Burçlar ve yazarlar: Balık

Sırma Köksal’ın 2003’te Radikal Kitap’ta yayımlanan, burçlar üzerinden yazarları inceleyen yazı dizisini, yazarın da izniyle bu yıl Koltukname’de paylaşacağız. Aradan geçen 10 yıldan sonra okurlarca yeniden keşfedilmesi ve sizleri de bizleri ettiği kadar mutlu etmesi ümidiyle.

Balık Derinlerde Gezer

Bütün ömrünü dere tepe zıplamaya adamış olan Jack Kerouac, “İnsanın bütün ömrü bir yabancı ülkedir,” demişti. Bunu ancak bir Balık söyleyebilirdi çünkü insan karada, Balık suda yaşar, yani Kerouac kendini hep yaban ellerde hissetmekte haklıdır. Balık ters yöne doğru yol almaya çalışan iki balıkla temsil edilir. Victor Hugo, “İnsanlık tek kutuplu bir daire değil, iki kutuplu bir elipstir,” diyerek bu durumu çok güzel dile getirmiştir (tek sorun Balık yerine insan demiş olmasıydı ama zaten Balık insancıldır).

Elipsin bir kutbunda gerçekler, diğer kutbunda ise idealler vardır, yani düşler, hayaller. Balık elipsin ikinci kutbunda salınır, hayalperesttir, duygusaldır, düşçüdür, imgelemi geniştir. W.H. Auden duruma açıklık getirmek için düşçülüğü imgelerin yendiği bir sofraya benzetir. Bu sofrada “bazıları ağzının tadını bilir bazıları ise pisboğazdır. Birçokları ise imgelerini pişirmeden konserve kutularından bir lokmada, düşünmeden, tadını almadan yalayıp yutarlar.” Balıklar ise sindire sindire, tadını çıkartarak yerler, mizah duyguları gelişmiştir. Nitekim Lale Müldür, “Depresyon Efendisi” adlı yazısıyla depresyonun bile nasıl tadını çıkarttığını anlatmıştı. Balık olmayanlar ile Balıkların ruh kardeşi Oğlak olmayanlar pek anlamamıştı espriyi ama bu zaten Balığın kaderidir. Balığı kendi bile zor anlar.

Balık derinlerde gezer. Ama derinlerde gezerken boş durmazlar. Çünkü yine Hugo’ya göre boş durmak tembellik değildir, bir görünür bir de görünmez çalışma vardır. “Seyretmek emek vermek, düşünmek yapmaktır.” Diğerlerinin anlamadığı da budur. Herkes onları tembellik ve sorumsuzlukla suçlayabilir ama aslında Balık harıl harıl çalışmaktadır. Zaten Balık için “hayat tadı çıkartılacak bir armağan değil, canla başla çalışarak yerine getirilecek bir ödevdir.” Schopenhauer bunu açıkça belirtmiştir. Yalnızca çalışma biçimi farklıdır. Başkaları emek verip yaparken Balık seyreder ve düşünür. Zodyağın son burcu olarak insan ruhunun en olgun dönemini temsil eder, olgunluğun zirvesinden bakar ve duruma bir açıklık getirmek ister, gördüklerini derleyip toparlamaya çalışır. Çünkü Balık gayet iyi bilir ki insan zihni dağılmaya pek müsaittir. Gördüğü genellikle hoşuna gitmez, zaten yapılışlarına pek karışmamıştır, eleştirir. “Şu dünyayı tanrı yarattıysa onun yerinde olmak istemem doğrusu. Çünkü dünyanın sefaleti yüreğimi parçalar,” diyen de yine Schopenhauer’dir. Balık bu sonsuz çabasına bir son verse belki rahat edecektir ama vermez, gerçekleri bulmak için çabalar ama gerçekler Balığın canını yakar. Lawrence Durrell şikâyet eder: “Belki de tek hastalığımız, birbirimizden yola çıkarak ürettiğimiz öykülerle yetinmek yerine dayanamayacağımız gerçeklerin peşine düşmektir.”

Kendi gerçekleriyle hayat birbirine uymadığında Balık uyumsuz kalır ama fikrinden vazgeçmez, gündökümlerinin adını “Bir Uyumsuzun Notları” olarak belirler, yaz düşleri kurar, kış düşleri yazar. Tomris Uyar da Balıktır. (Balıkların gözleri genellikle dikkat çekici ölçüde güzel, bakışları da anlamlıdır. Bunun konumuzla bir ilgisi yok.)

Anaïs Nin, insanın dünyasının kendi cesaretiyle doğru orantılı olarak daraldığını ya da genişlediğini söylemişti. Balık maceracıdır. Ama maceralarında en büyük silahları başkalarını anlama yetenekleridir. Yoksa Hugo sefil değildi, sadece sefaleti anlıyordu. Ama gelin görün ki, anladığı şeye gözünü karartarak dalanlardan değildi. “Akşama kalacak yeri olmayan birine adını sormayın, illa tanışmak isteyen insanlar sığınacak yere en çok ihtiyacı olanlardır,” derken bir Balık olarak kendini koruma gürüsünün ne kadar geliştiğini belli ediyordu. Balık dişi bir burçtur, kadınlar ve kadın olma durumu edebiyatlarında önemlidir, kadın olmadıklarında Ahmet Altan gibi kadınların yazarı olurlar. Lawrence Durrell bir kadınla yapılabilecek üç şeyi saymıştı: âşık olmak, uğruna acı çekmek, roman kahramanı haline getirmek. Balık için üçü de aynı kapıya çıkar, Balık hikâyeleştiremediği şeylere ilgi duymaz, ilgi duyduğu şeylerden de genellikle acı çeker. Kadın olduklarında ise bunu kendileriyle yaparlar. Aslı Erdoğan kendini toplumun ötekisi olarak kurgular ve acı çeker. Anlattığı acılara bakıp, “E ne var bunda?” demeyin, Balık bir de üstelik alıngandır, insandan anlayış, sabır bekler. Tıpkı W.H. Auden’ın dediği gibi, “Belki de tek bir ölümcül günah vardır: sabırsızlık.”

Balık olgunluktan ve sabırdan yanadır ama kapıda bekleyen Koç, zodyağın ilk burcu, insan ruhunun en genç evresidir. Dokuz aylık bekleme sürelerine bile zor dayanmış, sahne almak için tepişip durmaktadırlar.

Önümüzdeki ay Koç burcu.

***

Balık yazarları
Jack Kerouac / Victor Hugo / W.H. Auden / Lale Müldür / Arthur Schopenhauer / Lawrence Durrell / Tomris Uyar / Anaïs Nin / Aslı Erdoğan

(Görsel, astrolog Guido Bonatti‘den, 1277 civarı yapıldığı tahmin edilen bir gravür. Diğer burçlar için bkz. YayAkrepTeraziBaşakAslanYengeç, İkizlerBoğaKoçKovaOğlak.)

Sırma Köksal
+ posts

Burçlar ve yazarlar: Balık” üzerine 11 yorum

Bir Cevap Yazın