aşmaya çalıştığını okumak mümkün. (Merak edenler için: Bir Aşk Hikâyesi‘nden daha iyi bir kitap yazmak istiyormuş kariyeri son bulmadan önce.)

Hep türler arası geçişlere odaklanmış olduğumuzdan olsa gerek, uzun söyleşinin en ilgimizi çeken kısımlarından biri King’in senaryo uyarlamalarıyla ilgili yorumları oldu. Herhalde bunların en ünlüsü, The Shining romanından (Türkçede Medyum) uyarlanan, aydı adlı Stanley Kubrick filmi. Aşağıda King’in bu uyarlamayla ilgili öfkesini okuyabilirsiniz. Bu sırada not düşmeyi de unutmayalım: King’in meşhur romanlarından Carrie, bir kez daha beyazperdeye aktarılıyor.

Devamı »

Jonathan Strange ve Bay Norrell televizyona uyarlanıyor

İki kere büyük bir heyecanla okuduğumuz, hatta üçüncü okuyuşumuzu iple çektiğimiz Jonathan Strange ve Bay Norrell, BBC tarafından televizyona uyarlanıyor.

Susanna Clarke‘ın, “alternatif tarih” adındaki alt bilimkurgu türünde yazdığı roman, İngiltere’deki büyü yapmayan, centilmen büyücülerin, bu büyücülerle görüşmeyi reddeden huysuz Bay Norrell’in ve Bay Norrell’e öğrenci olarak dadanıp büyüyü pratik olarak da çalışmaya başlayan Jonathan Strange’in hikâyesini anlatıyor.

Bu neredeyse 800 sayfalık kapsamlı romanı kuşkusuz sinemaya aktarmak imkânsıza yakın olurdu. Bu yüzden Peter Harness, altı bölümlük bir senaryo hazırlıyor olacak. Yönetmen koltuğundaysa Doctor Who ve Sherlock gibi dizilerden tanınan Toby Haynes var.Devamı »

Inherent Vice beyazperdede, Thomas Pynchon Türkçede

Inherent ViceHer filmi arasında en az beş yıllık bir mola vermeyi seven usta yönetmen Paul Thomas Anderson, anlaşılan bu sefer soluklanmaya ihtiyaç duymamış. Son filmi The Master 2012 yılında vizyona giren yönetmenin 2013 projesi hazır bile: Thomas Pynchon‘ın, aynı adlı romanından uyarlanacak olan Inherent Vice.

Bakınız’ın haberine göre, New York Times‘la yaptığı söyleşide Anderson, elinde halihazırda bir senaryo bulunduğunu ve filmin, Upton Sinclair‘in Oil! adlı romanından uyarlanan There Will Be Blood‘dan daha sadık bir çalışma olacağını açıklamış. Şu an için filmde rol alacağı kesinleşen tek oyuncu, The Master‘da Anderson’la birlikte çalışan Joaquin Phoenix. Romanın yazarı Pynchon’ın sürece dahil olup olmayacağı henüz bilinmiyor.

Aslında kameralardan ve gazetecilerden J. D. Salinger’vari köşe bucak kaçan Pynchon hakkında zaten postmodern Amerikan edebiyatının en önemli ve şimdiden klasikleşmiş isimlerinden biri olduğu dışında pek bir şey bilinmiyor. Yazarın eserlerinin bir gün Türkçeye çevrilip çevrilmeyeceği de bugüne kadar büyük bir muammaydı.Devamı »

Ortadünya ve sakinleri — okuduklarımızı görselleştirmek

Ne kadar iyi çizilmiş olursa olsunlar, çizimlerin masallara pek bir faydası olmaz. Görsel bir temsil sunan  (drama da dahil olmak üzere) tüm sanatlar ile gerçek edebiyat arasındaki fark şudur: Edebiyat zihinden zihine işler ve bu yüzden kendini yeniden üretebilir. Aynı zamanda hem evrensel hem de neredeyse acıklı bir şekilde tekildir. — Tolkien

Şu sıralar Tolkien ve özellikle Hobbit filmiyle ilgili çok sayıda haber ve yazı dolaşmakta internette. J. R. R. Tolkien sevenler olarak rahatsız olduğumuz söylenemez. Fakat io9’un Tolkien ve Hobbit çizimleri dosyası, filmi seyrettiğimizden beri aklımızda olan bir konuyu irdelememize neden oldu: Ortadünya neye benzemeli? Başkasının hayalini seyretmekle başkasının hayalini okumak arasındaki fark yaman bir fark değil mi? Özellikle cüce prensin Disney prenslerini andırması, genel olarak çok da eleştirel olmadığımız bir filmde bir kılçık etkisi yaratmıştı.Devamı »

Huckleberry Finn’in 21. yüzyıl maceraları

BBC’nin Sherlock Holmes’ün maceralarını 21. yüzyıl Londra’sına taşıması, herhalde yapımcıların tahmin bile edemeyeceği kadar büyük bir ilgi gördü. Yalnızca üç bölümden oluşan, ama her bir bölüm bir film uzunluğunda (bir buçuk saat) olan dizi, yalnızca içeriğiyle değil, formatıyla da televizyon dünyasına yenilik getirdi. Bu durum İngiliz dizilerini kopyalamaya bayılan Amerikalıların da gözünden kaçmadı elbette. Sherlock‘un yapımcıları Mark Gatiss ve Steven Moffat, dizinin Amerikan versiyonunu çekmeyi reddedince CBS kolları sıvayıp Elementary adında bir diziye girişti. Yine günümüzde geçen dizide, Sherlock Holmes (Jonny Lee Miller) bir sebepten New York’ta yaşamaya başlamış.Devamı »

Hangi süper kahramansınız?

Dünya çapında geçtiğimiz cuma vizyona giren, ama Türkiye’de ancak bu hafta sonu izleyebileceğimiz Kara Şövalye Yükseliyor‘un spoiler‘larından uzak durmaya çalışırken heyecanımızı da bir şekilde bastırmamız gerekiyor. Flavorwire’dan Jennifer Lewis sağ olsun, “Hangi yaz filmi süper kahramanısınız?” başlıklı mini grafik testiyle süper kahraman kimlik karmaşamızı çözmemize yardımcı oldu. İnanılmaz Örümcek Adam ve Yenilmezler‘deki kahramanların da dahil olduğu test yazının devamında; Türkçesi ise en altta (çevirinin karmaşık şekli yüzünden affınıza sığınıyoruz, yakında bu tür grafiklerin çevirilerini daha estetik bir şekilde sunabileceğimizi ummaktayız).Devamı »

Yolda’nın infografik haritası

Woody Allen filmleri ve Artist gibi ender filmler bir yana, Hollywood geçtiğimiz yıl film (ve çizgi film) uyarlamalarıyla balıklama daldı. Ödül törenleri döneminde “Oscar’ın galibi kitaplar!” başlıklı yazılarla da sık sık karşılaşmıştık. Her ne kadar biz izleyiciler olarak özgün senaryolara hasret kalmış da olsak, stüdyolar bu kitaptan filme formülünü çok tutmuşa benziyorlar. Öyle ki, bırakın roman, öykü, çizgi roman gibi kurgusal çalışmaları, kadınlar için bir hamilelik rehberi olan What to Expect When You’re Expecting‘i (Çocuk Beklerken Ne Beklemelisiniz) bile Dikkat Bebek Var diye sinemaya uyarlamış durumdalar. (Daha fazla tuhaflıklar için Flavorwire’ın film tarihindeki en garip kaynaklar listesine bakabilirsiniz.)Devamı »

James Bond’un Adana’dan Amazon’a uzanan macerası

Türkiye bir süredir son James Bond filmi Skyfall‘u konuşuyor. Filmin çekimleri için Hollywood ekibi yılın başında Adana’ya, ay başında ise İstanbul’a gelmişti. Her gittikleri yerde yolları kapatan ve kapatmaya devam eden ekip Adana’da define avcısı sanılmış, İstanbul’da da Kapalıçarşı’ya zarar vermekle suçlanıp iddiaları yalanlamıştı. Bond’un Hollywood ekibi Fethiye’de çekimlerine devam ededursun, bu devasa yapımı mümkün kılan gerçek yapıt, yani Bond kitapları da kendilerine yeni  yuvalar buldular.

James Bond kitaplarının yayın hakları yıllardır Penguin‘de bulunuyor. Fakat anlaşmanın yapıldığı dönemde e-kitap söz konusu bile olmadığı için, kitapların haklarını elinde tutan Ian Fleming Publications, 2010 yılında tüm dijital hakları ellerinde tutacaklarını ve e-kitapları kendilerinin yayımlayacaklarını açıklamıştı. Görünüşe göre süper Devamı »

Muhteşem Gatsby: roman, film, tiyatro oyunu, bilgisayar oyunu

Amerikanın “kayıp” neslinin öncülerinden F. Scott Fitzgerald‘ın başyapıtı sayılan Muhteşem Gatsby, esasen 1925 tarihli bir roman. Türkiye’de de ilk olarak 1974’te Can Yücel Türkçesiyle yayımlanıyor. Geçtiğimiz yıl da Püren Özgören tarafından bir kez daha çevrildi. İlk yayımlandığında olmasa da, 40’larda ve 50’lerde yeniden basıldıktan sonra önce Amerika’da, sonra da dünyada büyük ses getiren romanın beyazperdeye aktarılması elbette kaçınılmazdı. Sabit Fikir‘deki kronolojiye göre, ilk iki filmler şunlardı:

1926: Kitabın ilk uyarlaması, yayımlandıktan bir yıl sonra geldi. George Cukor tarafından yönetilen ve yılın ilk aylarında Broadway’de gösterime giren sessiz film, şu anda kayıp.Devamı »

Steinbeck’le Hitchcock filikada

1943 yılında Alfred HitchcockJohn Steinbeck‘ten yeni filminin senaryosunu yazmasını istiyor. Teklifi kabul eden Steinback ona kısa sürede bir novella sunuyor. Hitchcock, Lifeboat (Filika) adını alacak filmi çekerken başka yazarlarından yardımıyla senaryoyu kendi ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde şekillendiriyor. Ocak 1944’te, vizyona girmeden hemen önce Steinbeck bitmiş filmi izliyor…

… Ve dehşete kapılıyor. Özellikle de siyahi denizci Joe’nun ekrana nasıl yansıtıldığıyla ilgili olarak. Öyle ki, hemen yapım şirketi 20th Century Fox’a bir mektup göndererek, bir ay sonra da temsilcisine telgraf çekerek adının filmden çıkartılmasını talep ediyor. Maalesef Steinbeck’in bu isteği pek dikkate alınmıyor.Devamı »

Hemingway & Gellhorn

Sinema ve diziler üzerine incelemeler, haberler ve her türlü şahanelikler yayımlayan internet sitesi bakınız’dan aldığımız habere göre, Amerikan kanalı HBO mayıs ayında yazar Ernest Hemingway ile gazeteci-yazar Martha Gellhorn‘un ilişkisini konu alan bir televizyon filmi yayınlayacak. Hemingway’i Clive Owen canlandırırken, Gellhorn rolünde seyircilerin karşısına Nicole Kidman çıkacak. Yönetmen ise Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği‘nin Philip Kaufman‘ı. Filmin beş dakikalık uzun fragmanını buradan seyredebilirsiniz.

Gellhorn Hemingway’in üçüncü –aynı zamanda ondan boşanmak isteyen tek– eşi. Aynı zamanda Çanlar Kimin İçin Çalıyor‘un esin kaynağı. Hemingway’in birçok eserinin Türkçesine Bilgi Yayınevi’nden ulaşabilirsiniz. Savaşla ilgili yazılarının yanı sıra romanları da bulunan Martha Gellhorn’un kitaplarına Türkçeden henüz ulaşılamıyor maalesef.

Yeni bir Welsh “kültlemesi” yollarda

Kült yazar Irvine Welsh‘in kült romanı Trainspotting, beyazperdeye uyarlandıktan kısa bir süre sonra kült bir filme dönüşmüştü… Bant Mag.’den aldığımız habere göre, şimdi yeni bir “kültleme” yollarda… Yazarın Filth (Pislik) adındaki romanı (şu kapağa bir bakar mısınız!), Yeşil Sokak Holiganları‘nın arkasındaki Jon S. Baird yönetmenliğinde uyarlanacak. Başrollerdeyse James McAvoy, Jamie Bell ve Alan Cumming gibi isimler yer alıyor…

Welsh’in, başta Trainspotting olmak üzere birkaç kitabı Türkçeye çevrilmişti. Fakat maalesef bazılarına ulaşılamıyor… Ulaşılabilenden ulaşılamayana, liste şöyle:

“Aç kaldıklarında dostlarımı besleyebilmek istiyorum”

Jack Kerouac, 1957 yılında Marlon Brando’ya yazdığı mektupta, ünlü oyuncunun Yolda‘nın film haklarını alarak kitabı beyazperdeye aktarmasını istemiş. Mektup, Huffington Post’un haberine göre 2005 yılında bir “anı uzmanı” tarafından bulunmuş ve yakın zamanda Christie’s tarafından açık artırmada 33.600 dolara satılmış. Brando’yu Dean rolünde görmek istediğini söyleyen yazarın kendisi de Sal’i oynamayı düşünüyormuş. Kerouac mektupta, kendisini ve annesinin geçimini sağlayabilmek için böyle bir projeye girmek istediğini belirtiyor.Devamı »

Carrie tekrar mezuniyet balosuna gidiyor

Erkekler Ağlamazın yönetmeni Kimberly Peirce, bir Stephen King klasiği sayılan Carrie’yi yeniden beyazperdeye taşımaya hazırlanıyor. Brian De Palma’nın yönettiği 1976 uyarlaması da kültleşmiş bir yapımdı. Senaryoyu, lanetli olduğuna artık kesin gözüyle bakılan Spider-Man: Turn off the Dark müzikalinin yazarı Roberto Aguirre-Sacasa’nın kaleme alacağı filmin, romana çok daha sadık kalması bekleniyor. Ancak haberi yapan Flavorwire sitesine göre, Stephen King geçtiğimiz günlerde filmin dizginlerinin David Cronenberg ya da David Lynch’in elinde olmasını tercih edeceğini söylemiş.

Stephen King’in Türkiye’deki yayıncısı Altın Kitaplar Carrie‘yi, herhalde satış kaygısıyla Türkçeleştirerek Göz adı altında yayımlamış. Yeni bir Hollywood yapımı yeni bir Altın kapağı anlamına gelecek mi acaba?

GÜNCELLEME (21 Nisan 2013): Yeni filmin ilk fragmanı yayınlanmış. Aşağıdan izleyebilirsiniz. (5Harfliler aracılığıyla.)