Önce, size yakında tanıtmak için sabırsızlandığımız, Ortadoğu üzerine Ortadoğuluların yazıp çizdiği pek güzel bir İngilizce elektronik mecmua olan Jadaliyya‘da okuduk İranlı ninjaları. Sonra soL Portal “İran’ın Reuters’i yasakladı… ama galiba kimse ‘basın özgürlüğü’ diyemeyecek” adlı, konunun açıklama gerektirdiğini ta başlıktan belli eden bir yazı yayımladı. İyi de oldu. Peki tam ne oldu?
Reuters İran’da ninjutsu öğrenen ve sonradan seyrettiğimiz videolardan gördüğümüz, okuduklarımızdan anladığımız kadarıyla da gayet başarılı olan kadın “ninja”larla ilgili yaptığı haberin başlığını şu şekilde hazırlamış: “Binlerce kadın ninja İran’ın suikastçileri olarak eğitiliyorlar.”
Böyle bir başlık Reuters’ten gelince daha sansasyonel haber içerikli Batı gazeteleri yanlışa yanlış ekleyip sonunda bir kurmacaya ulaşmışlar. İlk yanlışa, yani bu kadın sporcuların suikastçi olduğu suçlamasına –hatta iftirasına, diyelim– giden çarpıtma ise kadınlara sorulan “Ülkenize saldırılırsa korur musunuz?” sorusuna “Evet, ülkemi korurum,” diyerek cevap vermiş olmaları. İranlılar ülkelerini koruyunca suikastçi oluyorlar, Rambo ise kahraman! Bu ne yaman çelişki…
Ayrıca kadınların devletin diktesiyle değil de eğlendikleri, seçtikleri için ninjutsuyla ilgilenebilecekleri Reuters’in tahayyülüne sığmamış belli ki. Jadaliyya’da yazan Shiva Balaghi şöyle diyor bu konuda:
İran’da [kadınların] önemli hakları kısıtlanırken, Batılı yazarlar, gazeteciler ve akademisyenler de onları sesi olmayan, kendi eyleme geçme becerileri olmayan zihinsiz sembollere indirgiyor.
Buradaki kısa videodan, söz konusu kadınların Reuters’in bu yanlış haberi üzerine şahsen ne düşündüklerini öğrenebilirsiniz. İranlı “ninja”lar, Batı’ya kendi iradelerini kullanmakta hiçbir tereddüt yaşamadıklarını göstererek Reuters’e dava açıyorlar. Ama haberin ilk başta düzeltilmesine yol açacak sansasyonu yaratan, İran’ın Reuters’in muhabirlerinin basın kartlarını askıya alması oldu. soL Portal’ın başlığının yerindeliğini görebiliyoruz böylece. Ama bizce devletin yaptığından daha önemlisi bu iftiraya maruz kalan kadınların davası.
Reuters daha sonra “hatasının” farkına varıp şöyle bir açıklama yapıyor:
“Biz bu hatanın yapıldığını kabul ediyoruz ve çok ciddi bir konu olarak ele alıyoruz. Bize anlatıldığı gün bu hatayı düzelttik,” diyor yazı işleri müdür Stephen J. Adler. Ekliyor: “Bir iç soruşturma başlattık ve tekrarlanmaması için gerekli adımları attık.”
Maalesef tekrarlanmaması için gerekli olan, Reuters’i aşan adımlar. Dünya siyaseti değişmedikçe bugün İranlı kadınlar suikastçi, yarın başka bir bölge halkı terörist, öbürsü gün birden kurtarılmaya muhtaç çaresizler olarak manşetlere taşınacaklar. Üstelik hiç bilemeyeceğiz kaç gün sonra, kaç ay sonra, kaç yıl sonra tekziplerin yayımlanacağını. Ülkene saldırılırsa ne yaparsın, savunur musun, diye sordukları ev kadınlarından, atletlerden, öğrencilerden cevap olarak gerçekten bir şey yapmam, öyle dururum ifadesini bekliyorlardıysa, aksayan basın hayatları için üzülemeyeceğiz. Yok, bu soruyu zaten çarpıtacak malzemeye ulaşmak için sordularsa, cevabımız yine aynı.
Medya çoğu siyasetçinin zorbalığından, çoğu akademisyenin “uzaklığından” azade değil, tam tersi bu tavırların yeniden, yeniden kurulmasında çok kritik bir rol oynamakta. Suikastçilerin aslında sporcu olduğunu öğrendik de acaba okuduklarımızın daha ne kadarı “hata”?
——
- Belki aklınıza düşmüştür, bu habere sebep olan ninjutsu eğitiminin binlerce kadın arasında yaygın olmasının sebebi ne olabilir, diye. Türkiye’de kadınlar arasında dövüş sanatlarının böyle bir popülerliği bizim bildiğimiz kadarıyla yok. Jadaliyya yazarı Balaghi, İslam Devrimi sonrası devletin kadın üzerindeki denetimiyle açıklıyor bu durumu. Başka sporların aksine, fotoğraftan görebileceğiniz üzere ninjutsuyu “kapalı” bir giyimle de yapmak mümkün. Bu yüzden İranlı kadınları uluslararası müsabakaların kürek çekme, okçuluk, tekvando gibi bölümlerinde görüyormuşuz.