soL Portal’ın haberine göre, camilerin kapıları turist rehberlerine kapatılıyor. Bundan sonra camileri ziyaretçilere, özel “cami rehberleri”, yani ilahiyat eğitimi almış kimseler gezdirecek. Alınan her türlü kararda, yaşanan her türlü olayda yurtdışında, özellikle de batıda gerçekleşen uygulamaları örnek göstererek gerçek bir açıklama yapmaktan kaçınan hükümet, bu sefer de farklı bir yol izlemiyor. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozbağ, kararı duyururken “Gerek Yahudi gerek Hıristiyanların yaşadığı ülkelerde dinî mekânların din adamlarınca tanıtıldığını” söyleyerek meseleyi kapanmış sayıyor. Kendisinden biraz daha açık konuşarak hangi ülkelerdeki hangi kilise ve sinagoglardan bahsettiğini saymasını rica ediyoruz — turist rehberlerinin tarihi ve turistik bir alanda mesleklerini icra etmesi nerelerde yasaklanmış?
Haberin soL Portal dışındaki mecmualarda, rehberlere bir kısıtlama getirilmiyormuş gibi yansıtıldığını belirtebiliriz. 12 Ocak’ta yayımladıkları yazıda, rehberlerin tepkisine rağmen hükümetten geri adım atılacağına dair herhangi bir açıklama gelmediğine dikkat çekiyor ve şu önemli noktaya değiniyorlar:
İstanbul’un tarihi ve kültürel mirasının önemli parçası olan camilerin uzman rehberlere kapatılması, bu mirasın sanat tarihinden sosyolojiye, karşılaştırmalı dinler tarihinden mimarlığa kadar çeşitli disiplinlerden yararlanarak çağdaş bir biçimde anlatılmasının devlet tarafından yasaklanması anlamına geliyor.
Eğer AKP hükümeti İslam tarihinin değerlerini korumak ve hem yerli-yabancı turistlere en doğru şekilde yansıtmak hem de gelecek nesillere muhafaza edilmiş bir biçimde aktarmak istiyorlarsa, kendilerine öncelikle tarihi camileri yıkmaktan, tarihi yarımadanın yeşilliklerini yok edip tarihi yapılarını genel olarak özel kurumlara ve özel olarak otellere vermekten ve kentsel dönüşüm projeleriyle tüm tarihi İstanbul’u çarpıtmaktan vazgeçmelerini öneriyoruz.
Bu noktada bugün Radikal’da yayımlanan Beşir Ayvazoğlu söyleşisini de okumalarını tavsiye ederiz.