Kediler: Sanat eserlerini de taklit ederler, seksi erkek fotoğraflarını da, pin-up kızlarının pozlarını da… Kedileri içeren Haftanın Eğlencesi yazılarımıza, Cats That Look Like Pin-Up Girls (Pin-Up Kızlarına Benzeyen Kediler) adlı Tumblr sitesinden derlediklerimizle devam ediyoruz. Herkese kedili günler.
Kategori: Popüler Kültür
Haftanın Eğlencesi: Seksi erkek fotoğraflarını taklit eden kediler
Haftanın Eğlencesi bölümümüzde daha önce “Sanat eserlerini taklit eden kediler“e yer vermiştik. Sırada, seksi erkek fotoğraflarını taklit eden kediler var. Belki de erkeklerin seksi kedileri taklit ettiğini söylemek daha doğru olur… Her halükârda, yalnızca birbirini taklit eden erkekler ve kedileri bir araya getiren bir Tumblr sitesiyle karşı karşıyayız: Des Hommes et des Chatons (Erkekler ve Kediler). Küçük bir seçkiyi aşağıda bulabilirsiniz, daha fazlasıysa bağlantıda. Herkese kedili günler diliyoruz. (Distractify aracılığıyla.)
Haftanın Eğlencesi: Dünyanın en meşhur ayakkabıları
Daha önce Meşhur Gözlükler adlı çalışmasını paylaştığımız İtalyan tasarımcı Federico Mauro’dan bu sefer bir başka hoşluk geliyor: Meşhur Ayakkabılar. Gözlükler‘de olduğu gibi, Mauro burada da hem gerçek hem kurgusal ünlülerin, artık yakından tanınan ayakkabılarını derlemiş. Bizim favorimiz Lady Gaga, ya sizinki?
Meşhur Gözlükler için sizleri buraya, Mauro’nun diğer çalışmaları içinse buraya alalım. (Flavorwire aracılığıyla.)
Wolverine: Kurttan kuzuya
Uzun bir aradan sonra Koltukname’ye bir çizgi roman uyarlamasıyla geri dönüyor olmak çok güzel! Maalesef söz konusu uyarlama (Wolverine) o kadar güzel değildi. Bu vesileyle fantastik çizgi roman / fantastik sinema ve siyaset konusunu biraz deşmek istiyoruz. Malum artık Hollywood’un yarısından fazlası uyarlama, onlarından yarısından fazlası fantastik edebiyat ya da çizgi roman uyarlaması oldu. Hobbit hakkında yazdıklarımız ve okunanların nasıl görselleştirildiğine dair bir tartışma için şuraya bakabilirsiniz. Popüler TV dizilerinden Game of Thrones tartışmaları için ise şuraya ve şuraya uğrayabilirsiniz.
Daha Wolverine’e gitmeden Sol Gazetesi‘nde Can Önen’in film eleştirisini okumuştuk. Yazının daha geniş halini Azizim Sanat Örgütü‘nün (mottoları — “Sanat Aydınlanma içindir”) e-dergisinde okuyabilirsiniz. Can Önen, Marvel karakterlerinin düzen karşıtı olmasalar da arada kaotik ya da anarşi yanlısı özellikler taşıyabildiklerini hatırlatıyor. Wolverine’in Marvel içinde önce bir yan karakter olarak ortaya çıkışını ve macerasının devamını aktarıyor. Argümanı ise Hollywood’un artık kısırlaşan piyasayı canlandırmak için uyarlamalara sarılması ve 3 boyutlu film çekeceğim diye çok boyutlu karakterleri tarihlerini de hiçe sayarak tek boyuta indirgemesi.Devamı »
Haftanın Eğlencesi: Dünyanın en meşhur gözlükleri
İtalyan tasarımcı Federico Mauro, hem ünlülerin hem de ünlü sayılacak kadar tanınan kurgusal karakterlerin, artık birer sembol haline gelmiş olan gözlüklerini derlemiş. Meşhur Gözlükler adlı ilüstrasyon çalışması, Sophia Loren’den Elvis Presley’ye, birçok sürpriz isim içeriyor. Listede en çok kimi görmekten mutlu olduğunuzu yorumlara bekliyoruz. Meşhur gözlüklerin tamamı ve Mauro’nun diğer çalışmaları için internet sayfasını ziyaret edebilirsiniz. (Flavorwire aracılığıyla.)
Devamı »
Ünlülerin pasaportları (ya da Sanatçı, müzisyen ve yazarların pasaportları II)
Sizlerle daha önce, James Joyce’tan Janis Joplin’e, David Bowie’den Truman Capote’ye, birçok sanatçı, müzisyen ve yazarın eski pasaportlarını paylaşmıştık.
Ehliyetten kredi kartlarına, markaların kampanya kartlarından spor kulübü kimliklerine, üstünde adımız yazan bin bir türlü kart taşıdığımız şu günlerde belki de hâlâ en mahrem ve en masum kimlik sayılabilir pasaport. Her seferinde çile çekerek vizelerle doldurmamız gerekse de, dünyanın dört bir köşesine gitmemizi sağladığı için ayrıca severiz kendisini. Bu mealde, Einstein’den Lennon’a, ünlülerin pasaportlarını paylaşmaya devam ediyoruz. Vesikalık fotoğrafta bile güzel çıkmayı başaran Marilyn Monroe’ya da –namı diğer Norma Jean– diyecek bir şey bulamıyoruz…

Haftanın Eğlencesi: Çeşitli sanat eserlerine bürünen Julianne Moore
Büyüklü küçüklü çeşit çeşit rolünden tanıdığımız ve sevdiğimiz Julianne Moore, 2008 yılında Harper’s Bazaar dergisine verdiği bir söyleşiyi takip eden fotoğraf albümünde, ünlü sanatçıların tabloları (ve bir durumda heykeli) olarak poz vermiş. İnternet bu ya, fotoğraflar geçen yıl Tumblr’da yeniden ortaya çıktıktan sonra, bu yıl da bizim dikkatimizi çekti.
Meşhur moda fotoğrafçısı Peter Lindbergh imzalı çalışma, hem mizansen hem de Moore’un pozlarına kattığı duygu itibariyle sanat eserlerini çok güzel yansıtıyor. Bu etkileyici uyarlamayı aşağıda görebilirsiniz. Hepsini öyle beğendik ki, aralarından en sevdiğimizi seçemiyoruz. Ya siz? (Flavorwire aracılığıyla.)

Sanatçı, düşünür ve bilim adamlarından Türkçe pop
Daha önce Türkiye’deki ünlülerin isimleriyle oynarak yaptığı posterlerle epey ses getiren İstanbullu grafik tasarımcı Uğur Saraç, bu sefer daha uluslararası –ve tarihi– bir çalışmaya imza atmış. “Best of Celebrities” adlı projede, sanatçı, düşünür ve bilim adamlarının fotoğraflarını, Türkçe şarkı sözleriyle eşleştiren Saraç, Arşimet’e “Kaldıramazsan kaldırırlar gülüm” dedirtmiş bulunuyor. Kimi yazım hatalarının hoş görülmesi gereken posterler aşağıda, büyük boyları ile Saraç’ın diğer çalışmaları ise burada. (Cin Fikir aracılığıyla.)
Haftanın Eğlencesi: Ali Amca’nın giysileri
Berlinli Ali Amca, her sabah yürüyüşü sırasında önünden geçtiği bir kafede çalışan garsonun dikkatini çekmiş. Ali Amca’nın dikkat çekici yanı, giysileri. Üstünde ister takım elbise olsun ister kot pantolon ve ceket, Ali Amca görünümüyle her zaman yakıyor. Fotoğrafçı Zoe Spawton da, tüm bu kıyafetleri, “What Ali Wore” (Ali Ne Giydi) adlı Tumblr bloğunda paylaşıyor.
İşte sosyal medyayı sarsan Ali Amca’nın giysilerinden bir seçki. Biz en çok vişne çürüğü takımla aynı renkteki yağmurluğu beğendik, ya siz?
Hayır demeden iki kere düşün

İnsanlar bazen önlerine gelen bir fırsatı değerlendiremeyebiliyorlar. Elbette ne kaçırdıkları daha sonra ortaya çıkıyor ama iş işten geçmiş oluyor. Müzik dünyasında da bu durum çok alışılmadık değil.
Aslında belirli bir müzisyen için yazılmış bir parça, o reddedince, başka biri tarafından kaydediliyor ve hatırı sayılır bir başarı da gelebiliyor. İşte müzik dünyasından yedi ilginç reddedilen başarı hikâyesi:
1. “Telephone”
Reddeden: Britney Spears
Kaydeden: Lady Gaga
Bu ikiliyi karşılaştırmak için ideal bir parça. Gaga, bu parçayı bizzat Spears’ın Circus albümü için yazmıştı ama Spears, bir demo kaydettikten sonra burun kıvırınca, beste Gaga’ya kaldı. Lady Gaga, The Fame Monster albümünde parçayı memnuniyetle kaydetti.Devamı »
Ünlü isimlerin gençlik şakaları
Liste cenneti mental_floss, beş ünlü ismin gençliklerinde yaptıkları eşek şakalarını bir araya getirmiş. 1 Nisan şakaları için hâlâ kafa yormakta olanlara ilham vereceği ümidiyle paylaşıyoruz aşağıdaki listeyi sizlerle. Bunları yeterli bulmazsanız, George Clooney’nin kabarık şaka siciline ya da Jimmy Kimmel’la Matt Damon’ın atışmasına göz atabilirsiniz. Ayrıca bugün 47. ölüm yıldönümü olan, ironi ve hicivin ustası Flann O’Brien‘a şapka çıkartmazsak da olmaz.
Lafı daha fazla uzatmadan, işte ünlülerin gençlik şakaları:
Abraham Lincoln

Abraham Lincoln genç bir adamken, üvey annesi Sarah Bush Lincoln boyuyla ilgili olarak ona takılır, saçlarını temiz tutması gerektiğini yoksa tavanı temizlemek zorunda kalacağını söylermiş. Sarah’nın evde olmadığı bir gün, Abe çamur birikintisinin yanında yalınayak oynayan iki çocuk fark etmiş. Onlardan, ayakları iyice kirlenene dek çamur basmalarını istemiş. Sonra onları eve götürüp, havada kaldırıp ters tutmuş ki, tavana çamurlu ayaklarıyla basabilsinler. Onları iyice yürütmüş tavanda. Söylenene göre üvey annesi şakadan hoşlanmış ama Lincoln’a tavanı yeniden boyatmış.Devamı »
The Simpsons’dan seçme 10 rock performansı

Matt Groening, meslek hayatına erken yaşta komşu binada faaliyet gösteren “Yaratık Kulübü” için canavarlar tasarlayarak girmişti. Kierkegaard ve Nietzsche‘yi seven, iyi bir gözlemci olan Groening, Vietnam kabusundan yeni uyanan Amerika’da çizgi dünyasında bir yol çizmeye çalışıyordu. 80’lerin ortasına dek bant karikatürler, çizgi diziler gibi işleriyle kendine bir yer edinmeyi başardı. O güne kadar yaptıklarından daha ciddi bir proje üretmek isteğiyle, Fox TV için 30 saniyelik skeçler hazırlayacağı bir sözleşme imzaladı. Bu skeçler, hiçbir ırkın karakteristiği olmayan “altın sarı” benizli bir ailenin maceralarından oluşuyordu ve çok beğenildi. 1989 yılında bu yana yayında olan dünyanın en başarılı çizgi filmlerinden The Simpsons, işte böyle ortaya çıktı.
O kadar sevildi ki, bir araştırmaya göre ABD 16 yaş altı gençliğinin sadece %41’i üç bakanlığın adını sayabilirken, %74’ü Bart Simpson’ın yaşadığı kasabanın adını (Springfield) biliyordu. Absürd karakterleri ve olaylarıyla, her alanda, ama en çok da Amerikan toplumuna yönelik sert eleştiriler yöneltmesiyle, üniversitelerde derslere bile konu oldu.
Simpsonlar, tıpkı daha önce The Muppet Show‘da olduğu gibi, pek çok ünlüyü de yıllar içinde konuk etti. Böylece hem gündemi hem popüler kültürü yakalayabiliyor, kimi zaman seyirciye onların da sıradan insanlar olduklarını, kimi zaman saçma ve komik davaranabildiklerini hissettiriyordu. Konukların bazısı kendilerini bazen de, Steve Martin gibi, başkalarını oynamaktaydı.
Toplamda küçük bir stadyumu dolduracak kadar, altı yüzden fazla ünlü Simpsonlara konuk oldu. Bunların hatırı sayılır bir kısmı da müzisyenlerdi. Stereogum sitesi, Simpsonlar‘a konuk olan müzisyenlerin arasından en sevdiği 10 taneyi seçmiş. Biz de bunları kendi yorumlarımız, bölümlerle konuk müzisyenlerin rollerinin kısa bir özeti ve bulabildiğimiz kadar videoyla sizlere sunuyoruz.Devamı »
Sherlock mahkemede
Daha önce Türkçede de yayımlanacağı müjdesini verdiğimiz kapsamlı Sherlock Holmes edisyonunun editörü (ve filmlerinin baş danışmanı) Leslie S. Klinger, “Sherlock Holmes ve Dr. John H. Watson karakterlerinin artık telif hakları korumasında olmadıklarını kanıtlamak” amacıyla Sir Arthur Conan Doyle‘ın vârislerine dava açmış bulunuyor.
Klinger, Sara Paretsky, Michael Connelly, Lev Grossman gibi farklı yazarların Sherlock Holmes karakterini içeren öykülerinden oluşan bir derleme hazırlamaktaydı. (Bu fan fiction çok yaygın bir hadisedir. Türkçedeki bir örneği için bkz. İpek Ev, İthaki Yayınları.) Klinger’a göre, derlemeyi basacak olan yayınevi varislerden tarafından tehdit edildi:
Conan Doyle vârisleri yayıneviyle iletişime geçtiler … ve eğer kendilerine lisans ücreti ödenmezse, kitabımızın büyük dağıtımcılara satılmamasını sağlayacaklarını ima ettiler. Yayıncımız elbette kaygılanmıştı, bu konu çözülmeden kitabı basamayacaklarını söylediler … Conan Doyle’ın Holmes öykülerinden bir kısmının Amerika’da hâlâ telif haklarıyla korunmakta olduğu doğrudur. Ama Conan Doyle’ın yazdığı öykülerden bir çoğu artık telif hakları kapsamında değildir. Holmes, Watson ve diğer karakterler şu an telifsiz olan bu elli öyküde iyice oturtulmuştur. Bu Amerikan yasalarında, isteyen herkesin Holmes ve Watson’lı hikâyeler yazabileceği anlamına gelmelidir.
Telif haklarının edebiyat, müzik, hatta yemek alanlarındaki işleyişlerine Koltukname’de epeyce yer verdik, vermeye de devam edeceğiz. Edebiyat ve Türkiye özelinde, günümüzde kabul edilen Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu‘na göre, yazarların teliflerinin kalkması için ölümlerinin üzerinden 70 yıl geçmiş olması gerekiyor. (Konuyla ilgili daha fazla bilgi için buraya bakabilirsiniz.) Bu durumda Sir Arthur Conan Doyle’ın tüm eserlerinin, haliyle yaratmış olduğu karakterlerin, telif hakkı 2000 yılında doldu.Devamı »
Oscar’lar: Kaybedenlerin de kazandığı ödül töreni
Malum, geçtiğimiz pazar Oscar’lar dağıtıldı. Törenin genel olarak pek heyecan verici olduğu söylenemezdi: Sunucu Seth MacFarlane ırkçı şakalarıyla eleştirilirken, ödülleri alan isimlerde de herhangi büyük bir sürpriz yaşanmadı. Geceye damgasını vuranın Daniel Day-Lewis’in esprileri olduğunu düşüneneler de var. En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü üç kere kazanan ilk oyuncu olan Day-Lewis’in konuşmasını buradan izleyebilirsiniz.
Ama pazar günü Oscar kazanamayanlar evlerine eli boş döndü diye sakın üzülmeyin. Tüm adaylara dağıtılan hediye sepetinde öyle ürünler var ki, bir şey kaybetmekten söz etmeyi güçleştiriyor. Los Angeles’lı bir pazarlama şirketi olan Distinctive Assets‘in sahibi Lash Fary tarafından hazırlanan sepette güzellik ürünlerinden kıyafetlere, diet programlarından tropik tatillere kadar yok yok. İşte bu yılki 50 bin dolarlık (geçen yıla göre 10 bin dolar daha ucuz!) sepetteki hediyelerden bazıları. (Time NewsFeed aracılığıyla.)Devamı »
Haftanın Eğlencesi: Jay-Z Gatsby’ye karşı
![]()
Sinemaseverler mayısta vizyona girecek olan, başrolünde Leonardo DiCaprio’nun bulunduğu yeni Muhteşem Gatsby filmini bekleyedururken, biz Koltukname olarak Gatsby’nin yaratıcısı Fitzgerald’la ilgili çeşitli haberleri okurlarımıza sunmaya devam ediyoruz. Bugünkü paylaşımımız ise haberden ziyade bir test!
Yılın başında, Muhteşem Gatsby‘nin müziklerinin bir parçasını Jay-Z‘nin yazacağı duyurulmuştu. Vulture, bunun isabetli bir karar olduğu görüşünde. Jay-Z’nin şarkılarıyla Fitzgerald’ın klasiklerinin birçok ortak noktası olduğunu vurgulayan Vulture yazarı Margaret Lyons, örnek olarak ikisinin de eserlerinde mücadeleye, cinsiyet rollerine, toplumsal sorunlara, zenginliğin ihtişamına ve tuzaklarına, Amerikan hayalinin çekiciliğine, ayrıca partilere, arabalara ve modaya yer vermesini gösteriyor.
Jay-Z’nin şarkı sözleriyle Fitzgerald’ın cümlelerinin birbirine gerçekten de ne kadar çok benzediğini kanıtlamak için bir test hazırlamış Vulture. Bakalım siz Jay-Z ile Jay G’yi birbirinden ayırabilecek misiniz. Yanıtlar yazının altında. Tüm Gatsby alıntıları Püren Özgören çevirisinden alınmıştır.Devamı »
Haftanın Eğlencesi: 85 yıllık Oscar’ın en iyi filmleri ve sürpriz röportajlar
24 Şubat, yani önümüzdeki pazar günü 85. Akademi Ödülleri, namı diğer Oscar’lar sahiplerini bulacak. Umut Işığım filminden Jennnifer Lawrence En İyi Kadın Oyuncu, Lincoln‘dan Daniel Day-Lewis En İyi Erkek Oyuncu, Argo da En İyi Film için favoriler arasında.
Oscar heyecanı artarken her yerde ödüllerle ve adaylarla ilgili haberler, reklamlar, vb. görüyoruz. Aralarında en çok hoşumuza gideni Bakınız‘ın Facebook sayfasında gördüğümüz bu afiş. Oscar’ın 85 yıllık tarihi boyunca En İyi Film Ödülü’nü kapan filmler, Oscar heykelciğinin üstünde gösterilmiş. Bakalım kaçını tanıyabileceksiniz. Bulamadıklarınız için IMDb’nin Oscar sayfasında geçmiş yıllara göz atabilirsiniz. (Resmi büyütmek için üstüne tıklamanız yeterli.)
—
Will Ferrell ve ekibinin çalışması olan Funny or Die‘ın takipçileri, Zach Galifianakis‘in “Between Two Ferns” (İki Eğreltiotunun Arasında) adlı şaka programını bilecektir. Galifianakis’in ünlü konuklarına rahatsız edici sorular sorduğu, kimi zaman aynı derecede rahatsız edici yanıtlar, kimi zamanlarsa şiddetli tepkiler aldığı program Oscar Özel bölümlerini yayınladı! İki bölümden oluşan Oscar Özel programına, sarhoş bir Anne Hathaway, ishalden bahseden bir Naomi Watts ve kavgacı bir Bradley Cooper damgasını vuruyor.Devamı »
LEGO 55 yaşında
Çocuklardan yetişkinlere büyük bir hayran kitlesi bulunan, türlü türlü çılgınlıklara neden olan LEGO, 55. kuruluş yıldönümünü kutluyor. Üstelik daha öncekilere taş çıkartacak bir reklam kampanyasıyla: LEGO bulmacalar.
Kolay olanlar yanıtı bulunca tebessüm ettiren, zor olanlar ise insanı çileden çıkartan bu 55 bulmacadaki tek ipucu, sağ alt köşedeki “Hayal edin” yazıları. “Bir şarkı hayal edin,” “Bir film hayal edin,” “Bir kitap hayal edin,” “Bir masal hayal edin,” “Bir grup hayal edin,” başlıkları bulmacanın kategorisine işaret ediyor. Yanıtlar için resmin üstüne tıklayabilirsiniz. (Favulous aracılığıyla.)
Haftanın Eğlencesi: Bir “creep” olarak Lance Armstrong
Aranızda duyanlar olmuştur, ünlü bisikletçi Lance Armstrong, televizyonda Oprah‘ya kalbini açan ünlüler kervanına katılmıştı. Geçtiğimiz haftalarda bu televizyon söyleşisi daha ziyade Batı’da ufak çaplı bir skandal yaratmıştı. Bu söyleşide 2009 ve 2010 zaferleri hariç tüm yedi Fransa Bisiklet Turu’nda doping yaptığını itiraf eden Armstrong, bunun bir spor komplosu olmadığını, herkesin yaptığını, yarışmaya katılmanın ön koşulu gibi gördüğünü de eklemişti.
Öğrendiğimize göre, yetkililer itiraf sonrası Armstrong’un peşini bırakmıyorlar, tam tersi üstüne gitmeye devam ediyorlar. Bu olayın tarihte gelmiş geçmiş en büyük doping skandalı olduğu kanaatindeler, zira sadece ilaç kullanmak değil, bunu senelerce bu kadar başarılı bir şekilde saklayabilmek Armstrong’a yardım edenleri de suçlu konumuna getiriyor. Tek kişilik bir iş değil yani doping. Atletizm neydi üzerine bizi düşüncelere sevk eden bu hikâye aynı zamanda televizyonda gelen itiraf dolayısıyla televizyon popüler kültürünün hep hatırlanacak bir parçası oldu. Hatta televizyon kültürünün başka önemli bir meselesi olan müzikleri canlı değil de kayıttan aktarma konusunda Beyoncé‘nin skandalıyla yan yana tartışıldı, neden hep hile yapıyoruz sorusunu sordurttu.Devamı »
Sundance portreleri

Yılın izlenilesi filmlerinin ilk işareti sayılabilecek olan bir Sundance Film Festivali daha geride bıraktık… Bağımsız filmlerin yarıştığı festivalde, Fruitvale, Blood Brother, The Spectacular Now ve In a World… gibi filmler ödülü kaptı (tüm listeyi buradan görebilirsiniz).
Sundance’te neredeyse filmlerden çok ilgi gören bir oluşum söz konusu: Portreler. Film ekiplerinin hem topluca hem tek tek çektirdiği bu fotoğraflar, Park City, Utah’nın soğuğundan korunmak adına giydikleri kot ve kazaklarla, diğer tüm ödül törenleri, galalardaki ışıltılı takım ve tuvaletlerden çok daha farklı bir görüntü oluşturan yıldızlarıyla dikkat çekiyor. Farklı fotoğrafçılar farklı gazeteler için çalıştıklarından birden fazla portre oturumları mevcut fakat 2013’te bizim en çok hoşumuza giden Victoria Will‘in The Guardian için yaptığı çalışma oldu. Fotoğrafların tamamını yazının devamında görebilirsiniz. (Bant Mag aracılığıyla.)Devamı »
Haftanın Eğlencesi: 30 Rock’tan Jenna Maroney’yle Mickey Rourke’un aşkı
O birkaç özel ânı yakalamak (ve elbette harika kadrosunun yeteneklerini sergilemesine şahit olmak) uğruna komik olmayan uzun saatlerine katlandığımız Saturday Night Live‘ın incilerinden biridir Tina Fey. SNL sonrası yapımcılığını, yazarlığını ve başrolünü üstlendiği 30 Rock, yedi sezon sonunda bu yıl sona eriyor.
Vulture, bu güzel diziyi uğurlamak adına bir süredir eğlenceli yazılara yer veriyor. Bunlardan sonuncusu, dizinin diva karakteri Jenna Maroney’nin Mickey Rourke’la olan aşkı üzerine. Yedi yıl boyunca Jenna Rourke’la ilişkisini ima eden şeyler söyleyip duruyordu (ör. “Seni baştan yaratmam gerekecek. Tamamen soyup sıfırdan yapacağım seni. Tıpkı Mickey Rourke’un bana cinsel olarak yaptığı gibi.”) ama ikiliyi hiç birlikte görmemiştik. Bu yüzden Vulture Kyle Hilton‘dan en ateşli alıntıları resmetmesini istemiş. Sonuçlar, aşağıdaki gibi.







