Britpop’u kim öldürdü?

Zengin Manchester tarlaları, 90’ların başında James, Stone Roses ve Happy Mondays gibilerinin hasatını yapmış, o hasatın tohumları da daha eğlenceli, biraz da vurdumduymaz Pulp, Blur, Oasis, Supergrass şahsiyetlerinde Britpop’a dönüşmüştü.

Ama Amerikan grunge’la paralel zamanlarda modern müzik dünyasında kuvvetli rüzgârlar estiren Britpop, milenyum yaklaşırken dünyanın ilgisini kaybetmeye başlamıştı. Coldplay, Radiohead, Travis yeni dalga İngiliz grupların başını çekmiş, Britpop akımının devamının gelmeyeceğini de kesinleştirmişti.

Britpop’un bu kadar kuvvetle benimsenmiş olmasına rağmen kolayca diğer türlere evrilmesi, hatta asimile olmasını açıklamak, biraz da müziğin dışındaki faktörlere göz atmayı gerektiriyor olabilir. NME, Britpop’un elden ayaktan düşmesine neyin neden olduğu konusunda on iki farklı teoriyi listelemiş.

Liste şöyle:

1. Tony Blair

1812’den beri seçilmiş en genç başbakan unvanını ele geçiren Blair’in Britpop sevgisi biliniyordu. Ancak ikinci Irak savaşında sivil halka yönelik işlenen cinayetlere siyasi katkısı, kamuoyunda bu akıma da sırt dönülmesine sebep oldu… Evet, bizce de saçma bir teori.

2. Radiohead

Britpop’un eğlence ve dans havalarına, karamsar ve karanlık OK Computer‘la 1997’de turp sıkan Radiohead, kısa sürede hoplayıp zıplayan indie barları tayfasını bir çırpıda gama, kedere boğmuştu. Britpop’u tepelemeye yeterli miydi, tartışmaya açık.

3. Knebworth festivali

Kasım 1996’da Britpop zirvesini yaptı. Oasis her gece 125.000 kişiye çaldı, 2.5 milyon kişi bilet talep etti. Her zirvenin bir çıkışı olduğu gibi, inişi de olacaktı elbet. Britpop bu zirveyi daha yukarı taşımayı başaramadı, yuvarlanıverdi.

4. Patsy Kensit

O zamanlar sevgilisi olan Liam Gallagher’la İngiltere bayrağı deseninde nevresimlerin üstünde yarı çıplak poz veren sosyetik güzel, Vanity Fair‘in Nisan 1997 sayısına kapak olmuştu. Kensit “Londra kıpırdanıyor! Tekrar!” sloganını da bu kapağa iliştirmişti. ’60’ların özgürlükçü, hedonist ve eğlenceli havasına yapılan bu gönderme, aristokratların lanetini Britpop’a yöneltmişti. Bir güzel kız nelere kadir Yarabbi!

5. Yeni akustik hareketi

Travis’in akustik gitarları konuşturduğu The Man Who albümü, iskemlelerine oturup uslu uslu parçalarını söyleyen müzisyenleri daha bir popüler hale getirmişti. Britpop gruplarının bu yeni trende ayak uydurmasıysa pek kolay olmadı, onlar ağustosböceği gibi eğlenmeye devam ettiler.

6. Delikanlı kültürü

İngilizce lad culture adı verilen altkültür –haddimiz olmadan böyle çevirdik– ’90’lar İngiltere’sinde entelektüellikten uzak, cinsiyetçi, vandal ve duyarsız genç orta sınıf erkekleri arasında epey yaygındı. Britpop gruplarının üyeleri de bundan muaf değildi. Toplum bunlardan illallah dediğinde, Britpop’un tabutuna bir çivi daha çakılmış oldu.

7. Ağır uyuşturucular

Eroin, kokain ve yeni nesil sert uyuşturucuların İngiltere gençliği arasında kolayca erişilebilir olması, genç müzisyenlerin parlak kariyerlerine pek de olumlu etki yaratmamıştı. Uyuşturucu dozunun artması üretkenliği ve işin eğlencesini alıp götürünce geriye enkaz kaldı. Enkazın altında da Britpop tabii.

8. Ego patlamaları

Birlikte iyi iş çıkartan ekip üyeleri, özgüvenleri tavan yapıp aralarında ego savaşlarına girince, bindikleri dalı kesmiş oldular. Gallagher’lar gibi babasının oğlunu tanımama noktasına varan işler, çöküşü hazırlamadı da ne yaptı?

9. Aşırı müzikal tutku

Britpop müzisyenleri arasında çok yetenekli ve yaratıcı olanlar bir süre sonra kuru eğlenceden, tekrar eden parçalardan sıkılıp yeni ufuklara yelken açmaya giriştiler. En üretkenleri değişmeye karar verince diğerlerinin güdük kalması da kaçınılmaz oldu.

10. Paraların suyunu çekmesi

Elinde gitarla otobüs bekleyen bir genci, birkaç hafta sonra büyük kontratlar imzalamış olarak dergi kapaklarında görmek olasıydı. Rüzgârı kaçırmak istemeyen yapım şirketleri paranın musluğunu hesapsızca açıp yatırımların geri dönmediğini fark ettikleri anda kapatmaları, Britpop’un can suyunu kesivermişti.

11. Prenses Diana

Halkın prensesinin 1997’de trajik bir trafik kazasında ölmesi, İngiliz toplumunun ruh halini fena halde etkilemiş ve nerdeyse tüm adayı depresyona sokmuştu. Kimsenin eğlenme ya da dans etme hevesi kalmamış, kendini kesecek şarkılarla ağıt yakma ve yas tutma istekleri belirmişti. Bu da eğlenceli Britpop’a iyi gelmemişti. Ölünün arkasından konuşulmaz ama doğrusu buna da pek aklımız yatmadı.

12. Eski defterlerin bir türlü kapanmaması

Aşılamayan çekişmeler, bir türlü görülemeyen hesaplar, Britpop üyelerinin bir türlü güçlerini toparlayamamasına yol açtı. Roger Waters ve David Gilmour gibi 60 yaşından sonra barışmaya karar vereceklerse, tren çoktan kalkmış olacak, Britpop’a rahmet okuyan bile kalmayacak, bizden söylemesi.