
Filmler; oyunculukları, senaryoları, sahneleri gibi müzikleriyle de hafızalarımızda yer edinirler. Bazılarında ise, o son sahnede çalan müzik, aklımızda kalan tek şey olur. Tüm filmin ruhunu taşıyan, darbesini vuran o son sahne, o unutulmaz parçayla mühürlenir. Bu gibi parçaları unutmak da o sahneden bağımsız düşünmek de imkânsızlaşır.
İşte size etle tırnak olmuş film sahneleri ve şarkılardan oluşan öznel bir liste:
Fight Club: Pixies / “Where Is My Mind”

Fight Club, kuşkusuz tüm zamanların kült klasiklerinden biri. Chuck Palahniuk’ın aynı adlı kitabından senaryolaştırılmış bu David Fincher filmi, karakterleriyle, modern topluma vurduğu sert darbelerle, şaşırtıcı gerçekliğiyle tüm izleyenleri sarsmıştı.
Filmin son sahnesi ise, bize 80’lerin sonlarında kalmış, Kurt Cobain’in ilham kaynağı Pixies adlı grubu tekrar hatırlatmıştı. “Where Is My Mind” Fight Club sayesinde Pixies’in en bilinen parçası haline de gelmişti. O final ve Pixies parçası arasındaki kusursuz uyumu görmezden gelmek, dolayısıyla “Neymiş bu Pixies?” diye araştırmalara dalmamak elbette imkânsızdı.Devamı »







Gazze’de olup bitenler, dünyanın nasıl bir cehenneme dönüştüğünü bir kez daha gösterdi. Masum insanlar, siviller, çocuklar, tüm dünyanın gözleri önünde öldürüldü, binlerce insanın yaşam alanı yok edildi, hayat şartları kabul edilmez seviyeye indirildi. Bütün bunlar, İsrail devletinin iradesi ve dünyanın icazetiyle gerçekleşti. İsrail, yarattığı ve sürdürdüğü şiddet dalgasıyla elde etmek istediği sonucu aldı mı bilinmez; ama antisemitizmi körüklediği apaçık ortada.





“Little” (Ufaklık) lakabı, ona boşuna verilmemişti. Jimmy, gerçekten minyatür bir adamdı. Bunun sebebi ise, diğer iki erkek kardeşinde olduğu gibi Kallmann Sendromu adlı nadir görülen genetik bir bozukluktu. Bu durum, ergenliğinin tamamlanmasına engel olmuş, onun adeta doğal bir
70’ler batıda pop müziğin sürekli evrimleşerek dünyayı fethettiği yıllardı. Yeryüzünün dört bir köşesinde müzisyenler, disco, rock, heavy metal ya da soul’la kendi estetik anlayışlarını birleştiriyor, yeni bir evreye giren kapitalizmin de onayıyla, batılı müzikte ufuklar durmadan genişliyordu.
Dağılma: Grubun gitaristi Johnny Marr, turneler, konserler, kayıtlar arasında koşturmaktan mutsuzdur. Giderek daha çok alkol alan, istediği müziği yapamadığını, yeni arayışlara zamanı kalmadığını düşünen sıkıntılı Marr önce bir süre için, sonra da ebedi olarak grubu terk eder. Marr’ın gidişi The Smiths için yolun sonu gibidir. Kısa süre sonra grup dağılır. Sonra ikili, basın üzerinden atışmaya başlar. Grubun diğer esas oğlanı 
