Galaksiler arası bir kayıp

90’ların sonlarında grunge etkisini artık yitirmişti; dünya gençliği, temelleri atılmış postmodern dünyada bunalımlı bir arayış içindeydi. Spice Girls Amerikan Müzik Ödülleri’ni kasıp kavurmaktayen, Britney Spears, erotik liseli figürüyle fenomen olmak üzere ilk albümünü yayınlamıştı ve yıllarca bir kadın ve bir erkekten oluştuğuna bizzat inandığım Modern Talking, tarihi bir hata yaparak tekrar birleşme kararı almıştı. Teknolojinin iyice belirleyici olduğu bu post-grunge dönemde, elektronica, neo-punk ve hip hop, genel beğeniden tatmin olmayan ve yeni bir yön arayan underground gençliğe ilaç gibi gelmişti.

Cypress Hill‘in unutulmaz “Insane in the brain” parçasıyla erken öncüllerinden olduğu bu geçiş döneminde, ta 70’lerin sonunda kurulan New Yorklu Beastie Boys da sahne almıştı. 1998 yılında, Hello Nasty albümündeki “Intergalactic”, Japon korku filmleri tarzındaki video klibinin de etkisiyle, gerçek bir hit haline gelmiş ve bir zamanların punk-rock akımının üyesi Beasty Boys’u, bir hip hop grubu olarak Grammy’ye kadar götürmüştü. (Aynı yıl Fatboy Slim ve Chemical Brothers’ın da büyük başarı kazandığını hatırlamak gerekir.)

İşbu Beasty Boys’un kurucusu “MCA” nam Adam Yauch, 47 yaşında, üç yıldır mücadele ettiği kansere geçtiğimiz günlerde (tam olarak 4 Mayıs 2012 tarihinde) yenik düştü. Böylece, 30 yılı aşkın süredir, “Ad-Rock” mahlasını kullanan Adam Horovitz ve “Mike D” lakabıyla tanınan Michael Diamond’la olan ortaklığı da ne yazık ki son bulmuş oldu. Beastie Boys’un bir ay önce “Rock and Roll Hall of Fame”e alınmış olması MCA için son bir mutluluk vesilesi olmuş mudur, bilinmez.

Dünyanın en uzun soluklu guruplarından Beastie Boys’un kurucusu Yauch, 1964 yılında Katolik bir baba ve Musevi bir annenin oğlu olarak dünyaya gelmişti. Daha sonra Budizm’i tercih etmesi, dinler kardeşliğine bir katkı olarak kabul edilebilir belki. Tibet bağımsızlık hareketinin ateşli bir savunucusu olan Yauch, 2009 yılında kansere yakalandığını öğrenmişti. Üç yıl süren tedavisi ne yazık ki olumlu sonuç vermedi.

Kendisini sinir bozucu bir bağımlılık yapan “Intergalactic” klibiyle anmayı bir borç biliriz.

Optimusminimus, kendini gezdirmekten yorulup ruhunu gezdirmeyi tercih eden, asgari müşterekler arayışında, tembel bir hoş seda düşkünüdür.

Website | + posts

Bir Cevap Yazın