Amazon’dan yeni bir kurye sistemi: insansız hava aracı

Büyük yayınevlerini birleşmeye, küçük yayınevlerini kapanmaya, bağımsız kitapçıları iflasa sürükleyen, kötülerin kötüsü sayılan Amazon’dan yeni bir kâbus: Gökler, insansız hava araçlarıyla dolacak.

Amazon’un CEO’su Jeff Bezos, geçtiğimiz günlerde 60 Minutes programında, “Amazon Prime” servisinin geliştirilmiş hali olan Amazon Prime Air hizmeti kapsamında, minik helikopterlere benzeyen insansız hava araçlarıyla siparişleri, verildikleri andan 30 dakika içerisinde müşterilerinin kapısına ulaştıracağını açıkladı. Amazon Prime Air’in 2015 yılında başlaması öngörülüyor.

Akla ilk takılan sorulardan biri, Amerika Birleşik Devletleri’nin hava sahasında bir sürü komik robotun uçmasına izin verip vermeyeceği. Amazon’un çözmesi gerekenDevamı »

Albert Camus’den müstakbel eşine: “Romanımı az önce bitirdim…”

Başlıkta bahsi geçen roman, Yabancı. Çağdaş Fransız klasiklerinin öncülerinden sayılan Albert Camus, bu en çok tanınan romanına noktayı koyduğunda, müstakbel eşi Francine Faure‘a bir mektup yazıyor.

Özel bir mektup bu: Yalnızca romanın kaleme alınış sürecini değil, öncesini, Camus’nün içinde var olduğu tüm iki yılı gözler önüne seriyor. Yabancı‘da insanı en çok sarsan öğelerden biri olan gerilimi yazarın nasıl bizzat tecrübe ettiğini anlatıyor, karşılığında okur tepkileriyle ilgili endişelerinden söz ediyor.

2013, Camus’nün 100. doğum yılıydı. Yazarın yeni yaşı Türkiye’de sessiz sedasız kutlandı belki ama (Karibu Turizm ile Can Yayınları, Yekta Kopan rehberliğinde bir Paris turu düzenledi, Can ayrıca yazarın üç kitabına özel baskı yaptı) sevgili internet yazarla ilgili yeni eski bilgilerle doldu taştı. Bu bilgi kalabalığı içinde bizim için böylesine güzle bir mektubu bulup çeviren Birsel Uzma‘ya teşekkür ediyoruz. Mektupla yetinmeyip yazarın kitaplarını okumak isteyenler, yazarın Türkçe yayıncısı olan Can’ın sitesine buyurabilirler. (Des Lettres aracılığıyla.)

30 Nisan 1940

Gece vakti yazıyorum sana. Romanımı az önce bitirdim ve uyumayı düşünemeyecek kadar gerginim. Devamı »

Tüyap İstanbul Kitap Fuarı’nı en etkin şekilde gezmenin yolları

32. Tüyap İstanbul Kitap Fuarı dün kapılarını açtı. Bu, hem satış, hem söyleşi ve okuma gibi etkinlikler, hem yerli-yabancı yayınevi ve ajans buluşmaları, hem onur konuğu, hem onur yazarı, hem tema, hem de daha neler neler içeren 9 günlük fuarı en etkin şekilde gezebilmeniz için sizlere aşağıdaki naçizane rehberi hazırladık.

(Öncesinde bir parantez: Tüyap’ı geçen yıl da Koltukname olarak ziyaret etmiştik. Son bir yılda fuarda kimi yayınevleri yer değiştirmiş, tek standı olanlar iki stant, zaten iki standı olanlarsa dört stant açmış. Ayrıca, metrobüsten fuar girişine kadar olan yolda, davetiyeleri 5 TL’ye satan elemanlar türemiş. Bunlar haricinde 31. Tüyap İstanbul Kitap Fuarı üzerine yaptığımız gözlemler bu yıl da geçerli sayılır. Ayrıca, fuara katılan yayınevlerinin indirim oranları için şu listemize göz atabilirsiniz.)

1. Hangi gün ve saatte gideceğinize karar verin.

Fuarın en ideal zamanı, hafta içi öğleden sonraları. Bu saatlerde öğrenci grupları da gelip gitmiş oluyor. Bu yüzden esnek bir programınız varsa hafta içi öğleden sonraları tercih edin. Birçok kimse gibi fuara ancak hafta sonu gidebiliyor ya da hafta sonu etkinliklerine katılmak istiyorsanız açılış saati olan 10’da orada olup en geç öğleden sonra 3 gibi çıkmayı hedefleyin. Böylece fuarı boşken gezebilir, dönüş yolunda da trafiğe kalmazsınız.Devamı »

2013 Tüyap İstanbul Kitap Fuarı’ndaki yayınevi indirimleri

Geçtiğimiz yıl, Tüyap İstanbul Kitap Fuarı’nı gezmek isteyen okurlar, o uzun ince yola düşmeden önce sevdikleri yayınevlerinin indirimlerinden haberdar olmak isteyebilir düşüncesiyle hazırladığımız indirim listesini, bugün fuarı bizzat gezerek güncellemiş bulunuyoruz. Bu yıl 32. düzenlenen fuarda indirimler ne artmış ne azalmış (yalnızca İletişim 30. yılına özel olarak %30 indirim uyguluyor), dolayısıyla listede çok büyük bir oynama olmadı ama listeye geçtiğimiz yıl gözümüzden kaçmış olan birçok yeni yayınevi eklendi.

Lafı daha fazla uzatmadan, huzurlarınızda 32. Tüyap İstanbul Kitap Fuarı’ndaki yayınevi indirimleri:Devamı »

Klasik yazarların ender görüntüleri

Geçtiğimiz haftalarda bir arkadaşımız bizimle Tolstoy’un tek video görüntülerini paylaştı. Eserlerini okuduğumuzda bambaşka bir çağa ait olduğunu hissettiğimiz, günlük hayattaki fotoğraflarını görmenin bile ilginç geldiği bu büyük yazarın hareket ettiğini izleyebilmek, kelimenin tek anlamıyla garip bir deneyimdi.

Daha önce de Fitzgerald’ı yazı yazarken gördüğümüzde benzer şeyler hissettiğimizi hatırlayınca, klasik yazarların ender video görüntülerinden bir derleme hazırlama fikri geldi aklımıza. (Yaptığımız araştırma sırasında Flavorwire’ın elbette çoktan böyle bir liste hazırladığını gördük ama bizim çalışmamız bağımsızlığını koruyor.)

Görüntülere geçmeden önce önemli bir not: Ahmet Hamdi Tanpınar‘ın, Lütfi Akad’ın 1959 tarihli Zümrüt filminde figüran olarak rol aldığı söylenir. Akad’ın Selim İleri‘ye aktardığı üzere, Tanpınar’ın “Çolpan İlhan’ın güzelliğini görmek için” sete uğradığı doğrudur fakat kamera karşısına geçip geçmediği hâlâ bir tartışma konusu. Bu görüntüyü maalesef internette bulamadık.

Daha da fazla uzatmadan, huzurlarınızda, hareketli olarak görmeyi hiç beklemediğiniz yazarlar:Devamı »

Çalıntı çeviriyi nasıl tanırız

intihalÇevirmen hakları, yavaş yavaş daha sık dile getirilen bir konu haline geldi. (Bu sıklık yeterli mi, yahut dile getiriliş biçimi doğru mu, başka bir tartışma.) Yayıncılık dünyasının korsanla mücadelesi ise zaten daha uzun bir süredir güncelliğini koruyor.

Peki ya çalıntı çeviriler? Neden çevirmen hakkı ve korsanla mücadeleden söz açılıyor da, intihale pek değinilmiyor? İntihal yaparak başta çevirmenlerin emeğini sömüren, ardından piyasada haksız bir rekabet ortamı yaratan, nihayetinde de okuru aldatan yayınevlerini nasıl ayırt edebiliriz? Çalıntı çevirileri nasıl tanıyacağız? Her fırsatta bu sorunu dillendirmekle kalmayıp çözümü için somut adımlar da atan çevirmen Sabri Gürses, bize rehber niteliğinde bir liste hazırladı. Kendisine teşekkür ediyoruz. 

Gürses’in bu konuda diğer yorumlarını Çeviribilim‘den takip edebilir, çevirileri ve diğer kitapları için Facebook sayfasına göz atabilirsiniz. Koltukname’nin telif hakları dosyasıysa burada.

—-

Çalıntı çevirileri tanımak için, ilk anda akla gelen yöntemler (örneğin iki çeviriyi karşılaştırmak) yeterince geçerli değil; fakat bazı temel kuşkular yararlı olabiliyor.

1. Ucuz, çok düşük fiyatlı kitaplar (2 TL ile 5 TL, hatta 10 TL arası olup hacimleriyle orantısız fiyata sahip olan kitaplar) kuşku uyandırıcıdır; çünkü çevirmene telif ödeyerek bu fiyata mal etmek zor bile değil imkânsızdır.Devamı »

Hunter S. Thompson’dan inciler

18 Temmuz, Hunter S. Thompson‘ın doğum günüydü. Tam bir karakter olan gazeteci-yazar Thompson, yaşasaydı bugün 76 yaşına girecekti.

Özellikle Fear and Loathing in Las Vegas‘la (Vegas’ta Korku ve Nefret) ve kitabın Hollywood uyarlamasıyla tanınan yazar, ne yazık ki eserlerine Türkçede ulaşılamayanlar kervanının önde gelen isimlerinden. Ama eserlerinin İngilizcesine ulaşmak isteyenler, bu külliyat listesine göz atabilir.

Huffington Post, Thompson’ın doğum günü şerefine, en sevdikleri alıntılardan bir derleme hazırlamış. Biz de bir okurumuzun isteği üzerine çevirerek sizlerle paylaşıyoruz.

Diskoyla ilgili hislerim herpesle ilgili hislerimi yansıtıyor.
Diskoyla ilgili hislerim herpesle ilgili hislerimi yansıtıyor.

Devamı »

Tomris Uyar’dan Leylâ Erbil öykücülüğü üstüne: “Hadi ülkemizde özgürlük yasak da özgünlük de mi yasak?”

Türkçe edebiyatın önde gelen isimlerinden Leylâ Erbil, dün hayatını kaybetti. 82 yaşındaki yazar bir süredir Balat Hastanesi’nde lösemi nedeniyle tedavi görüyordu.

Erbil’in kendisi ve eserleri hakkında birçok şey söylenebilir elbette. Ama biz sözü bir başka ustaya, Tomris Uyar’a bırakmak istedik. İşte Uyar’ın 1997’de, Düşler/Öyküler dergisinde yayımlanan “Leylâ Erbil Öykücülüğü Üstüne” adlı yazısından alıntılar:

Leylâ Erbil’in ilk öykü kitabı Hallaç (1961), rastlanmadıklığıyla kafamı hallaç pamuğuna çevirdi diyebilirim. Beckett’ten yapılan alıntı, “Hiçbir şey hiç’ten daha gerçek değildir” okura öykülerin dünyası hakkında önemli bir ipucu veriyordu ama yalnızca bir ipucu.

1960’larda Leylâ Erbil’in kuşaktaşı sayılabilecek yazarların çoğu varoluşçuluk akımıyla tanışıktırlar; bunalım, saçma, hiçlik, bireyin bunaltısı, sıkça işledikleri temalardı. Erbil’in şaşırtıcılığıysa, bu temaları Batılı yazarlar gibi adı belirsiz bir ülkede, hatta düşsel bir mekânda yaşayan soyut kişiler aracılığıyla değil, bu ülkede yaşayan, çeşitli sınıflardan gelme somut bireylerin “ağzından duyurması”ydı.

Hallaç, alışıldık, aşınmış düşünce kalıplarına olduğu kadar beylik edebiyat kalıplarına da karşı çıkacak bir yazarın başkaldırı serüveninin başlangıcıydı.Devamı »

Penguin’den çağdaş klasiklere grafitili kapaklar

Büyük Altılı‘dan biri olan Penguin (Random House’la birleştikleri için belki de artık Büyük Beşli olarak anılıyorlardır), yalnızca bastığı kitaplarla değil, kapaklarının çeşitliliğiyle de bilinen bir yayınevi. Artık klasik sayılan eski turuncu-beyaz kapakları bir yana, Great Ideas (Muhteşem Fikirler) ve Great Food (Muhteşem Yemekler) gibi değişik dizilerinin, bir o kadar özgün kapak çalışmaları insana almayacağı kitabı aldıracak nitelikte. Özellikle de klasik yayınlarıyla dikkat çeken Penguin, bu alanda da Graphic Deluxe Editions (Grafik Lüks Edisyon), Threads (İplikler), Drop Caps (Büyük Harfler) gibi farklı edisyonlarla farkını ortaya koyuyor ve okurda aynı kitapın bir de Penguin baskısını edinme arzusuna yol açıyor (örnek).

Penguin yeni bir kapak projesi kapsamında, 10 tane çağdaş klasik eseri sokak sanatçılarına emanet etmiş. Don DeLillo‘un Americana‘sından Nick Cave‘in Ve Eşek Meleği Gördü‘süne, bu 10 kitabın çarpıcı yeni kapaklarını aşağıda görebilirsiniz. Sanatçılar hakkında daha fazla bilgi için bkz. The Guardian.

Ve İşimiz Bitti / Joshua Ferris / Kapak: 45rpm
Ve İşimiz Bitti / Joshua Ferris / Kapak: 45rpm

Devamı »

2012’nin en iyi 50 kitap kapağı

Design Observer’ın her yıl yaptığı 50 Books/50 Covers (50 Kitap/50 Kapak) yarışmasının 2012 sonuçları açıklandı. Otuz beş kişilik bir jüri tarafından seçilen kapakların arasında dizi kapağı çalışmalarının yanı sıra Geray Gencer‘in Doğan Kitap için hazırladığı bir kapak da bulunmakta.

Geçtiğimiz yıl, yarışmanın katılım şartları arasında, kitabın, hangi ülkede çıkmış olursa olsun İngilizce yayımlanması gerektiği yer alıyordu. Bu koşul bu yıl değiştirilmiş ve yarışma her dilden katılıma açılmış (jürinin kitabın konusunu anlayabilmesi için İngilizce bir özetle birlikte başvurulması kaydıyla). Artık değişikliğin sessiz sedasız gerçekleşmesinden mi yoksa jürinin tercihlerinden dolayı mı, bilemiyoruz ama 50 kitap arasında İngilizce olmayan, yalnızca kapak çalışması Gencer’e ait olan Yaz Yalanları var. (Gencer’in diğer çalışmaları burada. Özellikle de Doğan Kitap’ın dünya edebiyatı dizisinden Pedro Paramo ve diğer romanlar için yaptığı kapaklara bayılıyoruz.)

50 kapağın hepsini aşağıda görebilirsiniz. Tasarımcılar ve kitaplarla ilgili bilgi için buraya bakabilirsiniz. Biz en çok The Flame Alphabet, Shoplifting from American Apparel ve Melville House’un Neversink Library dizisini beğendik. (Melville House’un iki yıldır birden fazla kitapla listeye girdiğini belirtmek gerek.) Sizin görüşlerinizi de yorumlara bekliyoruz.

Geçtiğimiz yılın en iyi 50 kapağına buradan ulaşabilirsiniz.

4348-Ben-MarcusThe-Flame-AlphabetDevamı »

Duran kitap kulübü

Gezi Parkı’nda kurulan Gezi Kütüphanesi’nin TOMA’larla dağıtılmasının ardından, Gezi Parkı Direnişi Duran Adam’ın teşvikiyle yeni bir eyleme sahne oluyor: Duran kitap kulübü. İnsanlar başta Taksim Meydanı olmak üzere İstanbul’un ve tüm Türkiye’nin sokaklarında durmakla kalmıyor, kimileri de dururken kitap okuyorlar.

Londralı fotoğrafçı George HentonAl Jazeera için Taksim meydanı’nda kitap okuyanları fotoğraflamış. Bizim gibi, birinin elinde ne zaman kitap görse ne olduğunu öğrenmek isteyenler için, direnişle olan bağlantısının dışında da harika bir çalışma bu.

Ağırlıklı olarak Orwell‘in 1984‘ünü tercih eden okurlar aşağıda. Bu tarz çalışmalarla ilgileniyorsanız Underground New York Public Library‘ye de (New York Yeraltı Halk Kütüphanesi) göz atmanızı öneririz. Son not olarak, dağıtılan kütüphaneyle ilgili olarak “Kitaplar nerede?” diye sormak isteyenler, Cihat Duman‘ın bloğunda yayınladığı örnek dilekçeyle İBB’ye başvurabilirler. (Page Turner aracılığıyla.)

Taksim Square Book ClubDevamı »

2013 Uluslararası Man Booker Ödülü Lydia Davis’e

İngiltere’nin en prestijli ödüllerinden Man Booker‘ın, 2005’ten bu yana her iki yılda bir İngilizce yazan yahut kitapları İngilizceye çevrilmiş olan yazarlara verdiği Uluslararası Man Booker Ödülü‘nü bu yıl Lydia Davis aldı.

60.000 sterlinlik ödülü kazanan Davis’in ona yakın öykü kitabı, bir tane de romanı bulunuyor. Davis yalnızca öyküleri değil, aynı zamanda çevirileriyle de tanınıyor. Başta Gustave Flaubert ve Marcel Proust’un romanları olmak üzere Fransızcadan İngilizceye çeviri yapan Davis, Fransız hükümeti tarafından çalışmaları için onur ödülüne layık görülmüştü.Devamı »

Harper Lee temsilcisine dava açıyor

Harper Lee. Görsel, New York Magazine’den.

Amerika’nın yaşayan en önemli yazarlarından sayılan Harper Lee, en meşhur romanı, Bülbülü Öldürmek‘in telif haklarıyla ilgili olarak temsilcisine dava açtı. 87 yaşındaki Lee, uzun süreli temsilcisi Eugene Winick hastalandıktan sonra, damadı Samuel Pinkus’un, “yedi yıl önce, yazarın duyma ve görme yetilerinin zayıflamasından yararlanarak kitabın telif haklarını kendisine devrettirdiğini” iddia ediyor. Lee’nin telif hakkını tekrar kendi üzerine alma çabalarının ve romanı e-kitaba dönüştürme tekliflerinin yok sayıldığı da dava konuları arasında. Yazar, kitabın telif hakkının kendisine iade edilmesini ve Pinkus’un 2007’den sonra kitaptan aldığı tüm komisyonları geri ödemesini talep ediyor.Devamı »

2013 Londra Kitap Fuarı – Haberler

Fuarın kendisi bitmiş olsa da, 2013 Londra Kitap Fuarı dosyamız devam ediyor. Bugün, fuarla ilgili olmasa da, fuar aracılığıyla edindiğimiz kısa haberlerle ve resimlerle karşınızdayız:

IMG_0598

* Aldığımız en güzel haberlerden biri: Hasan Ali Toptaş‘ın Heba ve Gölgesizler kitaplarının İngiltere ve Amerika’yı kapsayan İngilizce hakları, Bloomsbury tarafından alındı. Barbaros Altuğ’nun Twitter’da yaptığı duyuruya göre, Heba‘nın çeviri hakları için 14 ülkedeki yayınevinden resmi olarak teklif gelmiş durumda. Bloomsbury’nin dünyadaki en büyük yayınevlerinden biri olmasının yanı sıra, İngilizce konuşulan ülkelerde çeviri edebiyatın zayıflığının, fuarda en sık tartışılan konulardan biri olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu gerçekten sevindirici bir haber. Çevirisini John Angliss’le birlikte Maureen Freely‘nin yapacak olması, daha da güzel.Devamı »

2013 Londra Kitap Fuarı – 3. Gün

Bugün Londra Kitap Fuarı’nın son günüydü. Türkiye’nin odak ülke olduğu fuar seminerler, söyleşiler, kokteyller ve partilerle dolu dolu geçti. Birinci günün özetini buradan, ikinci günün özetini buradan görebilirsiniz. Şimdi sizlere son günden izlenimlerimizi ileteceğiz. Önümüzdeki günlerdeyse, daha uzun yer vermek istediğimiz yorum ve haberleri paylaşmayı umuyor2013-londra-kitap-fuari-2-gunuz.

IMG_0596

* Dün akşam British Council’ın, bu sefer odak ülke Türkiye onuruna düzenlediği kokteyl vardı. Kokteylde Ece Temelkuran ve Bloomsbury yayınevinden Bill Swaison’la konuşma fırsatı yakaladık. Temelkuran konuşmalarındaki ilgiden memnun, fuarda bulunmaktan da mutlu olduğunu söyledi. Swaison’ın ise Türkçe edebiyatla ilgili heyecan verici haberlerini, dediğimiz gibi önümüzdeki günlerde paylaşacağız.

* Bugün Granta dergisinin editörü Ellah Allfrey’e, yazar Hikmet Hükümenoğlu’nun, “Genç yazar sınırı neden 40?” sorusunu ilettik. Yanıt olarak Allfrey şunları iletti:Devamı »

2013 Londra Kitap Fuarı – 2. Gün

Londra Kitap Fuarı bugün de son hızıyla devam ediyordu. Bir yandan konuşmalar, söyleşiler, diğer yandan görüşmelere koşuşturan yayıncılar… İşte ikinci günden gözlemlerimiz:

2013-04-16 11.29.12* Author Lounge (Yazar Salonu), English PEN Literary Café (PEN İngiltere Edebiyat Kafesi)  ve Literary Translation Centre (Edebiyat Çevirisi Merkezi), Earl’s Court’taki her daim en kalabalık etkinlik bölümleri. Yazar Salonu’nda, özellikle “Kişisel Yayıncılığa Giriş” ve “Geleneksel Yayıncıları Bekleyen Zorluklar” adlı konuşmalar tıklım tıkıştı. Edebiyat Çevirisi Merkezi’nde, “Edebiyat Çevirmeni Nasıl Olunur” ile “Brezilya – Ülke mi Hareket mi?” başlıklı seminerler yer aldı. PEN Kafesi’neyse bugün Elif Şafak, Will Self ve Murathan Mungan gibi yazarlar konuk oldu. Özellikle Self’in sözünü sakınmayan bir yazar olduğunu söyleyebiliriz:

İngilizler -di’li geçmiş zamanı neden bu kadar çok seviyor? Çünkü -di’li geçmiş zamanda İngiltere harikaydı ve Thatcher hâlâ hayattaydı. Oysa bugün İngiltere boku yemiş durumda.

* Fuarda dijital yayıncılığa ve teknolojik gelişmelere ayrılan bölüm oldukça geniş. E-kitap ve e-okur markası Kobo, hem reklamları hem de etkinlikleriye dikkat çekiyor. İnternet devi Amazon, kitapçıdan ziyade yayıncı kimliğiyle ön planda — Kindle Direct Publishing standında “Bağımsız Yayıncılık” sloganı göze batıyor.Devamı »

2013 Londra Kitap Fuarı – 1. Gün

Earl’s Court’ta gerçekleşen Londra Kitap Fuarı, bu pazartesi başladı. Fuar alanındaki internet sıkıntılarına rağmen sizlerle olan biteni Twitter üzerinden canlı paylaşmaya çalıştık; fakat özetimiz biraz gecikti. Türkiye’nin odak ülke olduğu fuarın ilk gününün özetiyle nihayet karşınızdayız:

IMG_0567* Fuar bu pazartesi başladı dedik ama aslında gayriresmi açılış, 14’ü pazar akşamı Kalem Ajans’ın partisiyle gerçekleşti. Kalem Ajans’ın Earl’s Court yakınlarındaki The Pembroke Pub’da düzenlediği partide, yabancı yayıncı, ajans ve diğer kitap severlerin, Türklerin sayısını geçmiş olması dikkat çekiciydi. Bunu, Kalem Ajans’ın uluslararası ilişkilerinin gücüne yorabiliriz belki de.

* Bugünkü resmi açılış ise, odak ülkeye ayrılan bölümde, Elif Şafak’ın konuşmasıyla yapıldı. Şafak, “Bildiğiniz gibi Türkçe alfabede 29 harf var,” dedikten sonra, bu harflerden birinin de sessiz g-yumuşak g olduğunu belirterek devam etti. Şafak, kendisini bir yazar olarak bu sessiz g’ye benzetti – diğer tüm harfler konuşurken, onun sessizlik içinde gözlemlediğini ifade etti. Sık sık karşılaştığını söylediği, “Türkiye’de kadın yazar olmak nasıl bir şey?” sorusuna ise “Bir gül bahçesinde olmak gibi,” diye yanıt verdi. Aynı anda hem gülü rayihaları hem de dikenleriyle çevrili olduğunu, dikenlerin ise ifade özgürlüğü kısıtlamaları olduğunu belirtti.Devamı »

2013 Londra Kitap Fuarı yollarında

Siz sevgili takipçilerimizin hoşuna gideceğini umduğumuz bir haberimiz var: Koltukname, bu yıl Londra Kitap Fuarı’na katılıyor. 15-17 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek olan fuarın bu yılki odak ülkesi Türkiye. Haliyle Türkiye’yi, Türkçe yayıncılığı ve edebiyatı konu alan konuşmalar çoğunlukta. Biz de size fuar süresince günün özetlerini vermeye, ayrıca Twitter hesabımızdan anlık paylaşımlarda bulunmaya çalışacağız. Takibe devam!

Bu sırada Türkiye’nin Londra Kitap Fuarı’nda odak ülke olmasının ne anlama geldiğini merak edenler, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın basın toplantısında yaptığı açıklamalara göz atabilirler. İşte SabitFikir‘in yayınladığı açıklamadan bir bölüm:Devamı »

Haftanın Eğlencesi: Sanatçıların Moleskine defterleri

Moleskine Dolambaçlı Yol Kitabı

Defter deyince akan suların durmasına neden olan marka Moleskine, “Detour” (Dolambaçlı Yol) projesi kapsamında, ünlü ressam, tasarımcı, yönetmen, mimar ve yazarların defterlerinden kesitleri birleştirdiği bir kitap yayımlamış.

“Detour” projesi, yukarıda bahsettiğimiz gibi, yaratıcı işlerle uğraşan ünlü isimlerin doldurduğu Moleskine defterlerinin dünyanın çeşitli şehirlerinde sergilenmesinden oluşuyor. Sergi şu ana kadar Londra (2006), New York (2007), Paris (2008), Berlin (2008), İstanbul (Bahar 2009), Tokyo (Sonbahar 2009), Venedik (Yaz 2010) ve Şanghay‘ı (Sonbahar 2010) çoktan gezmiş bulunuyor.

Brainpickings, bu “Detour” projesinde yer alan çeşitli sanatçıların defterlerinden çeşitli sayfaları bir araya getirmiş. Biz aralarında en çok Dave Eggers‘ınkinden hoşlandık gibi. Siz ne dersiniz?Devamı »

IMPAC Dublin 2013 adayları

Daha önce uzun mu uzun “aday adayları” listesini verdiğimiz IMPAC Dublin Edebiyat Ödülleri’nin aday listesi dün açıklandı.

Farklı ülkelerdeki kütüphanelerin, yalnızca özgün İngilizce değil, İngilizceye çevrilen dünya edebiyatından da gösterdikleri uzun aday listesi, altı kişilik jürinin dikkatine sunulmak üzere elenerek on kitaba indirildi. Adaylığa kalan kitapların dördü Türkçede yayımlanmışken, bir tanesi de çeviri aşamasında.

Salim Bachi, Krista Kaer, Patrick McCabe, Kamila Shamsie, Clive Sinclair ve Hon. Eugene R. Sullivan’dan oluşan jüri, işte aşağıdaki kitapların arasından bir seçim yapacak. Açıkçası bizim gözlerimiz Julian Barnes’ın son romanı, Bir Son Duygusu‘nu aradı; peki ya sizin adaylarla ilgili düşünceleriniz neler?

City of Bohane / Kevin Barry

City of Bohane, sinemayla çizgi roman izleri taşıyan, Truva ve kalipso ritimlerini harmanlayan, Kelt efsanelerini ve İrlanda edebiyatından miras kalan en büyük eserleri bir araya getiren, etkileyici bir roman. Büyüleyici bir hayal gücü sergileyen ve dilsel yeniliklerle dolup taşan bu roman, ihtişamlı bir yeni çalışma.

Devamı »