Victor Hugo’dan Juliette Drouet’ye: “Hayatını değiştiren o gizemli ânı hiçbir zaman unutma meleğim”

drouet-hugo

Victor Hugo‘nun daha önce Sefiller‘le ilgili yazdığı etkileyici mektuba yer vermiştik. Şöyle diyordu büyük yazar:

Sefiller kitabının tüm halklar için yazılmış olduğunu söylerken haklıydınız beyefendi. Herkes tarafından okunacak mı bilmiyorum ama ben herkes için yazdım. İngiltere’ye olduğu kadar İspanya’ya, İtalya’ya olduğu kadar Fransa’ya, Almanya’ya olduğu kadar İrlanda’ya, köleleri olan cumhuriyetlere olduğu kadar, serfleri olan imparatorluklara da hitap etmektedir. Toplumsal meseleler sınırları aşar. İnsan türünün yaraları, dünyayı kaplayan o geniş yaralar, dünya haritası üzerine çizilmiş mavi ya da kırmızı çizgilerde son bulmuyor. İnsanın cahil ve umutsuz olduğu her yerde, kadının kendini ekmek parası için sattığı her yerde, çocuğun bir şeyler öğrenebileceği bir kitabın ve ısınabileceği bir ateşin eksikliğini çektiği her yerde, Sefiller kapıyı çalar ve şöyle der: Açın kapıyı, sizin için geldim.

İçinde yaşadığımız medeniyetin bu çok karanlık ânında, sefilin adı insandır; her iklimde can çekişmekte, her dilde inlemeye devam etmektedir.

Bu sefer bambaşka türde bir mektupla, bir aşk mektubuyla çıkıyor Hugo karşımıza. Eşinden daha çok mektuplaştığı metresine, Juliette Drouet’ye yazılmış bu mektupta bir kez daha bir yazarın yasak aşkına tanıklık ediyoruz.

Mektuptan sonra Hugo okumak için esinlenenler, Notre-Dame’ın Kamburu ve Bir İdam Mahkûmunun Son Günü için İş Bankası ve Can yayınlarına bakabilirler. Sefiller‘in eksiksiz ve güvenilir baskısı İletişim Yayınları’nda mevcut; ama biz elbette bize bu mektubu (ve başka birçok mektubu) bulup çeviren Birsel Uzma’nın Oğlak Yayınları’ndan çıkan Sefiller çevirisini öneriyoruz. Uzma’nın diğer çevirilerinin başında De Sade, Maupassant ve Rabelais geliyor. Tam listeye Robinson’un sitesinden ulaşılabilirsiniz. (Des Lettres aracılığıyla.)

17-18 Şubat 1841 gecesi

Hatırlıyor musun sevgilim? İlk gecemiz bir karnaval gecesiydi, 1833 yılının Büyük Perhiz’i arifesiydi. Tiyatrolardan birinde bir balo vardı; aslında gitmek zorundaydık ama kaçırmıştık ikimiz de. (Yazmaya güzel dudaklarından bir öpücük almak için ara veriyor ve sonra devam ediyorum). Hiçbir şey, eminim ölüm bile silemeyecek bu anıyı hafızamdan. Şu anda o gecenin her bir ânı tek tek geçiyor aklımdan ardı ardına, ruhumun gözü önünden geçen yıldızlar gibi. Evet, baloya gitmek zorundaydın ama gitmedin, beni bekledin güzellik ve aşk timsali masum meleğim. Küçük odan şahane bir sessizliğe gömülmüştü. Dışarıda Paris gülüyordu, şarkılar söylüyordu, işitiyorduk; maskeler geçiyordu kahkahalar içinde. Büyük şölenin ortasında, biz kendi köşemize çekilmiş, bize özel tatlı bir kutlama yapıyorduk gölgelerin içine gizlenmiş. Paris’in sarhoşluğu sahteydi, oysa bizimki gerçek…

Hayatını değiştiren o gizemli ânı hiçbir zaman unutma meleğim. O 17 Şubat 1833 gecesi bir semboldü, sende gerçekleşen büyük ve ihtişamlı bir şeyin cisimleşmiş haliydi sanki. O gece kargaşayı, gürültüyü, göz kamaştıran sahtelikleri, kalabalığı dışarıda, uzakta bir yerlerde bırakıp gizemin, ıssızlığın ve aşkın içine attın kendini.

O gece sekiz saat geçirdim yanında. Bu saatlerden her biri bir yıla bedeldi.

Bu sekiz yıl boyunca, yüreğim hep seninle doluydu ve gördüğün gibi, bu yıllardan her biri bir asra dönüşse bile değiştiremeyecek hiçbir şey bu durumu.

Fransızcadan çeviren: Birsel Uzma

 

 

Website | + posts

Victor Hugo’dan Juliette Drouet’ye: “Hayatını değiştiren o gizemli ânı hiçbir zaman unutma meleğim”” üzerine bir yorum

Bir Cevap Yazın